Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Suzan Şahin, demir-çelik sektöründe ithalatı teşvik eden mekanizmaların gözden geçirilip, artması gereken Türkiye’nin çelik tüketiminin, yerli üreticiler tarafından karşılanmasını teşvik edecek tedbirlerin alınması ve sektörün üzerindeki rekabet gücünü sınırlayan yüklerin kaldırılması gerektiğini belirterek konuyu TBMM gündemine taşıdı.
Uluslararası piyasalarda yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, girdi maliyeleri üzerindeki yüklerin halen sürdürülüyor olmasının, demir-çelik sektörünün durumunun AKP hükümeti tarafından dikkate alınmadığı izlenimini verdiğini söyleyen Şahin yaptığı açıklamada, ‘‘Türkiye demir çelik sektörü artan girdi maliyetleri, üretim ve kapasite kullanım oranlarındaki olağanüstü düşüşler ile birlikte zor koşullarda varlıklarını sürdürmeye çalışırken, artan tüketimin yerli üreticiler yerine ithalat yoluyla karşılanmasından dolayı da haksız rekabet koşulları altında ezilmektedir. Yurtiçi üretimi arttırma ve ithalatın azaltılması konusunda verilen sözlerin tutulmaması, enerji tüketiminin yoğun olduğu dönemlerde önceden haber vermeksizin yaşanan kesintiler ve tüm bu durumların yol açtığı kayıpların telafi edilmesi yönünde yapıcı adımların atılmaması ülkemizde demir çelik sektörüne ciddi zararlar vermekte, milyarlarca dolar yatırımlarla oluşturulan kapasitelerin tam olarak kullanılamadığı görülmektedir.’’ ifadelerini kullandı.
2020 yılında da ihracatın değil ithalatın ağırlığını koruyacağının öngörüldüğünü ve Türkiye’de üretilen demir-çeliğin sadece %60’ının kullanıldığını belirten CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, ‘‘AKP yol, köprü, havalimanı yapmakla övünüyor ancak bu yapılarda yerli demir-çelik kullanılmasını zorunlu tutmayarak, ülkemizde kaliteli demir-çelik üretilmesine rağmen milli ürünü kullanmayıp anlam veremediğimiz şekilde yabancılardan, daha yüksek fiyatlara demir-çelik satın alıyor. Dünya standartlarının üstünde yerli ürünü kullanmayıp vatandaşın vergileriyle yabancılardan yüksek fiyata ürün satın alıyor. Yandaş aracı şirketleri zengin etmek uğruna yapılan bu gayri milli tutum, Türkiye’yi kıvrandıran ekonomik krizi daha da derinleştiriyor.’’ dedi.
CHP’li Şahin’in TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergede, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği sorular ise şöyle;
Demir çelik sektörünün yaşatılması için en büyük girdilerini oluşturan Belediye Fonu gibi fon ve kesintilerin, özellikle kok gazından alınan hava gazı vergisinin kaldırılması gibi bir düzenleme yapmak mümkün müdür? Mümkün değil ise nedenleri nedendir?
Elektrik enerjisi fiyatlarında tüketim miktarına göre bir fiyatlandırma ve sanayi tarife gruplarına benzer bir düzenleme yapılacak mıdır?
Türkiye’ye kalitesiz çelik ürünlerinin girişinin engellenmesi konusunda gümrüklerde yapılan teknik kontrollerin sıkılaştırılması yönünde çalışmalarınız var mıdır? Var ise bu çalışmalar nelerdir? Yok ise teknik kontroller neden sağlıklı yapılmamaktadır?
İthalatın azaltılması ve yerli üreticinin desteklenmesi konusunda ne gibi çalışmalarınız olacaktır?
Türkiye’nin çelik tüketiminin, yerli üreticiler tarafından karşılanmasını teşvik edecek tedbirlerin alınması ve sektörün üzerindeki rekabet gücünü sınırlayan yüklerin kaldırılması konusunda ne gibi tasarruflarınız vardır?
Katma değeri yüksek ileri teknoloji gerektiren ürünlerin üretilebilmesi ve yerli girdi tedarik imkanlarının artırılabilmesi için, Türkiye-AKÇT Serbest Ticaret Anlaşması’nın sektöre devlet yardımlarını yasaklayan hükümlerinin revize edilmesi, yüksek katma değerli ürünlere geçişe ve ileri teknoloji gerektiren yatırımlara teşvik verilmesi konusunda bir çalışmanız var mıdır?
Türkiye’de hali hazırda kapasite fazlalığının bulunduğu ürünlerin üretilmesine yönelik olarak yapılması planlanan yatırımların, atıl kapasite oluşumunu hızlandıracağı hususu dikkate alınarak, bu tür atıl kapasiteyi arttıracak yatırımlara izin verilmemesi yönünde bir çalışmanız olacak mıdır?
Bölgesel enerji boru hatları, üçüncü havalimanı, Çanakkale Köprüsü gibi büyük kamu projelerinde, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yurtiçinde üretilen çelik ürünlerinin kullanılmasının neden zorunlu hale getirilmiyor?