Bugün, 15 Mart 2019. Ülkemizde her ne kadar fazla gündeme gelememiş olsa da bugün Türkiye de dâhil olmak üzere dünya çapında 123 ülkenin 2052 ayrı yerinde çok haklı bir protesto gerçekleştiriliyor. Protestoyu gerçekleştirenler, doğaya, iklim değişikliğiyle küresel ısınmaya, dünya sağlığına ve kendi geleceklerine dikkat çekmek isteyen endişeli çocuklarımız, gençlerimiz ve duyarlı insanlarımız.
İsveç’in gelmiş geçmiş en sıcak yazının ardından, 2018 yılının Ağustos ayında 15 yaşındaki kız çocuğu Greta Thunberg, politikacıları harekete geçirmek ve iklim kriziyle mücadele etmek amacıyla parlamento önünde oturarak okul grevine başladı. Bu son derece yerinde protesto, sosyal medya aracılığıyla hızla yayılarak dünyanın pek çok yerinde kendi geleceğini önemseyen ve bunun için bir şeyler yapmak isteyen milyonlarca kişiden büyük destek aldı. Bugünkü eylem de bu farkındalığı yaratmak isteyen insanların dünyanın pek çok yerinde bir araya gelerek hep bir ağızdan bu gerçeği bir kez daha hatırlatmaları şeklinde gerçekleştiriliyor.
Aslında söz konusu çağrının çok yerinde ve basitçe uygulanabilecek talepleri var. Bu talepler, 12 Aralık 2015 tarihinde Birleşmiş Milletler öncülüğünde imzalanmış olan, karbon salınımını, karbon ayak izimizi azaltmak başta olmak üzere çeşitli yollarla iklim değişikliği ya da daha bilinen adıyla küresel ısınma ile mücadeleyi öngören, bu bağlamda fosil yakıt yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeye dair taahhütler içeren Paris Anlaşmasının ülkelerin parlamentolarında uygun bulunarak yürürlüğe girmesi, iklim değişikliği tehdidini önlemek ve sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğu ortadan kaldırmak için ortaya konan küresel çabaların güçlendirilmesi, küresel ısınmanın sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C üzerindeki bir sıcaklıkla sınırlandırılması şeklinde özetlenebilir. Bunlar, dünyamızın her açıdan güzelleşmesi ve gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakmak adına tek başına yeterli olmasa da atabileceğimiz çok önemli adımlardır.
İnsanlığın, tüm canlıların ve tabiatın, yani Âlemin istikbali, bırakalım kişiler, partiler ya da görüşleri, toplumların, kentlerin ve hatta ülkelerin istikbalinden dahi ötededir. Tabiat hakkını savunmak, tüm canlıların yaşam hakkını savunmak, her şeyden önce, daha dünyaya geldiğimiz ilk anda her birimize verilmiş olan bir insanlık ödevidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kapalı olduğu ve ülke gündeminin önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek olan yerel seçimlere kilitlendiği bu süreçte çok fazla dikkat çekmeyen fakat dünyamızın geleceği için çok büyük önem arz eden iklim değişikliği ve küresel ısınma tehdidi konularını bu vesileyle ben de bir kez daha gündeme getirmek isterim. Bu eylemi ben de destekliyorum.
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.
