CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Av. Sevda Erdan Kılıç, “Kamu kurumlarının, Ege ve Akdeniz sahillerindeki en gözde arazileri üzerinde kurulu eğitim kampı ve sosyal tesislerinin Cumhurbaşkanı kararıyla özelleştirme kapsamına alınmasını” Meclis gündemine taşıdı.
Katip Üye Av. Kılıç, konuyla ilgili hazırladığı yazılı soru önergesini Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sundu.
CHP’li Av. Sevda Erdan Kılıç, yaptığı yazılı açıklamada, Cumhuriyet tarihinin özelleştirme rekorunu elinde bulunduran AKP iktidarının, peş peşe satış kararları almaya devam ettiğini, son olarak kamu kurumlarına ait çoğu Ege ve Akdeniz sahillerindeki yüzlerce dönüm arazi üzerinde kurulu 18 eğitim kampı ve sosyal tesisi Cumhurbaşkanı Kararı ile özelleştirme kapsamına aldığını anımsattı.
İktidarın ilk yıllarında TEKEL, Türk Telekom, TÜPRAŞ, PETKİM gibi çok değerli ve kar elde eden kamu şirketlerini sattığını belirten Av. Sevda Erdan Kılıç, AKP’nin, neredeyse kamunun elindeki büyük ölçekli üretim yapan tüm tesisleri sattığını, şimdi Hazine tam takır olunca, bu sefer kamu kurumlarının özellikle sahil şeridinde sahip olduğu Hazine arazilerini satmaya başladığını ifade etti.
“Milyonlarca metrekare Hazine arazisi kimlere, hangi yandaşlara satılıyor?”
TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Av. Sevda Erdan Kılıç, “Her ay milyonlarca metrekarelik binlerce kamu taşınmazı ihaleyle satılıyor. Ülkede ağır bir ekonomik kriz, yoksulluk ve işsizlik varken, en değersiz halleriyle mezata çıkan bu mülkler kimlere, hangi yandaşlara gidiyor? Her ay milyonlarca metrekare Hazine arazisi kimlere satılıyor? Yoksulluğun ve işsizliğin dehşet verici düzeye çıktığı, patates çuvallarına hücum edildiği bir dönemde, arazi mezatının en değerli malları, ekonomik güce sahip hangi kesimler arasında paylaşılıyor? Niğde’nin köyündeki samanlıkla Bodrum’un kıyıları aynı anda görücüye çıkıyor çünkü. Öylesine bir acelecilik var ki takip etmek hayli zor.” dedi.
Bu satışların, ülkenin geleceğini karartacak kadar vahim olduğunu, çünkü hem tarımsal üretim ve gıda güvenliğinin riske atıldığını hem de kamu mülkiyetinin hızla özel servete dönüştürüldüğünü vurgulayan CHP’li Av. Sevda Erdan Kılıç, “AKP’nin Türkiye’nin geleceğinde yarattığı kara deliklerden birisi de budur işte. Ekonomik krizle beraber esas dikkat çeken satışlar, deniz kıyıları, koylar gibi turizm rantının yüksek olduğu bölgelerden geliyor.” ifadesini kullandı.
“Hazine arazilerini satabilmek için her yolu deniyorlar”
CHP İzmir Milletvekili Av. Kılıç, iktidarın Hazine taşınmazlarını satabilmek için akla gelebilecek her yola başvurduğunu; Turizm Teşvik Kanunu, Kıyı Kanunu gibi pek çok kanunda yapılan değişiklikler ile TOKİ’ye devirler, kentsel dönüşüm gerekçesiyle rezerv konut alanları yaratmak, sanayi teşvikleri, tarım ve ağaçlandırma bahanesi, inşaatçılarla gelir ortaklığı, 2B gibi onlarca farklı yöntem kullanıldığını bildirdi.
Hazine’nin elindeki portföy ve cinsine göre dağılım dikkate alındığında tehlikenin daha net ortaya çıktığını, çünkü Hazine’ye tescil edilen taşınmazların her yıl büyüdüğünü ifade eden CHP Milletvekili Av. Sevda Erdan Kılıç, “Bunun başlıca nedeni tescil işlemlerinin artması. Devletin mülküne sahip çıkması iyi bir şey fakat AKP’nin kümese kadar kaydetmesinin nedeni satılacak potansiyeli büyütmektir.” dedi.
“Her şeyi elden çıkarmayı düşünüyorlar”
TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Av. Sevda Erdan Kılıç, Hazine’nin elindeki taşınmazlarının yüzde 77’sinin orman olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“İktidarın sicili dikkate alındığında pek mümkün görünmese de ormanların satılmayacağını varsayarsak eğer, Milli Emlak’ın hedefi dikkate alındığında, kalan her şeyi elden çıkarmayı düşündükleri belli oluyor. Türkiye’deki illerin toplam yüzölçümünün yüzde 33,4’ü Hazine’ye ait. Bunun da yüzde 8’e yakınını orman dışındaki taşınmazlar oluşturuyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra orman sınırlarını belirleme yetkisinin tek bir kişinin iradesine bırakıldığı düşünülürse, ormanların da potansiyel olarak satış portföyünde olduğunu söylemek mümkündür.
Ağır bir ekonomik kriz yaşanırken, pandemi milyonlarca insanın yaşamını eritirken; kamu mülklerinin en değersiz halleriyle mezata çıkarılmasının, ‘batan geminin malını yağmalamak’ dışında başkaca bir anlamı var mıdır?”
CHP İzmir Milletvekili Av. Kılıç, Cumhurbaşkanı Kararı ile kamu kurumlarının Seferihisar, Marmaris, Kuşadası, Manavgat, Didim, Gökçeada ve Beşiktaş Boğaz'da yer alan arazi ve sosyal tesisleri özelleştirme kapsamına alınarak satılmasının, kiralanmasının ya da buralarda kat/arsa karşılığı inşaat yapılabilmesinin yolunun açıldığını bildirdi. Kamu kurumlarının Türkiye’nin en güzel köşelerindeki çoğu denize sıfır eğitim kampları ve sosyal tesislerinin, çok değerli araziler olduğuna işaret eden Av. Sevda Erdan Kılıç, “19 yılda sata sata bitiremediniz, daha da hala satıyorsunuz. En iyisi memleket mezatta diyerek, ‘acele satılık kamu mülkü’ deyip geçin gitsin, hiç uğraşmayın tek tek satmak için! Milyarlarca dolar özelleştirme geliri elde ettiniz ama bu paralar halkın cebine, boğazına gideceğine iktidara, saraya yakın olan ya da onların çevresinde dolanan yandaşlara, şirketlere gitti.” ifadesini kullandı.
Özellikle Türk Telekom’un satılmasında ülkenin milyarlarca lira zarara uğratıldığına da değinen CHP’li Av. Sevda Erdan Kılıç, Ürdünlü Hariri ailesinin Türkiye’deki kamu bankalarından aldığı kredi ile Türk Telekom’a adeta el koyduğunu daha sonra da içini boşaltıp hiçbir şey olmamış gibi milyarlarca doları ülkemizden götürdüğünü hatırlattı. Bu yapılanların artık “peşkeş” sözcüğüyle de anlatılamayacağını, bunun düpedüz halkın malına çökmek olduğunu belirten CHP İzmir Milletvekili Av. Sevda Erdan Kılıç, “Bunun devlet eliyle yaptırılıyor olması ve bu yapılanlar bilindiği halde Cumhurbaşkanı’nın Saad Hariri ile hiçbir şey olmamış gibi görüşebilmesi kamuoyunun aklında soru işaretleri yaratmıştır.” dedi.
“CHP iktidarında halkın olanı halka geri vereceğiz”
TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Av. Sevda Erdan Kılıç, “Bu satışlar yapılırken hedeflenen kamu yararı nedir? Bunlar halka anlatıldı mı? Kamuoyunun bilmesi gereken çok şey var. Bu yapılan özelleştirmeler, katılım ve şeffaflığın demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu gösteriyor. Kararnamelerle yönetilen Türkiye’de koltuğa oturmuş bir kişi önüne ne konursa imzalıyor. ‘Bu halkın malıdır dokundurtmam’ demiyor. Göreceğiz ki halkın malını peşkeş çekenleri tarih kitapları vatan haini olarak yazacaktır. Bu özelleştirme gelirleriyle saray çevresine yakın olan veya nemalanmak için oralarda dolanan kimlerin cepleri dolduysa bunların hesabı CHP iktidarında tek tek sorulacaktır; halkın olanı, halka geri vereceğiz.” dedi.