İşte Mustafa Balbay’ın o yazısı:
UMUTSUZLUK ÇARE YOLLARINI TIKAR!
MECLİS'İN ÜLKEYE BİR HAYIR'I DOKUNMALI
Anayasanın bütün ruhunu başkalaştıran, tek adam rejimine dönüştüren değişikliklerin ikinci tur oylaması yarın başlayacak.
Bir hafta süren birinci tur görüşmelerinin sonucunu tek tümceyle ifade etmek gerekirse şunu söyleyebiliriz:
CHP, anayasa konusunu Türkiye gündemine taşıdı.
CHP'nin tüm milletvekilleriyle Meclis iç tüzüğünden kaynaklanan tüm meşru haklarını kullanarak verdiği çabanın ne işe yaradığını soranlara vereceğimiz İlk yanıt budur.
Zira AKP, rejim değişikliğinin halkta kabul görmediğini anlayınca bunu kamuoyundan kaçırma yöntemini devreye soktu.
Birincisi, yapılanın sadece cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş olduğunu, başkanlık olmadığını söyledi. Bugüne dek sıradan bir değişikliği bile devrim diye sunan AKP, kendine yeni bir anayasa yapıyor, bunun büyütülmeye değmeyecek bir değişiklik olduğunu iddia ediyor.
İkincisi, medyada konunun siyasi olarak tartışılmasını engelledi. Bizim de yaşadığımız bir durumu paylaşmak gerekirse; haber kanalları muhalefetten bir milletvekili çağırdığında iktidardan da bir milletvekili çağırıyor. Eğer iktidar milletvekili gelmezse programın kurgusu değiştiriliyor, siyasilerin olmadığı başka bir program yapılıyor.
AKP'nin değişiklikleri halktan tümüyle kaçırmasına CHP engel oldu. Bu, ilk aşama açısından önemli.
***
Son cümlemizin yansımasını Ankara Kitap Fuarı'nda gördük.
14 Ocak cumartesi günü Ankara Kitap Fuarı Bilgi Yayınevi standında imza günümüz vardı. Çok önceden yapılmış programa göre 15 Ocak'ta da Adana Kitap Fuarı'nda olacaktık. Ancak anayasa çalışmaları nedeniyle iptal ettik. Adanalı kitapseverlerden özür diliyoruz.
Bunun yerine 15 Ocak'ta da zaman elverdiği ölçüde Ankara Kitap Fuarı'ndaydık. Cuma günü görüşmeler sabaha karşı bitti. Birkaç saat uyuyup saat 13.00'te fuara geldik.
Akşamüzeri Meclis'te anayasa görüşmeleri başlayana dek kitapseverlerle idik. Pazar günü de sabah 07.00'de eve geldik. Yine birkaç saat uyuyup fuara...
İki gün 5'er saat okurla buluşmak iyi geldi. Bilgi yayınevinden çıkan Nasreddin Hoca ve Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı kitabını ve Halk Kitap'tan çıkan Sü-lale Devri'ni imzaladık. Yazı aramızda bir yazar için standdaki kitapların tümünün bitmesi, bir tiyatro sanatçısının oyununun kapalı gişe oynaması kadar sevindirici bir şeydir.
Bilgi Yayınevi standında ayaküstü konuştuğumuz insanların ayrımsız ilk sorusu anayasa değişikliği idi. Açıkça vurgulamak gerekirse çoğunda umutsuzluk hakimdi. CHP tabanı partisini eleştirmekten geri durmaz. Bu kez CHP'nin Meclis'te verdiği mücadeleye yönelik olumlu bir yaklaşım vardı.
Bu takdirin arkasından şu cümleler geliyordu:
"Ama yeter mi?"
"Bundan sonra ne olacak?"
"Meclis'ten geçerse halktan da geçer?"
"Bu medya ortamında derdimizi nasıl anlatacağız?"
"Ben MHP'liyim. Benim partim niçin böyle yapıyor?"
***
Bu sorulara verdiğimiz yanıtları ana hatlarıyla paylaşalım...
Her türlü mücadelede ilk yapılması gereken karşı tarafın iradesini esir almaktır. Bunu başardığınız an mücadeleyi de daha baştan kazandınız demektir.
Buna izin vermemek gerekir.
Medya olanakları çok kısıtlı olabilir.
Topluma salınan korku dağları aşmış olabilir.
Tek adam dayatmasına karşı çıkanlara yönelik tehdidin boyutları akıl almaz yöntemleri içeriyor olabilir.
Ancak asıl olan bu değildir.
Asıl olan bu gidişe karşı çıkanların iradesidir, direncidir.
Bunun başlıca enerjisi de umuttur.
Umut üzerine çok tarif vardır ama, bu duruma yakışan sözlerden biri şudur:
Umutsuzluk, çare yollarını kapatır...
Zira umudu yitirdiğiniz an, çare aramayı da bırakırsınız.
Yarın Meclis'te ikinci tur oylama başlıyor. Hafta sonuna kadar devam edecek.
İlk adım Meclis'te aklın yolunun kazanması için her şeyi yapmak...
Meclis'in memlekete bir HAYIR'ının dokunması gerek!
