Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna ile ilgili net bir tavır ortaya koyamadığını söyledi. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin önemine de dikkat çeken Babacan, “Uluslararası hukuku defalarca deldiniz, deliyorsunuz ama bu Montrö konusundaki hata Allah korusun, ülkemizin kendi istikrarını da Karadeniz’in etrafındaki diğer ülkelerin istikrarına da zarar verir” uyarısında bulundu. Ukrayna’da mahsur kalan Türk vatandaşları için de iktidara tepki gösteren Babacan, “Önünü göremeyen, yokuş aşağı yuvarlanan, kemer takmayan, hatta arabada kemer olmadığını bile fark etmeyen bir yönetim şu anda Türkiye'nin iş başında” dedi.
Babacan, Bursa’da partisinin Nilüfer ilçe kongresinde konuştu. Babacan Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ve yansımaları hakkında özetle şunları söyledi:
KENDİSİNİ UYDURULMUŞ GERÇEKLİK DÜNYASINA, BEŞTEPE HARİKALAR DİYARINA HAPSETTİ: Hani Sayın Erdoğan ‘muhalefet partilerinin projesi yok’ diye. Kendisi haberleri sabah akşam o kendine bağlı, partili medyadan dinlediği için uydurulmuş gerçeklik dünyasını ha bire izliyor, orada da bizim projelerimizi görmüyor tabi. Kendisine tavsiyem sadece öyle TRT’ymiş, A-Haber’miş şuymuş buymuş değil, onu izlemesin. Oralarda kuru hamaset var, gerçeklikten kopmuş bir dünya var. Eğer Sayın Erdoğan proje görmek istiyorsa buyursun, DEVA Partisi’nin internet sitesine, Youtube sayfasına ve bizim sosyal medya hesaplarımıza şöyle bir baksın. Kendisine, çaktırmadan bir ‘stalkerlık’ yapmasını da özellikle tavsiye ediyorum. Biraz kopya çekip, memleket için hayırlı birkaç fikir edinmesi için çok faydalı olacaktır bu. Hapsetti kendisini. Kendisini uydurulmuş gerçeklik dünyasına, Beştepe Harikalar Diyarına adeta hapsetti.
UKRAYNA HALKININ AMASIZ, VE FAKATSIZ YANINDAYIZ: Şu anda biliyorsunuz, hemen yanı başımızda bir ülkenin, bir başka ülkeyi işgal etmeye başladığı günlere tanık oluyoruz. Geçtiğimiz gece Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin tam da bu konuda toplantı yaptığı saatlerde, Ukrayna’yı işgale başladı. Rusya, sadece uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmekle kalmadı, kurallara dayalı, öngörülebilir bir dünya düzenine de karşı olduğunu, bu düzeni de bir bakıma bozmaya niyetli olduğunu ortaya koydu. Biz DEVA Partisi olarak; bombalar, sirenler ve postal sesleriyle güne uyanan Ukrayna halkının, amasız ve fakatsız yanındayız. Amasız ve fakatsız. İkirciksiz. Çünkü birileri postal sesleri Doğu’dan gelince heyecana kapılıyor, çoktan tarihe gömülmesi gereken emperyal hayallerle yatıp kalkıyorlar. Ülkemizin tarihi ittifaklarını da temelden sarsmak istiyorlar. Görüyoruz onları. Bugünler çok önemli sınav. Herkes kendi kişiliğini duruşunu niyetini aşağı döküyor. Ama bizim için aslolan ilkelerdir. DEVA Partisi, tepki vermek için kurşunu kimin sıktığına bakmaz, postal sesleri nereden geliyor diye beklemez. Uluslararası hukuku çiğneyen her kimse, onun karşısında durur. Ve ilkelerine sıkı sıkı sarılır. Biz ilkeler ve değerler partisiyiz. Ve böyle devam edeceğiz.
HERKES OLASI İŞGALİ BEKLERKEN, HAZIRLIK YAPARKEN, TÜRKİYE NE YAPTI: Karadeniz, Avrupa ve Dünya, şu anda sonunu göremediğimiz bir yola giriyor. Sözde arabuluculuk rolünü üstlenen, ama ne hikmetse tam bu arada Afrika gezmesine çıkan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, hâlâ Ukrayna ile ilgili net ve keskin bir tavrı ortaya koyamadı. Daha dün uçakta ‘ne Rusya’dan vazgeçeriz ne Ukrayna’dan’ diyor. Bugün Cuma çıkışında bir başka açıklama yapmış. ‘NATO bir şeyler yapmalı’ diyor. Bir dakika Türkiye NATO üyesi. Öyle bir şekilde sunuyor ki sanki Türkiye NATO’da değil, NATO ayrı bir şey kenara çekiliyor, ‘NATO bir şeyler yapsın’ diye vatandaşımızın yine kafasını karıştırmaya çalışıyor. Bu millet biliyor her şeyi. Ne oldu sizin yandaş partili basınınız demiyor muydu ‘Putin Türkiye’ye gelecek’ diye. ‘Arabulucu Erdoğan’ demiyor muydu? Ne oldu? Nerede arabuluculuğunuz? İşte savaş başladı. Ortaya bir şey çıkmayınca da kenara çekiliyor, ‘NATO bir şey yapsın. Bu Avrupa bir şey yapmıyor’ diyor. Sen ne yapıyorsun onu söyle Arkadaş. Ben buradan soruyorum: Herkes olası işgali beklerken, hazırlık yaparken, Türkiye ne yaptı? Rusya-Ukrayna sorununda nasıl pozisyon alacağını önceden belirledi mi? Vatandaşlarımızın Ukrayna’dan sağa salim tahliyesini sağlamak için savaşın çıkmasını beklediniz? Başka ülkeler günler önce tedbir aldı. Günler önce adım attılar. Geliyor bu iş geliyor.
SAKIN HA YALPA YAPMAYIN: Aylar önce yaptığım konuşmalarda Ukrayna, Rusya meselesinde ‘aman ha bakın Montrö, çok önemli’ dedim. Hala önemli. Eğer Türkiye 2. Dünya Savaşı’nda bir zarar görmediyse, Türkiye 2. Dünya Savaşı’nda bir bataklığın içine girmediyse o dönemde Montrö anlaşmasını tavizsiz bir şekilde uygulamasının bunda çok büyük katkısı olmuştur. Karadeniz’in kendi iç dengelerinin ve Karadeniz’e kıyıdaş olan ülkelerin istikrarı açısından Montrö anlaşmasının bugün de harfiyen tavizsiz uygulanması gerekir. Buradan hükümete ben tekrar sesleniyorum. Sakın ha yalpa yapmayın. Uluslararası hukuku defalarca deldiniz, deliyorsunuz ama bu Montrö konusundaki hata Allah korusun, ülkemizin kendi istikrarını da Karadeniz’in etrafındaki diğer ülkelerin istikrarına da zarar verir.
ÖNÜNÜ GÖREMEYEN, YOKUŞ AŞAĞI YUVARLANAN, ARABADA KEMER OLMADIĞINI BİLE FARK ETMEYEN BİR YÖNETİM: Ben şimdi buradan bugünkü iktidara sormak istiyorum. Ticari hatlar açıkken, ulaşım çok kolayken, bütün ülkeler kendi vatandaşlarını tahliye ederken, niye etkin bir biçimde vatandaşlarımızı Ukrayna’dan ayrılmaya teşvik etmediniz? Bizim orada öğrencilerimiz var. Yaşayan vatandaşlarımız var. Şimdi ‘Karayolu’yla dönün’ diye akıl verene kadar bir hafta önce söyleseydiniz. ‘Risk var, bir an önce gelin ülkenize, bir an önce güvenli bir bölgeye gelin’ diye niye vatandaşlarımıza çağrıda bulunmadınız? Gencecik öğrenciler orada şimdi. Nereye sığınacaklarını, ne yapacaklarını bilemiyorlar. Türkiye’ye nasıl döneceklerini bilemiyorlar. Gazetelerin tek tek manşetlerini belirledikleri, ünlülerin maske takıp kolbastı söylediği yarışmalarla uğraştıkları zamanı, Türkiye’nin dış politikası ve bölgemizin güvenliği için harcamayan bir yönetimle şu anda karşı karşıyayız. Adını koyalım: Önünü göremeyen, yokuş aşağı yuvarlanan, kemer takmayan, hatta arabada kemer olmadığını bile fark etmeyen bir yönetim şu anda Türkiye’nin iş başında.
AFRİKA’DA FALAN DEĞİLDİK, OLAY YERİNDEYDİK: Ben bu ülkeye hem Dışişleri Bakanı hem de ilk Avrupa Birliği Başmüzakerecisi olarak hizmet ettim. O dönemde; Dışişleri Bakanlığım döneminde iki yılda 132 yurtdışı program yaptım. Yine aynı 2 yılda tam 202 Dışişleri Bakanı ziyaretinde ev sahipliği yaptım…Uluslararası alanda olmadığımız masa yoktu. Stratejik ve önemli tüm süreçleri ülkemizin çıkarlarına uygun olarak yürütüyorduk. Dürüst ve ehil kadrolarla birlikte, Türkiye’nin itibarına itibar kattık. Hatta benzer bir süreç Rusya-Gürcistan arasında yaşandığında çözümün parçası olduk. Etkin bir arabuluculuk görevi yürüttük… Afrika’da falan değildik, olay yerindeydik. Ve nihayetinde barışın tesisine katkı verdik. Dış politikada güvenilir ve itibarlı bir ülke olmanın verdiği özgüvenle, sözümüzün gücüyle hareket ediyorduk.
HADİ SEN FARKLI BİR ŞEY KONUŞ DA ÇÖZ: Şimdi bugün bakıyorsunuz Ukrayna hızlı bir şekilde işgal ediliyor. Rusya uluslararası hukuku tanımayan, insanlık dışı adımlar atıyor. İktidar pasif birkaç açıklama ile süreci şu anda izlemekle yetiniyor. Bugün demiş ya’ herkes bir şeyler konuşuyor’ diye. Hadi sen farklı bir şey konuşta çöz. Dikkate mi alınıyor? Ciddiye mi alınıyor sanıyorsunuz? ...Yakışmıyor arkadaşlar, yakışmıyor.
TÜRKİYE, UKRAYNA’DAKİ SAVAŞA KARŞI ÇÖZÜM İÇİN, ÇÖZÜMDEN YANA TARAF OLMALI: Bizim DEVA Partisi olarak pozisyonumuz çok net. Biz Ukrayna’nın siyasi birliği, toprak bütünlüğü ve uluslararası hukuktan kaynaklanan tüm haklarının kesinlikle korunması gerektiğini söylüyoruz. Çözümün yolu kaba kuvvet değildir, müzakeredir. Hem bölgemiz hem de tüm dünya için son derece kaygı verici bir süreçten geçiyoruz. Türkiye için de kaygı verici bir sürecin olduğunu kimse unutmasın. O içimizdeki Doğu’dan gelen postal seslerine alkış tutanlara sesleniyorum, ‘aklınızı başınıza alın, biraz tarih okuyun’ diyorum. En çok da Ukrayna halkının, çoluk çocuk milyonlarca insanının hayatını etkileyen bir süreçten geçtiğimizi unutmayalım. Türkiye, Ukrayna’daki savaşa karşı çözüm için, çözümden yana taraf olmalıdır; kriz derinleşmeden, daha ağır kayıplar yaşanmadan, çatışmalı sürecin sona erdirilmesi için çalışmalıdır. Bunu yaparken de mümkün olduğunca geniş bir uluslararası iş birliğiyle bunu yapmalıdır…Bu uyarıları ısrarla yapmak gerekiyor. Çünkü, bu zamana kadar Türkiye’nin pek çok alanda zamanında tedbir almamasının, yanlış dış politika tercihlerinin faturası maalesef çok ağır oldu.”