CHP’li Emre, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde; kişilerin özel ve yakın korunmasına ilişkin kararların, İl İdaresi Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri ile Mücadele Kanunu ve Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’da yer alan çeşitli hükümlere dayalı olarak alındığını kaydederek, bu hizmetin kimlere hangi şartlarda sağlandığını sordu. Resmi koruma tahsis edilen kişilerden kaçının resmi görevli, kaçının sivil; sivil vatandaşlardan da kaçının iş insanı olduğunun bilgisini isteyen CHP’li Emre, kadına şiddet olayları kapsamında koruma tahsis edilen kadın sayısını da sordu. CHP’li Emre’nin, Bakan Soylu’ya yönelttiği sorular şöyle:
“-Türkiye genelinde kaç koruma polisi bulunmaktadır? Bunların illere göre dağılımı nasıldır?
-3 Kasım 2020 tarihi itibariyle Türkiye genelinde yakın ve özel koruma amaçlı resmi koruma tahsis edilen kişi sayısı kaçtır? Koruma tahsis edilen kişilerden kaçı resmi görevli, kaçı sivildir? Resmi koruma tahsis edilen sivil vatandaşlar arasında kaç iş insanı yer almaktadır? Bunlardan kaçı erkek kaçı kadındır ve illere göre dağılımı nasıldır?
-Sivil vatandaşlara hangi şartlarda resmi koruma tahsis edilmektedir?
-Resmi koruma tahsis edilen sivil vatandaşlar, bu hizmet karşılığında devlete herhangi bir ödeme yapmakta mıdır? Yapmaktaysa ödenen parasal tutar ne kadardır?
-Kadına yönelik şiddet olayları kapsamında 2020 yılının ilk on ayı itibariyle resmi koruma tahsis edilen kadın sayısı kaçtır?”
“Resmi koruma tahsisi, ‘yandaşı koruma’ hizmetine mi dönüştü!”
CHP’li Emre, resmi koruma tahsis edilmesi konusunda hakkaniyetli bir işleyişin olmadığı; özellikle iş insanlarına yönelik yapılan koruma tahsislerinde ayrımcılık yaşandığı yönünde duyumlar aldıklarını belirtti. Emre, “AKP iktidarı döneminde her alanda eşitsiz uygulamaların yaygınlaştığı bir gerçek. Bunu en fazla hukuk alanında yaşıyoruz; açılan soruşturmalara, yürüyen yargılamalara baktığımızda iktidara muhalif kişilerin en basit eleştirisi bile suçlama konusu olurken, iktidara mensup, iktidarın ‘makbul vatandaş’ gördüğü kişi ve kesimler, ölüm tehdidinde bulunsa da anayasayı ihlal etse de herhangi bir cezayla karşılaşmıyor. Bu ayrımcılığın resmi koruma tahsis işlemlerinde de yaşandığı ifade edilmekte. Bize gelen bilgilere göre, özellikle iktidara yakın iş insanları, yandaş gazeteciler lehine ayrımcılık yapıldığı ve bu hizmetin, ‘yandaşı koruma’ hizmetine dönüştüğü bildiriliyor. Birçok iş insanının, gerekli şartlar oluşması halinde para karşılığında koruma hizmetine ulaşma imkanına sahipken, nüfuzlarını kullanarak bu hizmeti devlet üzerinden alıp bedavaya getirdiği söylenmekte. Bakan Soylu’dan, bu konuda soru işareti kalmayacak bir izahat bekliyoruz.”
dedi.