CHP’li Tanal konu ile ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu: “ Üzülerek söylüyorum ki; Türkiye son 19 ayda, geçtiğimiz hafta yaşanan 2 ayrı patlama ile birlikte 25 ayrı patlama yaşamış ve patlamalar terör örgütlerince üstlenilmiştir. Terör insanlık suçudur! Devlet vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumalıdır, bu bir devletin asli vazifesidir. Meydana gelen terör olaylarında kaybettiğimiz canlar, yaralanan vatandaşlarımızı binleri bulurken, alınan önlemlerin en başında ise getirilen yayın yasakları dikkat çekmektedir. Dolayısıyla bu yasakların mahiyetinin anlaşılabilmesi, kamuoyunun bilgilendirilmesi açısından oldukça önemlidir.
Tanal basın özgürlüğünü ise hukuki açıdan şu şekilde değerlendirdi:
“Anayasanın 26. Maddesi ve AİHS’nin 10. Maddeleri düşünceyi açıklama ve ifade özgürlüğünün niteliğini göstermekte ve çerçevesini çizmektedir. Anayasa Mahkemesinin ifade ve basın özgürlüğünün mahiyeti ile çerçevesini detaylarıyla açıklayan kararları mevcuttur. Mahkemenin yerleşik içtihatları tekrar ve ısrarla; 'Demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamalar, demokratik toplum düzeni gerekleriyle uyum içinde sayılamaz' demektedir.
AİHM’nin Handyside vs. Birleşik Krallık kararında; 'İfade özgürlüğü demokratik bir toplumun temel taşlarından ve toplumun ilerlemesinin ve bireylerin gelişmesinin temel şartlarından biridir. İfade özgürlüğü sadece hoşa giden ya da insanları incitmeyen veya önemsenmeyen 'bilgi' ve 'düşünceler' için değil, Devleti veya toplumun herhangi bir kesimini inciten, şoke eden veya rahatsız eden bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. Demokratik toplumun olmazsa olmaz koşullarını oluşturan çoğulculuk, hoşgörü ve açık görüşlülük bunu gerektirmektedir' demektedir.
Anayasa Mahkemesi bir kararında ise, 'İfade özgürlüğünün özel bir görünümü olan basın özgürlüğü ise sadece basının haber verme ve yayma hakkını koruyan bir özgürlük değildir. Basın özgürlüğü demokratik çoğulculuğun sağlanabilmesi açısından halkın haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğüyle de doğrudan ilgilidir' demektedir.
Kararlar çerçevesinde; basın özgürlüğü ifade özgürlüğünün özel bir görünümü konumunda olup, basının kamusal görevlerinin başında 'haber verme' görevi; hiçbir engelle karşılaşmadan ve tüm kapsamıyla kamuoyuna haberleri iletebilmesi anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla gerçek şudur ki; düşünce ve söz özgürlüğü, basın özgürlüğü bir bütündür. Kişiler kadar, basının da engelsiz ve kapsamlı haber edinme gereksinimi vardır. Bunun engellenmemesi asıl olan uygulamadır.”