Efes Antik Kanal Projesi için ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verildiğini hatırlatan Polat, “Projenin çevreye ve antik kente etkisi yeterince araştırılmadan, bilimsel temellerle derinlemesine bir inceleme yapılmadan adımlar atılıyor. Koruma altındaki türler arasında olan kum zambakları, sazlıklar, canlı türleri, yöredeki doğal flora tehlike altında. Ayrıca henüz gün yüzüne çıkmamış tarihi eserler de belirsizliğe terk ediliyor” diye konuştu.
ANTİK ÇAĞLARDAN KALAN MÜCEVHER
Efes Antik Kenti’ni antik dünyanın en önemli yerleşim yerlerinden ve dünyadaki en ünlü antik kentlerden biri olarak tanımlayan Polat, “Yaklaşık dokuz bin yıl kesintisiz olarak yerleşim yeri olmuş; Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı dönemlerine şahitlik etmiş, çeşitli kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapmış, mimari etkisi ile ilham kaynağı olmuş bir yer Efes. Hıristiyan dünya için büyük önem taşıyan St. Jean Kilisesi’nin bulunduğu Ayasuluk Tepesi, dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı, Meryem Ana Evi, birçok kilise ve bazilika ile inanç merkezi niteliğiyle de dünyanın göz bebeği. Her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilen, doğal güzellikleriyle de dikkat çeken Efes Antik Kenti, 2015 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedildi. İktidar bu tarihi mirasa, bu antik çağlardan kalan mücevhere bir ‘çılgın proje’ ile müdahale etmek istiyor” dedi.
HEM YAŞAM HEM TARİH TEHLİKE ALTINDA
Efes’te liman ile denizin bağlantısının iki bin beş yüz yıl önce kesildiğini belirten Polat, “Küçük Menderes Nehri ve Marnas Çayı’nın taşıdığı alüvyonlar liman ile denizin bağlantısını iki bin beş yüz yıl önce kesmiş, Efes’in liman kenti olma özelliğini ortadan kaldırmış. Antik kentin tekrar denizle buluşturulması fikri kulağa güzel gelse de bunun için atılacak adımlar mutlaka bilimin ışığında yapılmalıdır. İktidar tarafından ‘Efes Antik Kanal Projesi’ olarak adlandırılan ve antik kentin tekrar denizle buluşması amaçlanan proje çalışmaları kapsamında, altı yüz metre uzunluğunda giriş kanalı, mendirek yapısı, yat limanı inşa edilerek ve İzmir-Kuşadası kara yolundan Efes Limanı'na kadar olan alanın temizlenerek yeniden düzenleneceği dile getiriliyor. Proje hakkında ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verildiği için projenin çevreye ve antik kente etkisi yeterince araştırılmadan, bilimsel temellerle derinlemesine bir inceleme yapılmadan adımlar atılıyor. Koruma altındaki türler arasında olan ve zarar verilmesi halinde yüklü miktarda para cezası kesilen kum zambakları, sazlıklar, canlı türleri, yöredeki doğal flora tehlike altında. Ayrıca henüz gün yüzüne çıkmamış tarihi eserler de proje ile belirsizliğe terk ediliyor. Efes gibi önemli bir tarihi mirasın cazibesi elbette artırılmalı ancak bu kıymetli mirası koruyarak, zarar görmesini engelleyerek gelecek kuşaklara aktarmak hepimizin sorumluluğudur” diye konuştu.