Öztrak'tan sansür tepkisi: Saraydakiler yaşattıkları acıların skecine katlanamıyor

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin MYK toplantısı sonrası ülke gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.

09 Mayıs 2022 Pazartesi 15:50
Öztrak'tan sansür tepkisi: Saraydakiler yaşattıkları acıların skecine katlanamıyor

CHP Sözcüsü Faik Öztrak açıklamalarda bulundu.

Öztrak yaptığı açıklamada, " Televizyonda çok izlenen bir mizah programı, Bakan Nebati ile ilgili bir skeç hazırlamış. Ama birileri bu skece müdahale edip, yayından kaldırmış. Saraydakiler millete yaşattıkları acıların skecine katlanamıyor. Ama yaşattığı acılara milletin katlanmasını bekliyor. Aslında saraydakiler de şunu çok iyi biliyorlar. Tarihte bir despot, bir zalim fıkralara ve mizaha konu olmaya başladıysa, zevali de yaklaşmıştır. Zevali yaklaşanın mizaha hiç tahammülü olmaz." dedi.

YAYIN:

Öztrak, partisinin enflasyonla mücadelede kullanacağı metotları şöyle sıraladı;

"Üreteceğiz, kazanacağız, hakça paylaşacağız"

Para ve maliye politikasında sürdürülebilirliğe dikkat edeceğiz. Ama her şeyden önce enflasyon canavarını yere sermek için, Şu adımları sırasıyla atacağız;

Kimse aç ve açıkta kalmayacak.

Hiçbir çocuğumuz yatağa aç girmeyecek.

Doğamıza, denizimize, dağlarımıza,

Derelerimize, ormanlarımıza,

Gözümüz gibi bakacağız

1 - 

Merkez Bankası’nın başına derhal liyakatli bir ismi atayacağız.

Bankayı siyasetin müdahalesinden kurtaracağız.

Bankanın araç bağımsızlığına asla müdahale etmeyeceğiz.

2 -

Ekonomide “kral değil, kural” olacak.

En son 5 Şubat 2009’da toplanan

Ekonomik ve Sosyal Konsey derhal toplanacak.

Devlette liyakati ve adaleti sağlayacağız.

Derhal Siyasi Ahlak Yasası’nı çıkaracağız.

Rüşvetçileri, beytülmale el uzatanları,

Yolsuzluk yapanları,

Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenleri,

Devlet yönetiminden süratle uzaklaştıracağız.

Stratejik Planlama Teşkilatı’nı hızla kuracağız.

Ülkenin en yetenekli kadroları burada toplanacak.

Ekonominin gerçek fotoğrafı çekilecek.

Çözüm planları buradan çıkacak.

3 -

Kamu Özel İşbirliği Projelerinde dövizle belirlenen tarifeleri,

Ve gelir garantilerini,

İvedilikle Türk Lirası’na çevireceğiz.

Hukuk çerçevesinde,

Gerekirse bu projelerin işletme haklarını kamuya geri alacağız.

4 -

Kamu bankalarının kaynaklarının yandaşa,

Rant projelerine aktarılmasına derhal son vereceğiz.

Ziraat Bankası sadece çiftçiye,

Halk Bankası da sadece esnafa avantajlı kredi sağlayacak.

5 - 

Dünya standartlarında bir Kamu İhale Yasası çıkaracağız.

Yapılan büyük ihalelerin maliyetini ve verilen garantileri

Tek tek açıklayacağız.

6 - 

Bütçe disiplinini sağlayan mali çapaları yeniden güçlendireceğiz.

Gerekirse yeni mali çapaları getireceğiz ve kullanacağız.

Varlık Fonu’nu derhal kaldıracağız.

TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kuracağız.

Sayıştay denetimini

Uluslararası standartlara ve kaliteye çıkaracağız.

7 -

Dijital alt yapıyı hızla güçlendireceğiz.

Teşvik politikasını,

Sanayicinin katma değeri yüksek ürün üreteceği noktaya

Taşımak için kullanacağız.

Yüksek teknoloji içeren,

Yeşil Mutabakata uyumlu,

Dijital dönüşümü kolaylaştıracak yatırımları teşvik edeceğiz.

Bu kapsamdaki doğrudan sermaye yatırımlarını destekleyeceğiz.

Ülkemizin üretken kapasitesini ve verimliliği arttıracağız.

Enerji arz güvenliğini,

Temiz ve ucuz enerjiye erişimi sağlayacağız.

Bu çerçevede,

Yerli ve yenilenebilir enerjiye öncelik vereceğiz.

İthal enerjide tedarikçileri çeşitlendireceğiz.

8 -

Gıdada arz güvenliğini sağlayacak,

Kendi kendimize yeterliliği gerçekleştirecek,

Planlama ve çiftçiye destek tedbirlerini alacağız.

Çiftçiye elektik, gübre, yem gibi girdiler ucuz vereceğiz.

Taban fiyatı, maliyet + makul kârı karşılayacak şekilde

Önceden açıklayacağız.

Çiftçinin kullandığı elektrikte,

Tüm vergi ve ek kalemleri kaldıracağız.

Kuracağımız güneş enerjisi tesislerinin üreteceği enerjiyi,

Çiftçi Kooperatiflerine ücretsiz vereceğiz.

Bankalarda ve Tarım Kredi Kooperatiflerinde

Takibe düşmüş çiftçi borçlarına gelen faizleri derhal sileceğiz.

Kredilerin geri ödemelerini 6 ay erteleyeceğiz.

Tarımsal üretimde kullanılan mazottan ÖTV almayacağız.

Belediyelerin kooperatiflerle iş birliğini destekleyerek,

Yurttaşlarımızın ucuz ve kaliteli gıdaya erişim imkânlarını artıracağız.

9 -

Derhal bir genelge çıkararak devlette israfa son vereceğiz.

İsraf genelgesiyle, devlet millete örnek olacak.

Bütçede yarattığımız imkânları,

Dar gelirli ve dezavantajlı kesimlerin rahatlatılması için kullanacağız.

Aile Destekleri Sigortası’nı hayata geçireceğiz.

10 - 

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Programını”

Ortaklarımızla uygulamaya koyacağız.

Böylece evrensel adalet,

Hukukun üstünlüğü,

İfade ve girişim özgürlüğü normlarını yakalamış,

Güçlü bir demokrasiyle taçlandırılmış bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.

Ülkemizde iyi yönetişimi ve yargı bağımsızlığını sağlayacağız.

Biz hazırız.

Milletimiz hazır. Artık sandık gelsin.

Millet emaneti ehline versin.

Milletimizin bahtı gülsün.

Faik Öztrak'ın açıklamaları şu şekilde oldu:

"ENFLASYON EN SİNSİ, EN ACIMASIZ HALK DÜŞMANIDIR"

Milletçe gülmeyi unuttuk. Milletine sırtını dönmüş, kifayetsiz bir yönetim, ülkemizin enerjisini çalıyor, Potansiyelini tüketiyor. Karşımıza çıkan fırsatları heba ediyor. Bununla da yetinmiyor, milletimizin alın terini, emeğini, yarınlarını, umutlarını da çalıyor.

Hep diyoruz: “Enflasyon en sinsi, en acımasız halk düşmanıdır.” Çünkü milletin alın terini, emeğini, Satın alma gücünü fare gibi kemirir. Cepte ne var, ne yok; bir yankesici gibi hissettirmeden çekip alır. Ve milletini unutan, sesini duymayan, beceriksiz yönetimler, bu sinsi halk düşmanıyla mücadele etmez. Aksine onu besleyip büyütür. Bizde de, Ekonomiyi yönettiğini sanan çakma bir ekonomist, bu en sinsi, en acımasız, en ahlaksız halk düşmanını, enflasyon canavarını, “Faiz sebep enflasyon sonuç” diyerek, “Nas” diyerek, Bilerek, isteyerek hortlattı. Erdoğan Hükümete geldiğinde; elinde tüm dünyada güven uyandıran, ve enflasyonun belini kırmış bir program buldu.

"MİLLETE VERDİĞİ HİÇBİR SÖZCÜ TUTMADI"

İşe başladıklarında, tüketici enflasyonu yüzde 30; üretici enflasyonu yüzde 31 idi. Enflasyon hızla düşüyordu. Bugün, Milletimiz bu beceriksizlerden vekâletini geri almaya hazırlanırken, tüketici enflasyonu yüzde 70. Üretici enflasyonu ise yüzde 122. Erdoğan 20 yılın sonunda, tüketici enflasyonunu iki buçuğa, üretici enflasyonunu ise dörde katladı. Milleti enflasyon canavarının dişleri arasına attı. Bu kifayetsiz yönetim, millete verdiği hiçbir sözü tutmadı.

“Türkiye’yi en büyük 10 ekonomi arasına sokacağız” dediler. Ama ülkemizi, 20 büyük ekonomi liginden düşürdüler. Ülkemizi giderayak, tüketici enflasyonunda, Üçüncü dünya liginin zirvesine taşıdılar. Artık tüketici enflasyonunda dünyadaki komşularımız, Venezüella, Zimbabve, Sudan, Suriye… Ama üretici enflasyonunda şampiyonluğu hiçbir ülkeye bırakmadılar. Bu beceriksizler, Türkiye’yi, yüzde 122’lik üretici enflasyonuyla, dünya şampiyonu yaptılar. Tekrarlıyorum: Türkiye’yi, yüzde 122 üretici enflasyonuyla, dünya birincisi yaptılar. 

Bu rezaletin müsebbipleri, havaya bakıp ıslık çalarak, sorumluluktan kaçamaz. Sebep oldukları yıkımı gizleyemez, sorumluluktan kurtulamaz. Bu kifayetsiz yönetimin en büyük siyasi sermayesi utanmazlık… Bu laf cambazları, gün geliyor Rusya-Ukrayna savaşını, gün geliyor küresel enerji ve emtia fiyatlarını, gün geliyor dış güçleri, gün geliyor çiftçiyi, esnafı hatta yurttaşlarımızı, enflasyonun sorumlusu ilan ediyor. Bir tek kendileri sütten çıkmış ak kaşık. Yetkileri var, Ama sorumlulukları hiç yok. 

"ÇAKMA EKONOMİST VE ŞUREKASININ YARATTIĞI YIKIM SAVAŞTAN BETER"

Kuzeyimizde acımasız bir savaş var. İşgal edilen Ukrayna’nın bazı şehirlerinde taş taş üstünde kalmadı. Ama Ukrayna’da enflasyon yüzde 14, Ukrayna’yı işgal eden Rusya’ya görülmemiş ambargolar uygulanıyor. Rusya’da da enflasyon yüzde 17. Savaş Ukrayna’da, ambargolar Rusya’da. Ama üç haneli enflasyon ve enflasyonda dünya şampiyonlukları bizde.

Allah aşkına! Bu nasıl bir yıkımdır? Çakma ekonomist ve şürekâsının yarattığı yıkım, savaştan beter. Moğol ordularının bu ülkeye veremeyeceği zararı, bunların cehaleti ve kibri verdi.

Ama Erdoğan bugün hala çıkmış, enflasyonun sebebi, küresel enerji fiyatlarındaki artış diye bahane uyduruyor. Türkiye’nin de üyesi olduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı, OECD ülkelerinde enerji enflasyonu ortalama yüzde 34. Türkiye'de yüzde 121. Türkiye tüm OECD’nin enerji enflasyonu şampiyonu! Türkiye'deki enerji enflasyonunun sadece dörtte biri dışarıdan… Dörtte üçü Erdoğan’ın kendi hatasından! Erdoğan yine “küresel gıda fiyatlarında artış var” diyerek, sorumluluktan kaçmaya kalkmış.

GIDA ENFLASYONU UYARISI 

Dünyada ortalama gıda enflasyonu yüzde 30. Türkiye’de gıda enflasyonu yüzde 89. Gıda fiyatları, dünyada bir yükseliyorsa, Türkiye’de üç yükseliyor. Yani bizdeki gıda enflasyonunun üçte biri dünyadan, üçte ikisi Sarayın beceriksizliğinden… Çakma ekonomist ve şürekâsının, kifayetsizliği ve liyakatsizliğinden…

Türkiye’nin de üyesi olduğu; Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nda, (OECD’de) gıda enflasyonu şampiyonuz. Ortalama gıda enflasyonu yüzde 10. Bizdeki gıda enflasyonu yüzde 89. Yani OECD’nin 9 katı. Ama ne yazık ki turpun büyüğü heybede… Bunların beceriksizliği yüzünden, özellikle et ve süt ürünlerinde çok büyük bir kriz kapıda…

Ulusal Süt Konseyi, Nisan başında, çiğ sütün litresine 5 lira 70 kuruş fiyat açıkladı. Çiğ sütün litresine mayıs sonuna kadar 1 liralık prim verileceğini de ilan etti. Yem ve diğer girdilerin maliyeti uçmuşken, bu fiyat ve primler üreticinin yüzünü güldürmedi. Süt Konseyi geçenlerde bir kez daha toplanarak, çiğ süt alım fiyatını 7,5 liraya çıkardı. Mayıs sonuna kadar verileceği söylenen 1 liralık primi ise 20 kuruşa indirdi. Üreticiye devletçe verilen, üreticinin kazanılmış hakkı elinden alındı. Maliyetleri üretici ve tüketiciye yükleyip, devlet işin içinden sıyrıldı.

Sadece son altı ayda kaba yemin torbası yüzde 113 zam görmüş. Besici elindeki hayvanları kesime göndermeye başlamış. Anası olmayanın danası olmaz. Önümüz kurban bayramı. Bugün süt veren anaları kesime gönderirseniz, yarın sütünü içeceğimiz inekleri, etini yiyeceğimiz danaları bulamayız.

Nitekim memleketim Tekirdağ’ın mezbahalarında, Dana karkasın kesim fiyatı 105-110 liraya çıktı. 15-20 güne bunun 120 lirayı bulacağı söyleniyor. Böyle giderse yarın çocuklar içecek süt, milletimiz yiyecek et bulamayacak. Bunu anlamak bu kadar mı zor?

FAİK ÖZTRAK'TAN ÇİFTÇİLERE DESTEK VERİLMESİ İÇİN İKTİDARA ÇAĞRI

Bu zalim hükümet, çiftçilerimizi perişan etti. Çiftçi toprağına küstü. Son bir yılda mazot yüzde 229, ÜRE gübresi yüzde 290, DAP gübresi yüzde 205 zam gördüyse, Çiftçi toprağına nasıl küsmesin?

Çakma ekonomist ve şürekâsı, çiftçiyi sadece fahiş girdi maliyetleriyle ezip geçmedi. Bir de kanuni haklarını gasbederek çiftçiyi perişan etti. Tarım Kanunu’na göre milli gelirin en az yüzde 1’i, çiftçilerimize destek olarak verilmek zorunda…

Ama 2007’den bu yana bu kanun hükmü, hiç yerine getirilmedi. Çiftçilerimizin birikmiş kanuni alacağı 15 yılda 272 milyar lirayı buldu. Her bir çiftçi ailesinin bu hükümetten, 124 bin 736 lira birikmiş alacağı var. Bir hükümet vatandaşına borç takar mı? O hükümetin adı Erdoğan Şahsım Hükümeti ise takar… Hem de hiç acımaz…  Sonunda da gıda enflasyonunda ülkeyi şampiyon yapar.

"GÜZELİM ÜLKEMİZİ SEFALET ŞAMPİYONU YAPTILAR"

Gıdada kendine yeten ülkemizi ithalata mahkûm eder. Bir kez daha altını çiziyorum. “Türkiye’yi Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapacağız” dediler. Türkiye’yi; Gıda enflasyonunda OECD ve G20 şampiyonu yaptılar, dünya şampiyonlar ligine soktular.

Tüketici enflasyonunda da, OECD ve G-20 şampiyonu ve dünyada altıncı yaptılar. “Üretici enflasyonunda ise dünya birincisi” yaptılar. Ama haklarını yemeyelim. Bir şampiyonlukları daha var. Sefalet Endeksi, İşsizlik ve enflasyon oranlarının toplamından oluşuyor. Üyesi olduğumuz OECD ve G-20 ekonomileri içinde, Güzelim ülkemizi Sefalet Şampiyonu yaptılar.

Tekrarlıyorum; Üyesi olduğumuz OECD ve G-20 ekonomileri içinde, Türkiye’yi sefalet şampiyonu yaptılar. Bu tablonun sorumlusu çakma ekonomist, milleti “şükürsüzlükle” suçlayarak, sebebi olduğu bu sefaletin, bu yıkımın sorumluluğundan kurtulamaz. Kurtulamayacak.

Ama milletimiz, önüne gelecek ilk sandıkta ondan kurtulacak, emaneti ehline verecek. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatasıyla, sofraların bereketini kaçıranları, kendisini kuru ekmeğe muhtaç edenleri, evlerine gönderecek.

ASGARİ ÜCRET ZAMMI İÇİN ÇAĞRI

Bugün ülkemizde ne çalışanlar, ne emekliler hayatlarından memnun. Nasıl olsunlar? Emekçinin hali ortada… Ocak ayında asgari ücrete yapılan zam, şubat geldiğinde eridi gitti. Çalışanın satın alma gücü hızla eriyor. Asgari ücret açlık sınırının altına düştü. Asgari ücretli enflasyon karşısında, Yılsonuna kadar dayanamaz.

Bu emek sömürüsünün tablosu işte burada… 2021’in Ocak ayından bu yana gerçekleşen enflasyon yüzde 76, Aynı dönemde yapılan asgari ücret zammı yüzde 50,5. Bunun adı emeğin sömürüsüdür. Emekçinin hakkını gasbetmektir. İşverenler bile, yıl ortasında, asgari ücrette ayarlama yapılabileceğini söylüyor. Ama saraydan tık yok. Sadece işçilerimizin emekleri değil, Memurlarımızın emekleri de sömürülüyor.

Bu yılın ilk 6 ayı için, memur maaşlarına yüzde 7,5 zam yapıldı. Ama yılın daha ilk dört ayında Gerçekleşen enflasyon yüzde 31,7. TÜİK ’in makyajlı enflasyon rakamları bile, memur zammının 4 katından fazla.

Ne diyor sevgili peygamberimiz; “İşçinin ücretini alın teri kurumadan ödeyiniz.” Çünkü en kutsal kazanç, alın teriyle kazanılan helal kazançtır. Ama bunlar, Emekçilerimizin alınlarındaki ter daha kurumadan, ücretlerini enflasyon canavarıyla iç ediyorlar. İşte bu kul hakkı yemenin daniskasıdır. İşte bu kölelik düzenidir. Buradan bir kez daha uyarıyoruz. Kulağınızın üstüne daha fazla yatmayın. Asgari ücret zammı için, aralık ayına randevu vermeyi bırakın.

EMEKLİNİN BAYRAM İKRAMİYESİNE ZAM YAPILMAMASINA TEPKİ

En geç Temmuz’da, memur ve emeklilere verilecek enflasyon farkıyla beraber, asgari ücrette enflasyon düzeltmesini mutlaka yapın. Sadece emekçilerimiz değil, emeklilerimiz de bu zalim hükümet elinde perişan. Bu zalimler, özellikle emeklilerimizin umutlarıyla çok oynadılar.

Genel Başkanımızın zorlamasıyla 2018’de emekliye, 1.000 lira bayram ikramiyesini verdiler. Geçen yıl yine Genel Başkanımızın zorlamasıyla, Bu ikramiye, 1.100 lira yapıldı. Türkiye’de olağanüstü bir pahalılık var. Özellikle en düşük gelirlilerin yaşadığı enflasyon çok daha şiddetli.

DİSK-AR oturmuş hesaplamış. Emeklilerin son bir yılda gıda enflasyonu yüzde 113,5. İşte bu yıl olağanüstü hayat pahalılığına binaen; “Emekliye verilecek bayram ikramiyesi 4 bin 253 lira olsun” dedik. “Hayır” dediler.

Atama Çalışma Bakanı çıktı: “1.100 liralık ikramiyeyi biz 400 lira artırmış olsaydık, bunun tek seferde maliyeti 10 milyar lira olacaktı” dedi.

Kur Korumalı Mevduat için bir avuç mevduat sahibine, tek seferde 22 milyar lirayı bulanlar, sıra milyonlarca emekliye gelince, 10 milyar lirayı bulamadı. Ama Atama Çalışma Bakanı bunun yerine başka bir söz verdi.

Temmuz’da en düşük emekli maaşları için bir artış yapacaklarını, detayları da 1 Mayıs'ta açıklayacaklarını ifade etti. 1 Mayıs geçti gitti. Ramazan Bayramı geçti gitti. Ama ortada açıklama yok. Bakan dut yemiş bülbül. Bugün Sarayda kabine toplantısı var. bu konuda bir açıklama yapacaklar mı göreceğiz. Ama bunların ne gözünde, ne gönlünde emeklilerimiz var.

BANKALARIN KARLARINA DİKKAT ÇEKTİ 

Çünkü bunlar fakiri, fukarayı değil, Faiz lobilerini ve beşli çetelerini sever… Emekçinin, emeklinin, çiftçinin, esnafın haklarını gasbedip, emeklerini ve haklarını sömürüp, yandaşlarını ihya eder. İnanmayan, faiz lobisi diyerek, Erdoğan’ın ağızından düşürmediği, bankaların son kârlarına bir baksın.

Geçtiğimiz yılın ilk üç ayında, 16 milyar 383 milyon lira kâr eden bankalar, bu yılın ilk üç ayında, 63 milyar 245 milyon lira kâr etti. Banka kârlarındaki artış yüzde 286. Son bir yılda, emeklinin aylığı yüzde 286 artmadı. Emekçinin asgari ücreti yüzde 286 artmadı. Çiftçinin, esnafın kazancı yüzde 286 artmadı. Peki, kimin kârı yüzde 286 arttı? Bankaların yani faiz lobilerinin…  Ağızlarından faizi, faiz lobilerini düşürmezler. Ama faiz sebep enflasyon sonuç diyerek, Nas diyerek, faiz lobilerini ihya ederler. Siyasi riyanın daniskasını yaparlar.

Bankalara yüzde 14 faizle, Merkez Bankası’ndan borç verirler. Bankalar da bunu götürür, Hazine’den yüzde 23 faizle tahvil alır. Taş atıp kolu yorulmadan, aradaki 9 puan faiz farkını cebine atar. Bu da yetmez. 1970 model Dövize Çevrilebilir Mevduata, Kur Korumalı Mevduat etiketi yapıştırırlar. Bankalar yüzde 17 faizle mevduat toplar. Mevduata milletin vergileriyle kur garantisi verirler. Kur farkını Türkiye Cumhuriyeti Hazinesine ödetirler. Mevduat faizini dövize endekslerler.  Kendi yandaşlarına, Rant ve faiz lobilerine, görülmemiş bir servet transferi yaparlar.

Ardından; “Faiz sebep, enflasyon sonuç” diyerek, “Nas” diyerek, milletin gözünü boyamaya kalkarlar. Sonra da, izahını yapamadıkları şeylerin, mizahına bile katlanamazlar.

GÜLDÜR GÜLDÜR'ÜN BAKAN NUREDDİN NEBATİ SKEÇİNİN SANSÜRLENMESİNE FAİK ÖZTRAK'TAN TEPKİ

Televizyonda çok izlenen bir mizah programı, Bakan Nebati ile ilgili bir skeç hazırlamış. Ama birileri bu skece müdahale edip, yayından kaldırmış. Saraydakiler millete yaşattıkları acıların skecine katlanamıyor. Ama yaşattığı acılara milletin katlanmasını bekliyor.

Aslında saraydakiler de şunu çok iyi biliyorlar. Tarihte bir despot, bir zalim fıkralara ve mizaha konu olmaya başladıysa, zevali de yaklaşmıştır. Zevali yaklaşanın mizaha hiç tahammülü olmaz.

FAİK ÖZTRAK'TAN TÜİK'İN GELİR DAĞILIMI ARAŞTIRMASINA TEPKİ

Adil hükümetler zenginden alır fakire verir. Erdoğan Şahsım Hükümeti ise Fakir fukaradan, garip gurebadan alıp, yandaşlarına verir. Yetmez bir de Sarayın TÜİK’ine, “Gelir dağılımı düzeliyor” diye çalışma yaptırır. Şeytan bile buna şapka çıkarır.

TÜİK, 2020 yılını kapsayan, Gelir ve yaşam koşulları araştırmasını geçtiğimiz Cuma açıkladı. 2020 pandeminin ülkemize geldiği, Ve yoğun kapanmaların yaşandığı bir dönem… Tüm dünya yurttaşlarına doğrudan gelir desteği verirken, Türkiye’de kredi musluklarının açıldığı bir dönem… Diğer hükümetler vatandaşlarını paraya boğarken, bunların millette IBAN numarası atıp, bağış toplamaya kalktığı bir dönem.

Gerçek işsiz sayısının 3 milyon 114 bin kişi arttığı, kısa çalışma ödeneği, nakdi ücret desteği, işsizlik ödeneği adı altında, 8 milyon çalışana, normal ücretinin altında ödeme yapıldığı bir dönem.

Ve TÜİK diyor ki, “Ben araştırdım, Bu dönemde ülkemizde gelir dağılımı, bozulmamış, Aksine düzelmiş. En zengin yüzde 10 ile en yoksul yüzde 10 arasındaki gelir farkı, 14,6 kattan, 13,7 kata düşmüş. gelir dağılımındaki adaletsizlik her nasılsa azalmış.”

2020’de milli gelir bölüşümünün, emek aleyhine ve sermaye lehine geliştiğini ben değil, yine TÜİK’in milli gelir rakamları söylüyor. O zaman bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…

FAİK ÖZTRAK ÇOCUKLARIN BESLENEMEDİĞİNİ HATIRLATTI 

Boşuna üç çeşit yalan vardır dememişler. Yalan, kuyruklu yalan ve istatistikle yalan. Ama TÜİK istatistiklerinin bile saklayamadığı bazı hakikatler var. Saraydakiler yediği dana rozbifleri, zencefilli somonlu suşileri; manda yoğurdu, kestane balı, medine hurması ve yulaf ezmesiyle sindirmeye çalışırken, bu ülkede milyonlarca insanımız, yeterli protein alamıyor.

Çocuklarda yetersiz beslenme, büyüme ve gelişme sorunlarına neden oluyor. Her beş kız çocuğundan dördü, her dört erkek çocuktan üçü kansızlıkla mücadele ediyor. Çocuklarda kansızlık görülme sıklığı Avrupa’nın 4 katı. Yine yetersiz beslenmenin bir sonucu da, çocuklarımızın boyunun kısa kalması… Bu ülkede, 31 milyon 730 bin yurttaşımız, iki günde bir sofrasında et, balık ya da bir kap tavuk yemeği göremiyor.

Yine pandemi döneminde verilen kredi ve borçlar milletimizi bunaltıyor. 47 milyon 272 bin kişinin yaşadığı aileler, borç taksiti ve ödemeleri altında eziliyor. 61 milyon 920 bin yurttaşımızın yaşadığı aileler, konut masraflarından bunalıyor. Ve bu ülkede 50 milyon 369 bin yurttaşımız, evinden uzakta bir hafta tatil yapamıyor. İşte biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu karanlık tabloyu kökten değiştirmeye talibiz.

Son Güncelleme: 09.05.2022 17:11
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.