"10 Ekim davası bu haliyle katliamın karanlığını aydınlatamaz"

"10 Ekim davası bu haliyle katliamın karanlığını aydınlatamaz"

10 Kasım 2016 Perşembe 11:23
CHP’li Yılmaz, 10 Ekim Gar patlaması davasının bu haliyle katliamın gerisindeki karanlığı açığa çıkarma ve gerçek sorumluları bulma konusunda ihtiyaçları karşılamaktan uzak olduğunu belirterek, “Her türlü uyarılara ve istihbaratlara rağmen katliamın gerçekleşmesine göz yuman hükümet ve devlet yetkililerinin de katliamda birinci dereceden sorumlu tutulmaları gerekir” dedi. GERÇEK MUHABİR /ANKARA CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, 10 Ekim 2015’te Ankara Garı’nda yaşanan ve 105 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olan Gar katliamı davasını değerlendirirken, davanın bu haliyle katliamın gerisindeki karanlığı açığa çıkarma ve gerçek sorumluları bulma konusunda ihtiyaçları karşılamaktan uzak olduğunu söyledi. Devletin ve hükümetin canlı bombalarla ilgili her türlü istihbarata rağmen gerekli önlemleri almadığını vurgulayan Yılmaz, “Katliamın gerçekleşmesine göz yuman hükümet ve devlet yetkililerinin de katliamda birinci dereceden sorumlu tutulmaları gerekir” diye konuştu. “KATLİAM BASİT BİR SALDIRI OLARAK NİTELENDİRİLEMEZ” Yılmaz 10 Ekim Gar patlaması davasıyla ilgili yaptığı açıklamada, kanlı katliamın duruşmasını 4 gündür hukukçular, milletvekilleri, yakınlarını kaybeden mağdur aileler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle birlikte takip ettiklerini vurguladı. Barış için 10 Ekim 2015 günü Ankara Garı önünde toplanan yurttaşlara yapılan bu menfur saldırının 5233 sayılı kanun uyarınca terör eylemi olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti: “Çünkü bu katliam basit bir saldırı olarak nitelendirilemez. Aylarca önce canlı bombalarla ilgili yapılan tüm uyarılara ve gelen istihbarat raporlarına rağmen hiçbir önlem almayan hükümet ve devlet yetkililerinin, her ne kadar davadan ayrı tutulsalar da siyasi ve hukuki sorumlulukları bulunmaktadır. 10 Ekim 2015’te yapılan eylemle ilgili Ankara Valiliği’nin bir takım istihbarat bilgilerine sahip olmasına rağmen gerekli tedbirleri almadığı gibi, güvenlik için eylem günü de yeterli önlemi almaması göz önünde bulundurulması gereken en önemli noktalardan birisidir. Çünkü bu barışçıl gösteri kategorisinde olan Barış Mitingi’ne katılan yurttaşları korumak Ankara Valiliği’nin başlıca sorumluluğudur.” “HÜKÜMET VE DEVLET YETKİLİLERİ DE BİRİNCİ DERECEDEN SORUMLU” 10 Ekim katliamına giden süreçte devlet içerisindeki zaafiyet, istihbarat eksikliği ve göz yummanın katliama açıkça davetiye çıkardığını ifade eden Yılmaz, istihbaratlara rağmen hiçbir önlem almayan yetkililerin, katliamın 1’inci yıldönümündeki anma töreninde uyguladıkları tedbirin yüzde 1’ini bile o kara günde almadığını söyledi. Yılmaz, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Canlı bombaların listesi elimizde ama bunu gerçek bir eyleme dönüştürmedikçe veya elinizde bir veri olmadıkça tutuklayamazsınız” sözlerinin ihmalin ve göz yummanın en yetkili ağızdan itirafı niteliği taşıdığını belirterek, şunları söyledi: “Bununla birlikte Ankara ve Suruç canlı bombacılarının ‘El Kaide üyeliği’ suçundan soruşturulurken serbest bırakılmaları, IŞİD’in Ankara başta olmak üzere birçok büyükşehirde canlı bomba eylemi yapabileceği yönünde MİT’in ve Emniyet’in elinde istihbaratlar bulunduğunun ve saldırganların istihbarat birimlerindeki canlı bombacı listesinde olduklarının ortaya çıkması, IŞİD’lilerin Türkiye’de tedavi edilip, serbest bırakılmaları, devletin siyasi, adli ve idari birimlerinin kusur ve hatta kasti sorumluluğunun olduğunun açık kanıtıdır. Katliam sonrası yapılan ‘kokteyl terörü’ nitelendirmeleri de IŞİD’e toz kondurmama yaklaşımlarının göstergesidir. 10 Ekim Gar patlaması davasının her ne kadar 36 sanığı var ise de hepimiz biliyoruz ki davanın sanıkları o duruşmada bulunan ve o iddianamede isimleri yer alanlarla sınırlı değildir. Bu katliamın gerçekleşmesine göz yuman hükümet ve devlet yetkililerinin de katliamda birinci dereceden sorumlu tutulmaları gerekmektedir.” “BU HALİYLE KATLİAMIN GERİSİNDE KARANLIK AÇIĞA ÇIKAMAZ” Türkiye’nin 2015 yılında dünyadaki en büyük canlı bomba saldırısına maruz bırakıldığını, Başkent’te devletin ve devleti yöneten hükümetin katliama bile bile seyirci kaldığını kaydeden Yılmaz, “Yetkililer, 105 vatandaşımızın ölümüne yol açan IŞİD’le ilgili ‘öfkeli kalabalıklar’ nitelemesinde bulunmakla yetinmişlerdir. Kamuoyunun ve bizlerin büyük bir dikkatle takip ettiği dava, bu haliyle katliamın gerisindeki karanlığı açığa çıkarma ve gerçek sorumluları bulma konusunda ihtiyaçları karşılamaktan uzaktır. Biz hep birlikte konuyu sürekli gündemde tutarak ve takipçisi olarak hesabını hem iktidardan, hem de sorumlulardan er ya da geç sormaya kararlıyız” dedi.

Son Güncelleme: 12.11.2016 09:36
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.