“DURUMUMUZ İÇLER ACISI AMA GÖREN YOK”
Üreticiler doğrudan satış yapamadıkları için aracılar yüzünden fiyatların sürekli arttığına işaret ediyor. Ürettikleri ürünleri çok ucuza satmak zorunda kaldığını belirten Antalya Kumluca'dan domates üreticisi Eray Bilir yaşadıkları sıkıntıları şu şekilde anlattı:
“Biz çiftçiler olarak, pazarlarda görüldüğü gibi 10 liraya 15 liraya 20 liraya burada hiçbir şekilde halde veya başka bir yerlere yetiştirdiğimiz sebzeleri gönderemiyoruz. Ama bunu devlet büyüklerimiz veya haldeki insanlar, vatandaş da hiçbir şekilde anlamıyor. Bizim şu andaki durumumuz içler acısı, ama gören yok. Hale götürüyoruz masrafını karşılamıyor. Yani devlet büyüklerimiz, bize yardımcı olursa, yardım ederlerse buna çok seviniriz. Ama şu anda görünen bu ki kimse bize ne destek verecek ne de bize yardım edecek. Ameleliğini de çeken biziz, her şeyini de çeken biziz, ama gel gör ki herkes bizi dünyalar kazanıyor zannediyor. Ama hiç alakası yok. Verdiğimiz zahmetin hiçbir şekilde karşılığını alamıyoruz. Şu gübrenin fiyatı 300 lira olmuş ama bizim sebze aynı yerde. Fide 3 lira 5 lira olmuş, bizim sattığımız sebze aynı yerde sayıyor. Her şey artıyor. Mazot artıyor her şey artıyor ama bizim kazancımız da hiçbir şekilde artış yok.”
"BİZ BU KÜLFET ALTINDA EZİLİYORUZ”
Gübre ve ilaç fiyatlarına gelen zamdan dert yanan Antalya Kumluca'dan kabak üreticisi Mehmet Avcı da hale gittiği zaman malını satacak tüccar bulamadığını belirterek şunları söyledi:
“Sebze fiyatlarında sıkıntılar olduğuna dair bazen medyada haberler çıkıyor. Gübre fiyatları, ilaç fiyatları yıllık 60-70 civarında artış oluyor. Tabi haliyle biz bu külfet altında eziliyoruz. Hale gittiğimiz zaman, satacak tüccar bulamıyoruz. Fideler malum, bu yıl 4.5 lira olmuş bir fide. Tabi ilacı, gübresi cabası, doğal afetler… Bugün naylonumuzu rüzgar attı, yağmur, çamur uğraşıyoruz. Geceleri don bekliyoruz. Çoluğumuz, çocuğumuzdan ayrı don bekliyoruz sabaha kadar. Sonra tekrar çalışıyoruz. Çiftçiyi destekleyen pek insan göremiyoruz. Çiftçimizi düşünen yok. Devletimizden, milletimizden yardım bekliyoruz. En azından ürettiğimiz ürünleri değerinde satıp emeğimizin karşılığını almak istiyoruz.”
LİMON ÜRETİCİSİ: " SEMT PAZARLARI KURSUNLAR MALIMIZI KENDİMİZ SATALIM"
Pazardaki fiyatlardan çiftçinin kazanmadığını, tarladan pazara gelene kadar ürünün 10-15 kat zamlandığını söyleyen Mersinli narenciye üreticisi Durmuş Keskin de derdini böyle anlattı:
"Bu sene mayer limonu 30 kuruşa sattım. Bahçe temizlemeye verdim 30 kuruşa. İstanbul’da 6 liraya yedi vatandaş. Şimdi bu limonu 2 lira 20 kuruşa satıyoruz biz. Iskartayı Meysu’ya veriyoruz, satılmıyor. Iskarta İstanbul’da 6 lira. Mandalinayı Allah inandırsın 80 kuruşa verdim ya. 12 liraya mandalina yiyor bu vatandaş ya. Madem öyle, İstanbul’da bu rantı sağlatmayacaksa bana orda semt pazarları göstersin. Biz köylüler olarak her köyden üç beş kişi gitsek kendi malımızı kendimiz değerlendiririz. Yani maliyet yok ki buradan kamyona alır gider orda satarız. Burada benden alıyor 2 - 2.5 liraya, 1 lira da nakliye koyuyorlar oluyor 3.5 lira. Bir lira da sen koy 4.5 liraya sen sat. Onlar 10 liraya satıyor. Bizi burada rezil ediyorlar. İki liraya limon satılır mı şimdi? Masraf ediyor 4 liraya mal ediyoruz, 5 liraya malolan limonu 15 liraya satıyorlar. Yine zararı çeken üretici, çiftçi. Her gün televizyonlarda bas bas bağırıyorlar. Nar 12 lira olmuş. Biz 80 kuruşa verdik narı."
(Anka)