Bankoğlu, konuyla ilgili değerlendirmelerinin başında, bu önemli günün tarihçesine kısaca değinerek devamında şunları ifade etti:
"Birleşmiş Milletler, çocukların karşı karşıya kaldığı hak ihlallerine dikkat çekmek için 20 Kasım tarihini, 1989 yılında "Çocuk Hakları Günü" ilan etmiştir. Dünyada, en fazla sayıda devletin imzacısı olduğu ve çocuklara karşı yükümlülük altına girmeyi taahhüt ettikleri uluslararası anlaşma, "BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme"dir.
Ne yazık ki, pek çok maddesi kağıt üzerinde kalan bu Sözleşme, çocukları evrensel kapsamda korumaya çalışan, uluslararası anlamda kabul görmüş en önemli sözleşmedir. Her ülkenin, devlet politikası olarak en öne koyması gereken bireylerin, çocuklar olduğu unutulmamalıdır. En başta, çekirdek ailesi ve ardından geniş ailesi olmak üzere çocuğun yaşadığı mahalleden kente, okulundan devlete kadar uzanan zincirin tek halkası bile koptuğunda onları mutlu ve insanca bir yaşamdan alıkoyduğumuzu bilmeliyiz. Tabii, böylesi olumsuz bir durum da önce çocukların sonra ailelerinin ardından da ülkelerin sağlıksız, başarısız, mutsuz geleceğine zemin hazırlamış oluyor."
Çocukların haklarını savunmak gibi bir gücü, fırsatı, bilinci ve olgunluğu olmadığı için sağduyulu, vicdanlı ve sorumluluk sahibi her insanın bu konuya karşı oldukça hassas olması gerektiğini vurgulayan Bankoğlu, görüşlerini iletmeye şöyle devam etti:
"Çocuklara verdiği değeri, onların önemini 100 yıl önce bizlere anlatmış ve gerekli düzenlemeleri hayata geçirmiş, Atatürk gibi bir dehamız varken bugün ülkemizin durumu hiç de iç açıcı değildir. Ülkemiz dâhil 193 ülkenin taraf statüsünde olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'ye atfen ilan edilen Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, çocuk istismarı konusunda, oldukça kötü bir intibayla dünya üçüncüsüyüz. Kadınlarımızın %26’sı, 18 yaşından önce evlendiriliyor ve yarısı da şiddete maruz kalıyor. 18 yaş altındaki her birey çocuk kabul edildiği hâlde "erken yaşta ve zorla kurulan evlilikler", yani kamuoyunda bilindiği şekliyle "çocuk gelin" sayımız 3,5 milyon. Türkiye’de son 18 ayda, 22 bin çocuğun hamile kalmış; sadece 2017 yılı bakımından ise çocukların cinsel istismarına dair 35.896 suç kayıtlara geçmiştir.
Öte yandan, eğitimde fırsat eşitliği ve nitelik ise hâlâ sağlanamadı. Bahsettiğim sorun, pandemi döneminde ise daha da belirginleşti. Türkiye’de 55 bin devlet okulu, 14 bin civarında da özel okul var. Öncelikle, eğitimin anayasal bir hak olduğunu, herkesin iyi eğitime hakkı olduğunu bilmemiz lazım. Durum böyle iken özel okullar sahibi bir Milli Eğitim Bakanı var ve elbette özel okulları teşvik ediyor. 750 bin öğrencinin evinde televizyon yok. 3 milyon çocuğun evinde internet yok ama AKP hükümeti, "uzaktan eğitim" diye bir masalı anlatmaya devam ediyor. 2020’nin "Yeni Türkiye"sinde 2 milyon kadar çocuk işçi var ve son beş yıl içerisinde, bu çocuklardan 319’u hayatını kaybetti."
Çocuklara karşı şiddete ve istismara göz yumarak, yetmiyormuş gibi suçluyu affetmeye çalışarak çocuklara kötülük edildiği gibi ahlaki ve insani değerlerin de temelinden sarsıldığını söyleyen Bankoğlu, sözlerini tamamlarken şu ifadelerde bulundu:
"Kadınlara ekonomik ve sosyal anlamda destek olmazsanız, yurttaşları kreşlerden, parklardan, çocuk gelişimini destekleyen eğitim ortamlarından mahrum bırakırsanız mutsuzluk birincisi çocuklar ve gençler yaratırmış olursunuz. "Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar" diyen Atatürk’ün haklılığı ve vizyonu bir kez daha ortadadır. "Dünya Çocuk Hakları Günü"nde, tüm çocuklarımıza, hak ettikleri güvenli, onurlu ve mutlu ülke için çalışacağıma dair söz veriyorum."
