CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, Meclis kürsüsünden gerçekleştirdiği konuşmasında ülkede yaşanan ağır yoksulluğu net ifadelerle cümlelere dökerken, AKP ve MHP sıralarından yoğun tepkiler yükseldi. Konuşmasının kesilmesine müsaade etmeyen Öztunç’a muhalif sıralardan ise alkışla destek geldi.
Öztunç’un Meclis Tutanaklarına Yansıyan Konuşması Şu Şekilde:
“HAYAL ÂLEMİNDELER”
Bir espriyle başlayalım, kadrolu laf atıcı Sayın Salih Cora burada, kombine de tamam ama Ramazan Can yok, Ramazan Can'ı "yok" yazmak lazım.
Evet, değerli arkadaşlar, on gündür bütçe görüşülüyor, bütçe tartışılıyor. AK PARTİ'nin değerli milletvekilleri, Sayın Bakanlar kürsüye her çıktıklarında her şeyi güllük gülistanlık anlatıyorlar, "Türkiye'de her şey çok güzel." diye anlatıyorlar ama hayal alemindeler. Rüya görüyorsunuz, rüya! (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü millet ciddi bir ekonomik sıkıntı içerisinde. Bakın, sizin bir eliniz yağda bir eliniz balda, bir eliniz börekte ama millet kuru soğana muhtaç, kuru ekmeğe muhtaç durumda. Sizin çocuklarınız en güzel ciplere, araçlara biniyorlar, milletin çocukları otobüslerde ayakta yolculuk dahi yapamaz hâle geldiler. Sizin çocuklarınız en güzel okullarda, yurt dışlarında okuyorlar ama milletin çocuklarına 1 tane tablet dağıtamadınız, 1 tane tablet! (CHP sıralarından alkışlar)
“SİZİN İÇİN MİLLET DEĞİL, 5’Lİ ÇETE ÖNEMLİ”
"Sayın Cumhurbaşkanı esnafa müjde verecek." denildi, dedik ki: "Ya, Sayın Cumhurbaşkanı herhâlde bu defa ilk kez bir müjde verecek." Herkes ekran başına geçti. Açıkladı: Bin lira. Vay, vay, vay! Bozdur bozdur harca. Bin lira ya, ayıptır, günahtır. Sayıştay raporuna göre sarayın günlük harcaması 10 milyon TL yani her gün 10 bin esnafa daha bin lira verebilirdi. Peki başka? 500 lira kira yardımı verecek. E, 5'li çeteye milyarlarca lira vergi muafiyeti getiriyorsunuz. Ama sizin için millet değil 5'li çete önemli. Sizler sarayda ejder meyvesi yiyorsunuz ama milletin çocukları 1 portakala, 1 mandalinaya hasret.
Ejder meyvesi deyince, Sayın Erdoğan'ın sarayda yediklerini bir sayalım, hatırlatalım isterseniz: Beyaz çay, ejder meyvesi, efuli -liçi meyvesi eşliğindeymiş- aloe vera -"starex" meyvesi eşliğinde- orman meyveli spesiyal, bahçe naneli limonata içermiş, pataşur içerisinde Çerkez tavuğu -neyse bu artık- zencefilli somonlu suşi, tartolet içerisinde humus. Okuyamıyoruz bile yani söyleyemiyoruz bile neler olduğunu. Sarayda bunları yiyor.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Ayıp, ayıp be! Mahremine mi giriyorsun?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) -Neyi yiyormuş? Tartolet içerisinde humus yiyormuş! Afiyet olsun, ye babam ye! Millet aç, siz sarayda bunları yiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sen kendinle karıştırdın herhâlde, kendinle!
“3 BİNİ AŞKIN İNTİHAR VAR, UMURUNUZDA DEĞİL”
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Sizinkiler bol bol ihale alıyor, milletin çocukları ekmek parası için rögar temizlerken yaşamını yitiriyor, zehirleniyor. Sizinkilerin kardeşleri, yeğenleri, çocukları 3 maaş, 4 maaş, 5 maaş alıyor ama milletin çocukları işsizlikten kırılıyor, intihar ediyor. Bakın, 2002'den beri 3 bini aşkın intihar olmuş Türkiye'de, son on yedi yılda yaklaşık 5 bin kişi geçinemediği için yaşamına son vermiş. Örnek mi? Erzincan'da seyyar satıcı Yavuz Polat 3 Ağustosta zabıtanın tezgahına el koyması yüzünden intihar etmiş. Adem Yarıca, Hatay'da 2020 Şubat "Çocuklarım aç, iş istiyorum anlamıyor musunuz?" demiş, valiliğin önünde kendini yakmış. Aynı günlerde, Meclisin önünde bir vatandaşımız "Açım, aç; çocuklarım aç." diye feryat etti. Van'da Hüsnü Babat intihar etti, kardeşi Mesut Babat diyor ki: "Maddi sıkıntıları vardı, işsizdi." Çorum 2019, 33 yaşındaki Oktay A. evinde kendini asarak intihar etti; eşi dedi ki: "Ekonomik sıkıntı yaşıyorduk." İzmir'de eşinin "Pazara gidelim." dediği Ali Kabasakal "Sen biraz oyalan ben geliyorum." dedi, banyoya gitti, kendini öldürdü, intihar etti. İnsanlar intiharın eşiğinde, insanlar intihar ediyorlar ama hiçbiri sizin umurunuzda değil çünkü keyfiniz yerinde, hayat size güzel, ondan dolayı hiçbir şeyi umursamıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
“ECEVİT KADAR OLAMIYORSUNUZ”
Gelelim ambargoya, gelelim Amerika Birleşik devletlerinin yaptırım kararına. Değerli milletvekilleri, Amerika Birleşik Devletleri... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Tek tek laf atıyorsunuz da ben toplayacağım, toplu olarak size gereken cevabı vereceğim, merak etmeyin.
Amerika Birleşik Devletleri, bir yaptırım kararı uyguluyor. Burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde hep birlikte kınayan bildiri yayınlandı. Değerli milletvekilleri, Ecevit kadar olamıyorsunuz, Ecevit kadar.
“AKP’Lİ BİR MİLLETVEKİLİ, ABD’DE BİR LOBİDEN YARDIM İSTEDİ”
Bakın, eğer bu yaptırım kararı varsa bu bir anlamda ambargodur, bu ambargo varsa lafta tepki veriyorsunuz; gerçekte tepki veremiyorsunuz, yalancı pehlivan gibisiniz. Çıkın, rahmetli Bülent Ecevit'in tırnağının ucu kadar cesaretiniz varsa deyin ki "Ey Amerika, sen bana bu yaptırımı uyguluyorsan, ben de İncirlik üssünü kapatıyorum." Var mı yüreğiniz? Yapa bilir misiniz? (CHP sıralarından alkışlar) Hayatta yapamazsınız. Niye biliyor musunuz? Aynı günlerde milletvekilinizi Amerika'ya gönderdiniz, belgeleriyle ben size hemen söyleyeyim. Milletvekiliniz Amerika'da AVANEO şirketiyle lobi anlaşması yaptı. Kendi adını söylemeyeceğim burada. Adı, imzası, her şeyi... Adres olarak da beyefendi Türkiye Büyük Millet Meclisini göstermiş. Milletvekiliniz Amerika'da Biden'la ilişkiye girmek için lobi firmasıyla anlaşıyor, lobi firmasından yardım istiyor. Başka, muhtemelen, birkaç gün içerisinde buraya bir kanun getirirsiniz siz. Muhtemelen, getireceğiniz kanunda bir yerlere selam çakarsınız. Önümüzdeki hafta olabilir. "MASAK" falan dersiniz, başka bir şey dersiniz ama daha çok İran'la ilgili birkaç madde sokuşturursunuz içerisine, ondan sonra da Amerika'ya selam çakarsınız; samimi olacaksınız. Biz başından beri diyoruz ki: Kahrolsun emperyalizm, yaşasın tam bağımsız Türkiye. Siz de bunu söyleyebiliyorsanız söyleyin ve İncirlik Üssü'nü hemen, hiç geç kalmadan kapatıverin de görelim. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
“TÜRKİYE’Yİ SİYANÜR CENNETİ HALİNE GETİRDİNİZ”
Gelelim çevreye, çevre meselesine: Siz, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, bu topraklara -Cumhuriyet tarihinde olsun, Osmanlı döneminde olsun- yüzyıllardır gelmiş geçmiş çevre düşmanı en büyük hükûmettir. Bakın, çevreyi katlediyorsunuz. Ekonomik krizi aşmak için her yeri delik deşik yaptınız. Bir yıl içerisinde bin tane yeni maden alanı ihalesi yaptınız. Yazıktır, günahtır diyoruz. Türkiye'yi siyanür cennet hâline getirdiniz. Her yerde siyanürle altın ayrıştırma işlemi yaptırıyorsunuz. Bu harita, Türkiye'nin siyanür haritasıdır. Kuzeyden güneye, doğudan batıya, Türkiye'nin her tarafında siyanürle altın ayrıştırması yaptırıyorsunuz. Biliyorum, sizlerin de bazı milletvekilleri bu durumdan rahatsız oluyor, bu sizleri de rahatsız ediyor ama işte, birileri para kazanacak, birileri siyanürü kullanacak. Kullanılan siyanür toprağa karışıyor, yer altı kaynaklarına karışıyor ve yer altı kaynaklarını kirletiyor. İklim krizinin, su kıtlığının konuşulduğu sıralarda siyanürü bu kadar sevmenizi, siyanür sever bir hükûmet olmanızı anlayışla karşılayamıyoruz. Bu siyanür kullanılıp hani milyonlarca, 3,5 milyon ağaç Kaz Dağları'nda kesildi... Bu ağaçları kesince ne oluyor biliyor musunuz? İşte, böyle oluyor... İşte, böyle oluyor... Yazıktır, günahtır, ağaçlara kıymayın diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Dağlarımızı, derelerimizi, denizlerimizi artık yabancılara satmayın diyoruz. Kaz Dağları'nı altın için Kanadalılara verdiniz; Erzincan İliç Kanadalılara ve Avustralyalılara verildi. Avanos ya... Şu anda Avanos'ta altın için sondaj yapılıyor ya... Bir daha bir Kapadokya gelmez. Ben gittim, AK PARTİ'li Belediye Başkanı da geldi; o da şikayetçi. Olmaz arkadaşlar, tarihî kent var orada. Orada altın araması yapılır mı? Kapadokya'yı bir daha nerede bulacağız? Etmeyin, eylemeyin, lütfen artık elinizi memleketten çekin. Zaten gidiyorsunuz, veda bütçeniz bu sizin, inşallah önümüzdeki yıl burada, biz öyle bir bütçe getireceğiz ki göreceksiniz.
Türkiye'de 37 saha izni verildi, 19'u işletme hâlinde ve altın aranıyor siyanürle. 27'sindeyse bakır ve gümüş aranıyor. Peki, bunlar ne yapıyorlar? Aldıkları altını Türkiye'ye vermiyorlar, Türkiye'de tutmuyorlar. Sizin belgeleriniz -On Birinci Kalkınma Planı'yla ilgili maden raporu- diyor ki: 2001-2017 yılları arasında 273 ton altın üretilmiş, bunun sadece 55 tonu vergilendirilmiş.
Sayın Cumhurbaşkanı Meclisin açılış konuşmasında -aynen şöyle söyledi Sayın Cumhurbaşkanı- dedi ki: "Avrupa'ya sesleniyorum: Siz değil misiniz Afrika'ya elmas, altın var diye gidip insanları öldüren?" dedi, doğru söyledi. Ama yıllar sonra biri de çıkıp Sayın Cumhurbaşkanına "Sen değil misin bu memleketin dağlarını, derelerini altın var diye deldiren, ağaçlarını kestiren, suyunu kirleten?" diye sormayacak mı zannediyorsunuz? Soracak. (CHP sıralarından alkışlar)
“HELETE’YE VERİLEN SÖZ TUTULMADI”
Gelelim son otuz saniye, Sayın Başkanım da bir dakika verirse, bir buçuk dakika Maraş'ı konuşalım biraz da, Kahramanmaraş'ı konuşalım değil mi? Kahramanmaraşlı her zamanki gibi kandırıldı değerli arkadaşlar.
SALİH CORA (Trabzon) - Kahramanmaraş'a gittiğin yok ya!
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Bizim Helete diye bir beldemiz vardır, mahalleye çevirdiniz.
SALİH CORA (Trabzon) - Maraş'a gittiğin yok.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Maraş'ı niye sevmiyorsunuz ya?
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) - Kahramanmaraş, Kahramanmaraş.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Niye sevmiyorsunuz Kahramanmaraş'ı?
Yapmayın, ayıptır! Kahramanmaraş'a laf etme bir daha. Lütfen, rica ediyorum.
Bakın, Kahramanmaraş'ta Helete Mahallesi'nin suyu vardı, aldılar Antep'e götürdüler. Eyvallah, alsınlar. Bir şey demiyoruz. Antep yüzde 27 ucuz satıyor suyu, Maraş yüzde 55; ona da peki. Ama Helete'ye söz verdiler suyu alırken, dediler ki "Biz, sizi ilçe yapacağız." Protokol var, Büyükşehir Belediye Başkanının imzası var, milletvekilleri var, Antep Büyükşehir var "Biz, Helete'yi ilçe yapacağız, yeter ki suyu verin." dediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Peki, su verildi, ilçe oldu mu? Olmadı. Önerge verdik, getirdik buraya dedik ki -kanun teklifi- Helete ilçe olsun, AK PARTİ'lilerin oylarıyla reddedildi.
“HIZLI TREN KAHRAMANMARAŞ’I TEYET GEÇTİ”
Başka? Maraş'a hızlı tren gelecek dediler, her mitingde Sayın Cumhurbaşkanı geliyor "Edeler, size hızlı tren gelecek." diyor. Hızlı tren falan gelmedi, teğet geçti Nurdağı'ndan, direkt Antep'e gitti. Başka? "Stat yapacağız." dediler, hikâye; Kocaeli'ne yapıldı, Antep'e yapıldı, Kayseri'ye yapıldı, Maraş'a stat da yapılmadı.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Daha yolu yeni açıldı.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) - Ya, Kahramanmaraş, Kahramanmaraş.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Başka? "Elbistan'a havalimanı yapacağız." dediler, liman yok, havamızı aldık, hava da kirli, hava da Afşin Elbistan Termik Santrali yüzünden kirli.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Yapılan yeni duble yoldan geçtin mi?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Netice itibarıyla, bütçeniz yanlış bir bütçe, maalesef haramzadelerin bütçesidir ve maalesef faizin, rantın bütçesidir.
Hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz ama pek hayır getireceğine ihtimal vermiyoruz.
Teşekkür ederim.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP’li Öztunç’a cevap vermek için kürsüye gelen AKP’li Salih Cora’nın tüm konuşmaya karşılık olarak Ali Öztunç’un akşam yemeğinde kabak tatlısı yediğini iddia etmesi ise Meclis’te ilginç diyalogların yaşanmasına sebep oldu. O anlar Meclis tutanaklarına şöyle yansıdı:
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Eğer izin verirseniz...
(Gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar bir müsaade edin, duyamıyorum, lütfen, rica ediyorum sizden.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Sayın Başkan, nasıl bir seviye! Yemek menüsünü söylüyor oradan, kimin ne yediğinden bize ne ya!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, sayın hatip benim akşam yemeğinde ne yediğimi söyledi.
BAŞKAN - Yediniz mi siz kabak tatlısını?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Onu söylemek istiyoruz, cevap vermek istiyoruz.
BAŞKAN - Yemediyseniz sorun yok.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - İzin verirseniz kürsüde söyleyebilir miyim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Ya lütfen rica ediyorum...
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Bir dakika istiyorum Sayın Başkanım ama...
BAŞKAN - Sayın Öztunç bakın, bugün sabah üçe dörde kadar bu çalışmaları sürdüreceğiz.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Beni şatafatlı yemek yemekle...
BAŞKAN - Rica ediyorum sizden. Yerinizden bir dakika söz vereceğim.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Yerinizden bir dakika, lütfen. (Gürültüler) Arkadaşlar, sataşmadı, kabak tatlısı yemek kötü bir şey mi tahinle; hayret bir şey. Ve Sayın Cora, hakikaten, kimin ne yediği bizi hiç ilgilendirmiyor yani.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Cora cevap vermek için çıktı, cevap veremedi, işi cevirdi yemeğe. Benim lokmalarımı saymış demek ki. Eğer, ben kabak tatlısı yediysem Allah benim belamı versin. Vallahi yemedim, ben tatlı yemiyorum. Ben ne yedim biliyor musun Sayın Cora bu akşam yemeğinde?
BAŞKAN - Söylemeyin Sayın Öztunç, söylemeyin.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Kuru fasulye, pilav yedim.
BAŞKAN - Sayın Öztunç, söylemeyin.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Ben köy çocuğuyum. Sen de hamsi yemişsin.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - O da Karadeniz çocuğu.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Malı götürdüğünüz için siz güzel güzel yersiniz; biz de köy çocuğuyuz, kuru fasulye pilav yeriz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, 83 milyon bizi izliyor; rica ediyorum, bütün milletvekillerimiz bunun hassasiyeti içerisinde olsunlar. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, benimle ilgili bir şey yok, ne hassasiyeti?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Konuyu siz açtınız, siz!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, rica ediyorum... Ben hassasiyetli davranıyorum, ben bir şey demiyorum. Çıkıyor, diyor ki: "Kabak tatlısı yedi." Ayıp bir şey ya!
BAŞKAN - Şahıslar adına ilk söz Sayın Metin Çelik'in.
Buyurun Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Başkanım, kuru fasulye yemiş, gazı var belli. (CHP sıralarından "Ayıp ya!" sesleri)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - İşte, Sayın Başkanım, ölçü bu, seviye bu işte, seviye bu! Seviyesi bu işte!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Seviye sizinki, seviye sizinki.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Ayıp be, ayıp! Başkanım, ayıp değil mi bu seviye?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Biraz evvel gördük seviyeyi, biraz evvel gördük!
BAŞKAN - Sayın Grup Başkan Vekilimiz, konuşmacınız kürsüde.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Ayıp be! Başkanım ayıp değil mi bu söz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Seni de gördük biraz evvel!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - "Gazı var, gazı var." bu Meclise yakışıyor mu? Böyle bir terbiyesizlik var mı? Böyle bir terbiyesizlik var mı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Mutfakla ilgili terbiyesizliği siz yapıyorsunuz, siz yapıyorsunuz!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Yazıklar olsun! Üslubunuz sizin bu, sizin kaliteniz bu işte! Söyleyen kimse...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Aynaya bak, aynaya!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sen çok bak!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Kendi aynana bak!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Çok bak aynaya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Buna müsebbip olan sensin!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Çok bak aynaya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Devam!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Yazıklar olsun ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bak, emri verdi, devam edebilirsiniz. Emri aldınız, devam.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - "Malı götürüyor." diye hakaret ediyorsunuz, sonra biz mi....
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Ayıp oluyor ha, vallahi ayıp oluyor ha!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Siz söylüyorsunuz, söylediğinizi iade ediyor!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Çok ayıp oluyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Siz siz, önce siz!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen...
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Bırak Allah aşkına ya!