"90 yıllık reklam arası" BİZİM NAMUSUMUZ!

CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, TBMM Genel Kurulu’nda Anayasa değişikliğine ilişkin yaptığı konuşmada Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlarından Derviş Paşa’nın hikâyesini anlattı.

18 Ocak 2017 Çarşamba 12:13
"90 yıllık reklam arası" BİZİM NAMUSUMUZ!

Meclis Genel Kurulu'nda Ku​rtuluş Savaşı'ının ismi bilinmeyen kahramanlarından biri olan Derviş Paşa'nın hikâyesini anlatan CHP'li Erdem, "Yapmamız gereken şey, Derviş paşalar gibi, tıpkı bu ülke için kanını dökmüş, evlatlarını ve namazgâhını siper etmiş o irade gibi çelikten o gömleği giyinip egemenliği saraylara değil, millet iradesinin tecelligâhı olan Meclise teslim etmektir." dedi.

BU TOPRAKLAR, HALKI İÇİN KURŞUN ATANLARI DA HALKINA KURŞUN SIKANLARI DA GÖRDÜ!

CHP’li Eren Erdem, 17 Ocak’ın Kurtuluş Savaşı'nın ismi bilinmeyen kahramanlarından biri olan Derviş Paşa'nın vefat yıldönümü olduğunu hatırlatarak “Derviş Paşa hayatının sonuna kadar Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında mücadele etmiş bir isimdir. Namazgâhını siper edinerek antiemperyalist Kurtuluş Savaşımızda öncülük etmiş, akabinde çıkmış olan bütün isyanları da bastırma görevinde bulunmuştur. Cumhuriyeti görmüştür, Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarı olarak görev yapmıştır ve seksen beş yıl önce bugün hayatını kaybetmiştir. Bu topraklar Derviş Paşa gibi askerler de görmüştür, 15 Temmuz'da kendi halkına kurşun sıkan askerler de görmüştür, asker kılıklı teröristler de görmüştür ama onun bir özelliği vardır beni etkileyen; bir elinde mavzer, bir elinde de yüreği vardır ve Derviş Paşa secdegâhını defaatle gözyaşlarıyla ıslatmasıyla bilinir. O günlerde secdeye kapanarak halkı aldatan derviş kılıklı meczupların iş tuttuğu emperyalistlerle çarpışma onurunu başının üstünde taşımıştır.

DERVİŞ PAŞA ALLAH İLE ALDATANLARA KARŞI CUMHURİYETİN FAZİLETLERİNİ YAYMAYA ÇALIŞTI!

Derviş Paşa’nın cumhuriyetin faziletlerini yaymaya çalıştığını ifade eden Erdem, “Derviş Paşa o günlerde kendisini ‘zıllullah filarz’ yani ‘yeryüzünde Allah'ın gölgesi’ addeden iradenin de karşısında ilahi Kelimetullah'ın ‘şûra ve meşveret’ ilkesini yani cumhuriyeti savunmuştur. 1923'te iradenin saraydan alınıp halka verilmesinde Derviş Paşa gibi isimlerin çok büyük emeği olmuştur. O günlerde kimileri İngiliz emperyalizmiyle iş tutuyor, sözde hilafet getirmek için özde İngiliz şansölyelerinin kılıçlarındaki masum kanının üzerine saltanat inşa etmeye çalışıyordu. Kur'an işte o güruha, ‘Allah ile aldatanlar’ diyor. Derviş Paşa inançlı biriydi, dindar biriydi, Allah ile aldatmaya da karşıydı, Fatır Suresi'nin 5'inci ayetinde geçen Allah ile aldatmaya da karşıydı, Allah'ın ’eşrefi mahlûk’ dediği o yaratılmışların en yücesinin egemenliğini savunuyordu; onun için cumhuriyetin yanında durdu. Bizler de, bugün onun ardından yüreklerimizi birleştirip Fatiha okuyabiliyoruz. O yüzden ben diyorum ki: Gelin, Derviş Paşa'nın kemiklerini sızlatmayalım, Derviş Paşa bizim değerimizdir.” dedi.

SAHTE DERVİŞLER EGEMENLİĞİ HALKTAN ALIP SARAYA SOKUŞTURMAK İÇİN ÇABALADI!  

“Tabii bir realitemiz daha var. O günlerde sahte dervişler vardı, üçkâğıtçı mollalar vardı, Kur'an'ı mızrak ucuna takanların iradesini savunanlar vardı. Aynı şekilde, yoksulun ve horlanmışın değil, istifleyenin, biriktirenin, imtiyaz sahibi olmaya çalışanların yanında olanlar vardı; zorbalığın, zulmün yanında duranlar vardı arkadaşlar. O gün Derviş Paşa'nın yapmaya çalıştığı şeyin adı, millî egemenliği tesis etmekti ama onun karşısında, yeniden o egemenliği alıp saraylara sokuşturmak isteyenler vardı.”

‘DOKSAN YILLIK REKLAM ARASI’ DİYE KÜÇÜMSENEN SÜREÇ BİZİM NAMUSUMUZDUR!

“Bizler burada sadece kendi çocuklarımız için değil, sizlerin çocukları için mücadele ediyoruz. Siz belki buna inanmayacaksınız ama biz sizlerin çocuklarını çok seviyoruz, sizlerin de bizlerin çocuklarını sevdiğinizden en ufak bir tereddüt dahi duymuyoruz. Ama diyoruz ki, bakın, gelin, bu işi bir kişiye teslim etmeyelim. Unutmayalım, bugünkü sarayda bir ifade kullanılmıştı: ‘Tarih anlayışımızın 1919'dan itibaren yazılmasına karşıyım.’ denmişti. 1919 demek, 15 yaşındaki çocukların yalın ayakla birinci antiemperyalist kurtuluş mücadelesine katkı sunması demektir. Bugün ‘doksan yıllık reklam arası’ diye küçümsediğimiz bu süreç hepimizin mihenk taşıdır, hepimizin namusudur, hepimizin iradesidir. Demin bir milletvekili arkadaşımız dedi ki: ‘Benim dedem Çanakkale'de şehit oldu.’ Bundan kimsenin şüphesi olabilir mi? Buradaki herkes o antiemperyalist Kurtuluş Savaşı'nda mücadele etti. O yüzden, görevlerimizi hatırlayalım. Yapmamız gereken şey, Derviş paşalar gibi, tıpkı bu ülkeye kanını dökmüş, evlatlarını siper etmiş, namazgâhını siper etmiş, secdegâhını siper etmiş olan o irade gibi çelikten o gömleği giyinip millî egemenliği saraylara değil, milletin iradesinin tecelligâhı olan Meclise teslim etmektir.”

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.