Eşitlik ve özgürlük için kendisini ailesine, ülkesinin geleceğine adayan kadınların önünde büyük engeller bulunmaktadır.
Kadına karşı şiddet ve cinayetlerin son yıllarda arttığı bir dönemde, verilen bu savaş daha da anlam kazanmıştır. Bir taraftan da demokrasi ve hukuk mücadelesi verilmektedir.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, 6284 sayılı yasanın varlığından rahatsızlık duyan açıklamalar, kadınları daha da yok sayarken, kazanılmış hakların da kaybedileceği kaygısını yaratmıştır.
Kadınları, toplumda, siyasal ve sosyal alanda eşit birey olarak görmeyen zihniyetler yarattıkları politik baskılarla da hedef göstermektedirler.
Tüm baskı, zulüm ve yok sayan açıklamalara rağmen kadınlar ülkemizin adını dünyaya altın harflerle yazdırmaktadırlar.
Bilimde, sanatta, sporda her platformda kadınlar tarih yazan başarılara imza atmaktadırlar.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, Türk kadını kendisini karanlığa mahkum etmek isteyenlere dün olduğu gibi bugünde izin vermeyecek ve aydınlık yarınların mimarı olmaya devam edeceklerdir.
89 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının ardından, 1935 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden tüm dünyaya seslenen ilk kadın
Milletvekilimiz Nakiye Elgün’ün konuşması dün gibi hafızalarımızdadır.
TBMM Genel Kurulu’nda heyecan ile ilk konuşmasını yapan Milletvekili Elgün:
“Bütün dünya bilsin ki Türk milleti dün olduğu gibi bugün de, bugünden sonra da hiç eksiksiz bir bütün olarak çalışacaktır”. demiştir.
Yolumuzu aydınlatan, Kurtuluş Savaşı’ndan Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına kadar, kazanımları ile biz kadınlara örnek olan, hayatı mücadelelerle dolu tüm kadınlara minnet borçluyuz.
Atatürk ilke ve devrimlerine olan bağlılıkla, özgürlük, emek ve eşitlik mücadelesi veren kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü Kutluyorum.