Türklerin, pasaport sırasında ve adres soran turiste vereceği cevabı düşünürken döktüğü terler son buluyor. Türk eğitmenler yeni bir yöntem buldu. Bu yöntemle, İngilizce konuşmak kabus olmaktan çıkacak, “anlıyorum ama konuşamıyorum” dönemi son bulacak.
Anne ve babalar her yıl binlerce lira ödeyerek, yabancı dil eğitimi almaları için çocuklarını özel okullara göndermeye devam ederken, bu eğitimi alma şansı bulamamış geçmiş nesillerin ise İngilizce ile imtihanı sürüyor. Öyle ki, Türklerin İngilizce konuşma kabusu Cem Yılmaz’a kadar pek çok komedyenin şovlarında espri konularının başında geliyor.
KORKUNUZ SON BULSUN
Ancak Türk eğitmenler Türklerin bu korkularını aşmalarına yardımcı olacak yeni bir yöntem keşfetti. Onlarca yıl süren araştırmaların sonunda İngilizcenin nöron seviyesinde öğrenilebileceği ortaya çıktı. Konuya ilişkin değerlendirme yeni öğrenme stilini geliştiren eğitimenlerin başındaki isimden geldi. Uzun bir çalışma ve araştırma süreci sonunda, Türklerin neden İngilizce konuşamadıklarını tespit ettiklerini söyleyen Metaingilizce'nin Kurucusu İngilizce Eğitmeni Metanet Dalgül, bugüne kadar İngilizce eğitimimizde hep dilbilgisi üzerinden eğitim aldık. Ancak önce zihin yapımızı geliştirmemiz gerekiyor. İngilizceyi akıcı ve etkili konuşabilmek için 3 ayrı yöntemi aktif olarak kullanmamız gerekiyor” diye konuştu.
Bu yöntemler hakkında bilgi de veren Dalgül, “Nasıl bir yabancı öğrencinin dil bilgisine dayalı bir eğitim alması onun Türkçeyi öğrenmesini sağlamaz ise, aynı şekilde sizin de dil bilgisi ağırlıklı bir dil öğrenimi ile herhangi bir yabancı dili doğal bir şekilde öğrenmeniz mümkün değildir” dedi.
“NÖRON SEVİYESİNDE ÖĞRENİN”
Dalgül, yabancı dil kullanımında anadil akıcılığına ulaşmanın bilimsel olarak kanıtlanmış en iyi yöntemlerinden biri olan zihin kodlama yöntemi ile nöron seviyesinde yabancı dil öğrenmek mümkün” diyen Dalgül, “Yabancı dile sıfırdan bile başlasanız, öğrendiğiniz her şeyi yeterli zihin antrenmanları ile nöron seviyesinde kalıcı olarak öğrenebilir ve uygulayabilirsiniz. Drilling, gölgeleme, mikro dinleme ve mikro telaffuz teknikleri ile, insanlar fonetik alfabe ezberlemeye gerek kalmadan, çok fazla yazı odaklı çalışmalar yapmadan, anlatmak istediklerini zihinlerinde hızlı bir şekilde aktif ederek aktarabiliyorlar ve bunu doğal, doğru bir telaffuzla gerçekleştiriyorlar. Aynı zamanda, kişi kendi telaffuzunu geliştirince otomatik olarak dinlediğini anlama oranı da artıyor. Artık daha hızlı konuşmaları daha iyi anlıyorlar ve iletişimde kopukluk yaşamıyorlar.” dedi.
“ZİHİNDE İŞLE VE ÜRET”
Dil öğrenmenin ikinci aşamasının, zihinde işlemek olduğunu belirten Dalgül, “Kodlanmış dil bilgisi, kelime öbeklerini doğru bir şekilde zihninizde işlemeniz gerekmekte. Bu da yabancı dili hayatınıza entegre ettiğiniz aktif çalışma ve zihin antrenmanlarıyla bu süreç gerçekleştirilir. Üçüncü aşama ise ‘zihinde üret’ aşamasıdır. Mantığını öğrendiğiniz dil bilgisi ve kelime öbekleri, cümle yapılarını kendi hayatınızda kullanabileceğiniz alanlarla ilgili kendi deneyimlerinizi anlatan cümlelerle yazın. Yazdıklarınızı ise hiç zaman kaybetmeden yine ses/video kaydı alarak pekiştirin” dedi.