YILDIRIM KARA: SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİMİZ YENİ
RİSKLER KARŞISINDA ÇÖKMEK ÜZERE
Sosyal güvenlik sistemlerinin küresel ölçekte değişim geçirdiğine
dikkat çeken Kara, “Dünyada ve ülkemizde sosyal güvenlik
sistemlerinin yeni ve çoğunlukla olumsuz koşullarla karşı karşıya
bulundukları bir sır değil. ‘Sosyal devlet’ kavramı ve pratiğinin ortaya
çıktığı Avrupa’da, bugün, yaşlanan nüfus sebebiyle sosyal güvenlik
sisteminin finansmanının nasıl sürdürüleceği akademisyenlerden
politikacılara kadar, çok geniş bir çevrede tartışma konusu. Türkiye
de yaşlanma eğilimine giren nüfusu ve kendisine özgü başka şartlar
nedeniyle, bu tartışmaların dışında kalamadı. Söz gelimi doğum
oranındaki düşüş, iktidarı, içinde bulunduğumuz yılı ‘Aile Yılı’ ilan
etmeye mecbur bıraktı; faydasının ve işlevinin ne olacağı
konusunda pek de umutlu olmadığımız bir Nüfus Politikaları Kurulu
ve Aile Enstitüsü kurmaya sevk etti. Fakat bir yandan bu tedbirler
alınırken, nüfusumuzun mevcut sağlık durumunun karşı karşıya
olduğu tehlikeler yeterince gündeme getirilmiyor; getirilmediği için de
çözüm yolları hakkında bir farkındalık veya teşebbüs de ortaya
çıkmıyor. Bunlar ortaya çıkmadığı için de sosyal güvenlik sisteminin
üzerindeki yük ve bünyesindeki sorunlar da yeterince anlaşılamıyor.
Sosyal güvenlik sistemimiz, küresel ve yerel çaptaki yeni riskler
karşısında çökmek üzere. Demografik dönüşüm, ekonomik sorunlar,
değişen yaşam tarzı, bilimsel gelişmeler gibi etkenler bir araya
gelerek, nüfusumuzun sosyal koruma ve sağlık hizmeti alması
gereken bölümünü genişleten bir etkide bulunuyor. Burada, özellikle
kanser gibi hastalıkların görülme sıklığında yaşanan artışı da
değerlendirmemiz gerekiyor. Fakat iktidar cephesinde ‘denk bütçe’
dışında herhangi bir ölçü gözetildiğini göremiyoruz. Rakamların
denkleşmesi dışında hiçbir hedefi olmayan bir anlayış hakim. Bütçe
denkliği uğruna halk sağlığından ödün verilmemelidir. Böyle
indirgemeci bir yaklaşımı kabul edemeyiz” ifadelerini kullandı.
YILDIRIM KARA: SGK HASTALARA ‘SEN ZATEN ÖLECEKSİN,
İLACINI KARŞILAYAMAM’ DİYOR
Sosyal Güvenlik Kurumunun ilaç ve tedavi bedelleri konusundaki
politikasını eleştiren Kara, “SGK’nın bazı ilaç ve tedaviler için ödeme
yapmaması, partimiz tarafından da farklı tarihlerde dile getirilen ciddi
bir sorun. Anlaşılması güç bir şekilde, yurttaşların primleriyle
oluşturulan kamu kaynaklarının kullanımında, ‘kapsanan’ ve
‘kapsanmayan’ tedaviler ve ilaçlar gibi yapay bir ayrım yapılıyor. Biz
bu yapay ve hatalı tercihin bir sonucuna tanıklık ettik. Şehrimizde
yaşayan kanser hastası bir yurttaşımız, gereken belgeleri, heyet
raporlarını hazırlayarak, meme kanseri için kullandığı ‘Enhertu’ isimli
SGK tarafından karşılanması için başvuruda bulunuyor. SGK, söz
konusu ilacın karşılanmasının mümkün olmadığını belirtince bir kez
daha, kanser hastalarının ilaçlarına ulaşamadıkları durumlarda
yaptıkları gibi, hukuk yoluna başvuruluyor ve mahkeme, SGK’nın
ilacın bedelini karşılaması gerektiğine hükmediyor. Kurumun buna
karşı açtığı nihai davada ise ancak ‘korkunç’ diye niteleyebildiğimiz
bir gerekçe hazırlanıyor: Mahkeme, ‘ilaç bedeli karşılanmadığı
takdirde yaşamsal risk oluşabileceği düşünülse de tedbir kararı ile
ilaç bedeli karşılansa dahi davacının kesin olarak iyileşeceğinin belli
olmadığını’ söylüyor ve hastanın talebini reddediyor. Bir hastaya
‘Sen zaten öleceksin’ denilerek ilacının karşılanmamasının cinayet
işlemekten ne farkı var? SGK, bir hastayı, açıkça, ölüme terk ediyor
çünkü hastanın, harcama yapılmaya değmediğini ima ediyor; ‘Sen
zaten öleceksin, ilacını karşılayamam’ diyor. Böyle bir hesap
yapmayı akıl edebilmek bile büyük bir sorundur. Fakat buradaki
mesele tek tek kişilerin hataları değil, yukarıda ifade ettiğimiz üzere,
SGK’nın ‘ödeme yapılacak’ ve ‘ödeme yapılmayacak’ ilaçlar
ayrımına gitmesidir. Sosyal koruma hizmetlerini ve harcamalarını
devletin sırtında gereksiz bir yük olarak kavrayan anlayış, yurttaşları
da sadece gelir-gider hesaplarında bir satır olarak görür. İlgili
mahkeme kararının ‘Kalan sağlar bizimdir’ basitliğinde bir hükme
varmış olması, bu hatalı anlayıştan kaynaklanıyor. Geriye dönük bir
tarama yapıldığında, devletin resmi haber ajansının, SGK’nın
ödemediği ilaçlar için açılan davalardan neredeyse üzüntüyle söz
ettiğini görmemizin sebebi de bu. Bu ne insani ve ahlaki değerlerle
ne toplumsal gerçeklerimizle ne de sosyal devlet ilkesiyle uyuşuyor.
Yurttaşlar arasında ayrım yapmayan, ölçü belirlemeyen, tam
anlamıyla kapsayıcı bir sosyal güvenlik sistemini inşa etmek
zorundayız. Bunu gerçekleştirmedikçe, insanımızı bütçe hesaplarına
feda ettikçe herkese eşit yakınlıkta hizmet sunan bir devletten değil,
alelade bir vergi toplayıcısından bahsedebiliriz” dedi.