İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, “Alibeyköy ve Kağıthane derelerinden Haliç’e gelen çok ciddi bir dip çamuru var. Bu çamur, dipte birikerek sığlaşmaya neden oluyor ve havasız ortamda kokuşma başlıyor. Havalar da ısınınca koku oluyor, suyun rengi değişiyor. Bunlar olmasın diye Haliç’in dibinde sürekli ‘kazar gemilerimizle’ dip taraması yapıyoruz. Su sirkülasyonuyla birlikte oksijeni ve su kalitesini artırıyoruz. Haliç iyi durumda, her geçen gün de daha iyeye gidiyor" dedi.
Son günlerde Haliç’te suyun renginin kahverengiye döndüğü ve koku olduğu yönündeki haberler üzerine İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler ile İBB Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Deniz Hizmetleri Müdürü Dr. İlker Aslan konuyla ilgili açıklama yaptı.
Haliç kıyısında basın açıklaması yapan Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, İstanbul’da su kalitesinin çok önemli olduğunu ve yıllardır Haliç’i temiz tutmak için uğraşıldığını belirterek, şunları söyledi:
“ALİBEYKÖY VE KAĞITHANE DERELERİNDEN GELEN ÇOK CİDDİ BİR DİP ÇAMURU VAR: İstanbul'da su kalitesi çok önemli. Haliç de yıllardır uğraştığımız bir bölge. Haliç’in altında hem Alibeyköy’den hem de Kağıthane deresinden gelen çok ciddi bir dip çamuru var. Dipte birikerek sığlaşmaya neden oluyor ve havasız ortamda kokuşma başlıyor. Havalar da sınınca kokuyla beraber suyun rengi değişiyor. Kötü bir görüntü oluşuyor. Bunlar olmasın diye biz sürekli olarak Haliç’in dibinde, dip taraması yapıyoruz sürekli. Dip taramasını kazar gemilerimizle yapıyoruz. Kazar gemisi üzerindeki ekskavatörle 8 metre derinliğe kadar inebiliyoruz. Sürekli bir tarama işlemi yapılıyor. Tarama işlemini neye göre yapıyoruz, burası önemli. 1998 yılında tamamlanan batimetreyi (denizlerde suyun derinliğini basınç değişiminden faydalanarak ölçmeye yarayan alet) alıyoruz. Böylece sığlaşmanın olduğu yerlerin ölçümlerini yaparak, o bölgelerdeki çamurları temizleyip, orijinal derinliğine getiriyoruz.
ÇOK DİKKATLİ OLMAK ZORUNDAYIZ ÇÜNKÜ ÇÖKMELER YAŞANABİLİYOR: Bunu yaparken çok dikkatli olmamız gerekiyor, kıyılara 15-20 metre kadar hiç yanaşmıyoruz, yapısal olarak çökmeler meydana gelebilir. Çok ince hareketlerle dip tarama işlemi yapıyoruz. Bu gemi çamurları çıkarıyor. Yanına çamur dubası yanaşıyor. Çamurları bu dubalara koyup, sızdırmaz çamur kamyonlarına dolduruyor ve döküm sahalarına taşıyoruz. Orada susuzlaştırıp bertaraf ediyoruz. Bir de Dredger gemimiz var. O da daha küçük çaplı hareket edebiliyor. Ondan çıkanlar da ünitelerimizde susuzlaştırılıp bertaraf ediliyor.
TARAMALAR YIL BOYUNCA DEVAM EDİYOR: Batimetrik ölçümler alıyoruz sürekli, denizin sığlığı, yani deniz dip haritası gibi düşünün, bu ölçümler yapılıyor. Sığlaşmanın olduğu, biriken çamurlar deniz tabanının yükselmesini sağlıyor. Bunu anladığımız anda oraya müdahale ediyoruz. Bu taramalar yıl boyunca devam ediyor. Sadece Haliç değil, Boğaz’a açılan derelerin ağızlarındaki birikmeleri temizliyoruz. Kurbağalıdere, Kemiklidere ve Göksu dereleri gibi dereleri de temizliyoruz.
HALİÇ HER GÜN DAHA İYİYE GİDİYOR: Haliç’i sürekli tarıyoruz, tabii Haliç hiçbir zaman gözyaşı gibi olmadı, ancak sürekli teressübat (dip çamuru) geliyor. Bazı derelerde merdiven altı boşaltımlar da oluyor. Gözyaşı gibi diyemeyeceğim ama Haliç her gün daha iyiye gidiyor. Haliç tam da ismi gibi Haliç. Dolayısıyla Haliç’deki su sirkülasyonu azalmış durumda. Kirlilik de oluştuğu zaman, oksijen seviyesi çok düşüyor. Biz sürekli bunu takip ediyoruz, İSKİ takip ediyor. Biz dip taraması yapıyoruz. İSKİ de su kalitesini artırıyor. Sirkülasyonu artırmak için, Çayırbaşı’ndan Kağıthane Deresi’ne günde 300 bin metreküp su basılarak Haliç’e gelmesi sağlanıyor. Sirkülasyonu artırıyor, oksijeni artırıyor ve su kalitesini artırıyoruz. Haliç iyi durumda, kötü durumda değil.
KOKU SORUNU BİR ANDA ÇÖZÜLECEK BİR SORUN DEĞİL: Koku sorunu bir anda çözülecek bir sorun değil, gördüğünüz gibi tarama işlemi devam ettiği zaman, hava sıcaklığı da olduğunda kötü koku gelir. Bugün çok kötü kokmuyor ama burnunuza çok hafif bir koku gelebilir. Denizin dibinden, havasız ortamda çürümüş bir malzemeyi çıkartıyorsun. Bu kokuyor. Çünkü yılların, yüzyılların birikimi var. En dibe inme şansımız yok, ancak makinaların indiği derinliğe ulaşabiliyoruz. Aksi halde tehlike oluşturabilir. Elimizden geleni yapıyoruz, aynı şey denizlerimiz için de geçerli. Koku sorunu bazı aylarda, havanın çok sıcak olduğu aylarda bunları yaşayabiliriz zaman zaman. Mevsim geçişlerinde bunların yaşanması normal. Mümkün olduğunca temiz tutmaya çalışıyoruz ve bu sene ciddi bir koku sorunuyla karşılaşmadık.
HALİÇ’TE CANLILIK VAR: Haliç'te canlılık var tabi ki. Haliç'te birçok balık türleri giriyor, çıkıyor. Hiçbir sıkıntı yok. Yalnız zaman zaman oksijenlenme seviyesi çok düşüyor. O zaman bazen balık ölümleri görebildik biliyorsunuz. Geçen sene bir-iki kere oldu. Bunların olmaması için zaten uğraşıyoruz dip tarama ve sirkülasyonu sağlamak şeklinde. Bunun dışında da elimizden gelen çok fazla bir şey yok. Bunun için tüm vatandaşların, herkesin dereye hiçbir şekilde atık vermemesi lazım. Yani merdiven altı eğer üretim tesisleri varsa, sanayi tesisleri varsa bunların tabii çok iyi kontrol ediliyor olması lazım tüm merciler tarafından ki böyle bir döküm olmasın buralara. Hepsi kanallara giderek, arıtma tesislerine gidebilsin. Aksi takdirde her zaman için Marmara Denizi'nde de olduğu gibi sorunlar yaşamamız çok mümkün.
GEÇEN SENE 65 BİN METREKÜP ÇAMUR ÇIKARDIK: Bakın geçen sene 65 bin metreküp çamur çıkarıldı buradan. Bu sene de ondan aşağı kalmayacaktır. Dolayısıyla çok ciddi miktarlarda çıkıyor. Ha bunu 96-98 yıllarında ilk defa Haliç ölü hale gelmişti. Hiçbir canlılık kalmamıştı. 96-98 yıllarında bir müdahale yapılarak 5 milyon metreküp korkunç bir rakam bir tarama yapıldı ve o zamandan itibaren yeniden canlılık başladı yıllar içerisinde. Fakat maalesef 2004 yılında tekrar bu derelerden gelen teressübatlardan dolayı dolum başladığı için o zamandan beri sürekli olarak tarama işlemi yapılıyor. 2018’den bu yana da batimetre ölçümleriyle yapılıyor. Yani çok daha yüksek teknolojiyle işe devam ediliyor.
SU KALİTESİNİ BELİRLİ ORTAMDA TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ: Sudaki zenginlik besin zenginliği diyelim. Bunların arasında azot, fosfor tuzları, karbon, bütün bunlar hep beraber iyi bir besin ortamı oluşturuyor. Havanın sıcaklığı alk patlamalarına yani bu fitoplanktonların patlamasına neden olabiliyor. Bu tür değişiklikleri görebiliyoruz. Bunlar kahverengimsi renk yapabiliyorlar. Kırmızı yapabiliyorlar ve oksijenlenmeyi azaltıyorlar. Çünkü çok fazlalaşıyorlar sayıca. Sayıca çok fazlalaştığı zaman da hem sudaki oksijeni tüketiyor hem de bunlar tabii zamanla ölüyorlardı. Öldükleri zaman da dibe çöküyorlar ve dipteki mikro organizmalar, çürütücüler tekrar onları çürütmeye başlıyor ve onları çürütürken de yine sudaki çözünmüş oksijeni kullanıyor. Dolayısıyla böyle bir kısır döngü başlıyor. Bu zamanlarda evet özellikle de mevsimler geçişlerde havaların ısındığı, hava sıcaklığıyla su sıcaklığının birbirine çok yaklaştığı zamanlarda da olabiliyor. Yine güneşin gelişine göre. Bu alg patlamalarını yaşıyoruz. Bunlar belirli bir zamanda oluyor. En fazla bir ay içerisinde yok oluyor. Kimisi bir hafta içerisinde, kimisi bir ay içerisinde yok oluyor. Bu tür zamanlarda bir sirkülasyonu daha da arttırıyoruz. Dolayısıyla oksijenlenmeyi de sağlayarak su kalitesini belirli ortamda tutmaya çalışıyoruz.”
İBB Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Deniz Hizmetleri Müdürü Dr. İlker Aslan da kazar gemisinin çalışmalarını anlattı. Aslan şunları söyledi:
“YIL BOYUNCA BU ÇALIŞMALARA ARALIKSIZ OLARAK DEVAM ETTİRİYORUZ: Şu anda Haliç'teyiz. Haliç'in ortasındayız. Kazar Gemi'mizle Haliç'ten dip çamuru tarama faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. Çıkan çamurları da arkada görmüş olduğunuz çamur dubasına aksederekten karaya çekiyoruz ve karada sızdırmaz, bacalı çamur kamyonlarıyla beraber direkt çamur bertaraf tesislerine götürüyoruz. Çevre Koruma Daire Başkanlığımızca üç ayda bir Haliç'ten görmüş olduğunuz gibi bir batimetre derinlik ölçümü alıyoruz. Nerelerde yığılma var? Hangi noktalarda sığılaşma var? Hangi noktalara terassübat taşındıysa o noktalar belirlendikten sonra çamur taraması yapıyoruz. Ortalama 7-8 metre civarında bir derinlik yakalamaya çalışıyoruz. Kağıthane Deresi ve Aligibeyköy Deresi'nin yağışlarla birlikte bir teressübat taşınması söz konusu oluyor. Bu nedenle sürekli yıl boyunca bu çalışmalara aralıksız olarak devam ettiriyoruz.