Adıgüzel’in söylediklerinden satır başları şöyle:
“Erdoğan devleti işgal edip darbeye kalkışan paralel terör örgütü ile mücadelede samimi değil, samimi olsa bundan ders alır şimdiki daha da büyük tehlike arzeden bugünkü paralel cemaat ve tarikatlara devletin kapılarını ardına kadar açmazdı.
Türkiye Cumhuriyeti devleti cemaat ve tarikatlar tarafından parsellenmiş topyekun işgal altında.
Okullardaki öğrenciden, kışladaki askere, tv dizilerine, gençlere, sporculara kadar her yer kuşatılmış.
Bakanlık koltuğunu işgal eden Yusuf Tekin bir eğitimci değil siyaset bilimci ve iktisatçıdır. Tarikatların taşeronu ve milli eğitimdeki elebaşıdır.
Tarikat ve cemaatleri savunurken şunu diyor; “çocuklarımızın dağa çıkmasına engel oluyorlar.”
Ben de şunu soruyorum; 15 Temmuz’da darbe yapanlar dağdan mı indi? Kışlalardan çıktı, senin milli eğitim kadrolarından ofislerinden indi, vaiz kürsüsünden indi.
Bakan STK diyor ya, bahsettiği cemaat ve tarikatlar STK da değil ama gerçekten STK olarak değerlendirilen 15 Temmuz’da darbeye destek verip kapatılan 1500 dernek ve 100’ün üzerinde vakıf vardı. O nedenle Milli Eğitim Bakanı’na önerim, bu işleri bırakıp yapması gerekenleri yapsın.
Okullarımızda çocuk istismarı %1500 artmış, çoğu da tarikat yurtlarında. Beslenme bozukluğu var. Uyuşturucu batağı var. Okulların çevresi tehlike içinde. Bakan ise kendi işini yapmayıp, okullarımızı cemaat ve tarikatlara otoban gibi açmış.”