Sekiz gün süren sokağa çıkma yasağında evler ve işyerleri tahrip edildi. Yedisi çocuk olmak üzere toplam 22 Kürt keskin nişancı kurşunuyla, zırhlı araçlardan hedef gözetilerek açılan ateşle katledildi, onlarcası yaralandı! Sağlık personellerinin yaralılara müdahalesi, itfaiye ekiplerinin çıkan/çıkarılan yangınlara ulaşması “güvenlik güçlerince” engellendi. Polis, asker kurşunuyla öldürülen on yaşındaki Cemile Çağırga’nın defnedilmesine izin verilmediği için ölü bedeni günlerce buzdolabında saklandı.
Siyasi iktidarın desteğini sırtında hisseden sivil ve askeri bürokrasi açık kanıtlar, tanık ifadeleri, yaşam hakkı ihlallerine rağmen ciddi bir soruşturmadan geçirilmedi. Sanki Cizre’de yıkım meydana gelmemiş gibi suçların ve yaşanan ölümlerin üstü örtüldü.
Şırnak ve ilçeleri 90’lı yıllardan günümüze tüm iktidarlar tarafından kesintisiz bir şekilde baskının, şiddetinin ve katliamın uygulandığı mekan haline gelmiştir. Şırnak’ta her ev çatışmalı dönemlerden kalan kurşun izleri, her sokak tarifsiz acıların bellekte bıraktığı unutulmaz yaralarla doludur!
Sokağa çıkma yasaklarının ilki mahiyetinde olan ve 4- 12 Eylül 2015 tarihinde Cizre’de yaşanan toplu kıyım insanlık suçudur, zaman aşımına uğramasına müsaade etmeyeceğimiz unutulmamalıdır. Bu katliamın failleri açığa çıkartılıp yargılanmadan ve yüzleşme gerçekleşmeden mağdurların acıları dinmeyecek, toplumsal barışın temelleri atılamayacaktır.
Bir kez daha yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor halkımıza baş sağlığı diliyoruz.
Barıştan ve hakikat mücadelesinden ödün vermeyeceğimizi belirtmek istiyoruz!