Kılıçdaroğlu: Bizim milliyetçiliğimizi merak edenler Kıbrıs'a baksın!

Kılıçdaroğlu: Bizim milliyetçiliğimizi merak edenler Kıbrıs'a baksın!

18 Ekim 2016 Salı 14:14
Kılıçdaroğlu: Bizim milliyetçiliğimizi merak edenler Kıbrıs'a baksın!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Ekonomi iyi gitmiyor. Çünkü kimin devleti yönettiği belli değil. Bir cumhurbaşkanı iki başbakan var. Biri asıl, biri gölge. Kimin ne yaptığı, ne söylediği belli değil" dedi. Musul konusunda Türkiye’nin masanın dışında tutulmasını, en büyük yenilgilerimizden birisi olarak tanımlayan CHP lideri "Eskiden Ortadoğu’da kuş uçsa Türkiye’ye sorarlardı.  Sen benim milliyetçiliğimi sorguluyorsan, Kıbrıs’a bakacaksın." ifadelerini kullandı. Sen benim milliyetçiliğimi sorguluyorsan, Kıbrıs’a bakacaksın. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin başkanlık sistemi açıklamalarıyla ilgili de konuşan CHP Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı seçilen kişi, TBMM’de öngörülen yemini etmiştir. Eğer kuralın dışına çıkıyorsa bizim görevimiz ona kuralı hatırlatmaktadır. Fiili durumu niye yasal hale getirelim?" cevabını verdi. Kılıçdaroğlu, darbe girişiminden sonra sendikalara üye olan öğretmenlerin açığa alınmasıyla ilgili olarak "Açığa alınana öğretmenlerin haklarını sonuna kadar savunacağız" ifadesini kullandı. "Darbe fırsatçılığı yapıp sendikaya üye oldu diye öğretmenlerin görevine son verilmesini asla kabul etmiyoruz" diyen Kılıçdaroğlu "Anayasal bir haktır. Sivil toplum, sendikacılık bizim anayasamızda güvence altına alınan kurumlardır" diye konuştu. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle: Öğretmen bütün bilgisini, becerisini, birikimini öğrencilerine vermelidir. Öğretmenleri aşağılarsanız, işinden ederseniz, görevini yapamaz hale getirirseniz, ay sonunu nasıl getireceğim diye düşünecek hale getirirseniz geleceğimizi köreltirsiniz. Sizin sorunlarınız CHP’nin sorunlarıdır. Bütün öğretmen arkadaşlarımın bilmesini isterim. Darbe fırsatçılığı yapıp sendikaya üye oldu diye öğretmenlerin görevine son verilmesini asla kabul etmiyoruz. Anayasal bir haktır. Sivil toplum, sendikacılık bizim anayasamızda güvence altına alınan kurumlardır. Bu kurumlara üye olmak devlet memuriyetinden atılma gerekçesi olamaz. Açığa alınan ve görevine son verilen bütün öğretmenlerin yanındayız. Ama öğretmen var öğretmen var. Öğretmen var kendini bu ülkenin çocuklarına adamış. İstikbali için kendi peygamberimizi bile istismar eden var. Burdur’da bir öğretmen. Mesaj atıyor, bir kadın kaç erkeği tahrik etmişse o kadar erkekle zina yapmış sayılır. Bu öğretmenin öğretmenlikten alınması lazım. Diyanet İşleri Başkanı açıklama yaptı, “Böyle bir hadis-i şerif yoktur” dedi. Vekildi, asalaten tayin ettiler. Milli Eğitim Bakanı’na sonsuz saygım var. Bu tür insanları milli eğitim camiasında barındırmayın. Herkesin yaşam tarzına saygı gösteririm ama birisinin sevgili peygamberimizi istismar etmesine tahammül edemem. Orası her isteyenin istediği gibi konuşacağı bir alan değildir. Okullar açıldı, kitaplar yok. FETÖ’cüler hazırlamış, yeni kitaplar hazırlayacaklar. Niye hazırlamadınız? O kitapların hazırlanmasını sağlayan bürokratlar görevde, öğretmenleri görevden alıyor. Öğretmene mi senin gücün yetiyor. Eğitim sistemi çökmüş vaziyette. Hiçbir anne baba memnun değil. Proje okul diye proje hazırladılar. Şimdi öğrenciler ve velileri okullarına sahip çıkıyor. Okuluma dokunma diyor. Hayır, bunları alacağız. Niçin, çünkü bunların çağdaş uygarlığından anladığı ortaçağ. Buna asla izin vermeyeceğiz. Sık sık darbe sonrası mağdurlardan söz ediyorum. Diyorlar ki, “Nereden çıkıyor bu mağdur edebiyatı. Mağdur varsa millet” diyorlar. Ben de milletten söz ediyorum zaten. Bütün mağdurlara sahip çıkacağım. Örnek vereceğim. Öğretmeni öğretmenlikten atıyorsunuz. Lojmanından da atıyorsunuz. Sonra ne yapıyor? Bu öğretmen çoluk çocuğunun geçimini sağlamak için Bursa’nın Kestel pazarında sivri biber satıyor. Belediye zabıtaları geliyor, “Sen biber satamazsın, FETÖ’cüsün” diyorlar. Bir kişi suç işledi diye bütün aileyi açlığa mahkum etmek hangi dinde, hangi kitapta var? Urfa’dan Demet Fakiroğlu. Kocası istihbarat kıdemli başçavuş. Alarm veriliyor 15 Temmuz’da gidiyor. 16’sında tutukluyorlar, görevinden atıyorlar. Lojmandan da çıkarıyorlar. Koşa koşa gidiyorlar. İktidar partisinin il başkanlığına gidiyorlar. “Biz mağduruz, böyle bir şey yapmadık. Alarm geldi, gitti. FETÖ’cülükle ilgimiz yok” diyor. Verdiği cevap, “Kocandan boşanacaksın” diyor. Kim oluyorsun sen? Yetmiyor. Bu annemiz aynı zamanda bir şehit ablası. Abisi jandarma komando üst çavuş Van Çatak’ta şehit oluyor. Şehit yakını diye işe alıyorlar. Kocasını hapse atıyorlar, bunun da işine son veriyorlar. Bu kadının günahı ne? Bunları kabul etmek mümkün değil. Mağduriyet var, darbe fırsatçılığı yapılıyor. Bütün mağdurlara sahip çıkmak insani görevimiz. Ben bunları söyleyince üzülüyorlar. Vay efendim bunları niye söylüyorsunuz. Bir ruh varmış, üç kez vurunca gelecek ruh. Yenikapı’da insanlar mağdur edilecek diye görüş birliği mi sağlandı? Böyle bir şey olamaz. İşsizliğin konuşulmasını, tartışılmasını istemiyorlar. Anneler çocuklarını askere göndermiş, anneler umutla bekliyor. Evladım evine sağ salim dönecek mi, dönmeyecek mi? Bunların konuşulmasını istemiyorlar. Ama ben istiyorum, her annenin derdine derman olmak benim görevim. Ekonomi iyi gitmiyor. Çünkü kimin devleti yönettiği belli değil. Bir cumhurbaşkanı iki başbakan var. Biri asıl, biri gölge. Kimin ne yaptığı, ne söylediği belli değil. Soruyorlar 34 vilayette 158 iş dünyasının önemli insanlarına soruyorlar. Size göre orta ve uzun vadede yapılması gereken reformlar neler? Yüzde 75,3. Adaletin kalitesinin artırılmasını istiyor. Efendim Kılıçdaroğlu köprüye karşı diyorlar, halkın sömürülmesine karşıyım ben. Bakın devletin yaptığı köprüden örnek vereyim. İstanbul'da köprüler var, gidiş - geliş 4 lira 75 kuruş. Osmangazi Köprüsü'nden gider gelirsiniz 177 lira 50 kuruş ödüyorsunuz. Aradaki farka bakın. Adamlar ne diyor, feribotu kullanayım diyor. Bakın bir süre sonra göreceksiniz feribotu da kaldıracaklar bunlar. Ya Allah aşkına bunlarda, hesap kitap biliyoruz diyorlar, siz neyin hesap kitabını yapıyorsunuz. Bu parayı o yüzden biz ödeyeceğiz diyorlar. Bu köprünün adı ne? Deli Dumrul köprüsü. Geçsen de geçmesen de o parayı vatandaştan alacağız diyorlar. CHP iyi şeylere karşı değil, halkın çıkarlarına aykırı olan her şeye karşıdır. Darbe girişimi oldu, hep beraber karşı çıktık. Parlamento, kendi tarihinde çok önemli bir gelişmeye imza attı. Oturduk, grubu olan 4 siyasi parti bir bildiri hazırladık. Genel başkanlar bu bildiriye imza attılar. TBMM Başkanı da imza attı. Bu bildiride ne vardı değerli arkadaşlar? "Unutulmamalıdır ki TBMM Kurtuluş Savaşı'nı yöneten, demokrasiye geçişi gerçekleştiren demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde geliştirmiş, bir milleti yoksulluktan alıp muhasır medeniyetler seviyesine çıkarmayı amaçlamıştır" demiştir. Darbeye karşı gereken cevabı gerekli şekilde vermiştir. Bakın altını çizdiğimiz bir şey var, demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde geliştirmiş diyor. Yani demokratik parlamenter sistemine sahip çıkan bir bildiri var. Şimdi sayın TBMM Başkanı'na ve diğer partilere "İmzaya sahip mi çıkıyorsunuz, ret mi ediyorsunuz?" Demokratik parlamenter sisteme sahip çıkmıyorsanız imzanızı reddediyorsunuz demektir, başkaları sizi teslim almış demektir. Bu imzayı attık şimdi bu imza unutulmuş. Yenikapı diyorlar, Yenikapı'da imza yok ki, imza burada. Kapı gibi imza. Bu metin hükümet tarafından BM'ye gönderildi. Şimdi rejimi değiştirmek için fırsat kolluyorlar. OHAL'de biz bu düzeni nasıl değiştiririz diyorlar. Hapishanelerde binlerce insan var, eri var, öğrencisi var, doktoru var, savcısı var. Var oğlu var. Yine buradan siyasi partilerimizin genel başkanlarına seslenmek istiyorum; Cumhurbaşkanı seçilen kişi TBMM önünde bir yemin etmiş ve ona sadık kalacağına dair namus ve şerefi üzerine yemin etmiştir. Efendim fiili durum var, yasal hale getirelim diyorlar. Neden yasal hale getiriyoruz? Neden yasalara uymuyorsun diye hatırlatma ihtiyacı duymuyoruz. Bir kişinin arzusunu yerine getireceksek imzaladığımız o metin ne oluyor? O metne sadık kalmak namuslu olmanın, ahlaklı olmanın birinci şartı değil midir? Kadın kardeşlerimiz duysun diye söylüyorum; Asker Saime, Kılavuz Hatice, Gül Hanım, Kara Fatma, Zekiye Hanım, Ulviye Hanım, Melek Reşit Hanım, Halide Edip Hanım, bunlar ulusal kurtuluş savaşında ölüme giden kadınlardır. Omuz omuza düşmana karşı, ülkenin işgaline karşı mücadele eden kadınlardır. Birileri kadınları aşağılıyorsa ona dersini vermek bütün kadınların görevidir. Yazarı çizeri de hapiste, gazetecisi de hapiste, bilim insanı da hapiste. Necmiye Alpay, dilbilimci Necmiye Alpay, dünya çapında bir dilbilimci. Necmiye Alpay 12 Eylül askeri darbe döneminde 3 yıl Mamak Hapishanesi'nde kaldı. Her darbe sonrası yargılanan ama dimdik ayakta kalan biridir. Aslı Erdoğan, Fransız dergisi ondan "21. yüzyılda edebiyat dünyasına damgasını vuracak 50 isim arasında gösterilen bir isimdir" diye bahsediyor. Nerede Aslı Erdoğan? Hapishanede, karşı darbe yüzünden hapishanede. Hem Aslı Erdoğan, hem Necmiye Alpay bana birer mektup gönderdiler. O mektupları çerçeveletip duvarıma astım, onlar mazlumların sesi oldukça o duvarda kalacaklar. Altan kardeşlerden tutun Murat Aksoy'a kadar tüm gazetecilerin, yazarların, çizerlerin kardeş bırakılmasını istiyoruz. Ortadoğu'daki gelişmeler konusunda bugüne kadar hükümet yetkileri TBMM'yi sağlıklı bilgilendirmemişlerdir. Dış politikada konuşacaksa Başbakan'ın konuşması lazım, Cumhurbaşkanı en son konuşacak adamdır ama önce o konuşuyor. Başbakan konuşmuyor, Dışişleri Bakanı arada bir şeyler söylüyor. Söyledikleri de birbirinden farklı, en büyük sıkıntı da orada zaten. Türkiye ortak ses çıkarmıyor. Hedefleri kim belirliyor? Sayın Cumhurbaşkanı. Onun sorumluluğu var mı? Anayasaya göre yok, konuşamaz. Kim buna müdahale edecek? Sayın Binali Yıldırım yapacak. Binali Bey, koltuğunuzun hakkını koruyun başkaları sizin yetkinize müdahale etmesin. Bakın Musul konusunda esip gürlüyorlardı değil mi, dış politikanın özelliği var. Öyle esip gürleyemezsiniz, dünya dengelerini bileceksiniz. Sözünüzün ağırlığını bileceksiniz. Eğer bunları bilmeden ben asarım keserim B planım var, C planım var dersen seni plansız programsız bir yere koyarlar. Eskiden Ortadoğu’da kuş uçsa Türkiye’ye sorarlardı. Musul konusunda Türkiye’nin masanın dışında tutulması, en büyük yenilgilerimizden biridir. Sen benim milliyetçiliğimi sorguluyorsan, Kıbrıs’a bakacaksın. Kerkük’ü kime teslim ettiniz? Katliamlar yaşanırken sesiniz çıkmadı. Eğerleri birileri kalkıp, istediği gibi bağırıp çağırırsa kimse onu dikkate almaz. Kaybeden kim? Türkiye. Mustafa Kemal hastadır, Hatay'ın alınması lazımdır. Öyle hırlama gürleme yok. Adana ve Mersin'de askeri tören yapılıyor, ağrılarına rağmen o törene katılıyor. Ve kimsenin burnu kanamadan Hatay'ı anavatan topraklarına katıyor. Şimdi birileri milliyetçiliğimizi sorguluyor, sen benim milliyetçiliğimi öğrenmek istiyorsan Kıbrıs'ın Beş Parmak dağlarına bakacaksın, Akdeniz'e bakacaksın. Ya siz bizim dediğimizi duymuyorsunuz, yazarken bize sorun. Biz öyle mi düşünüyoruz? Şu soruyu Bahçeli'nin Yıldırım'a sormasını isterim, "Kerkük'ü siz kimlere teslim ettiniz, katliam yapılırken niye sessiz kaldınız?" Kim gitti oraya, CHP gitti. TIRlarla yardım götürdük, onlara da biz sahip çıktık. Kerkük'ü teslim edeceksin, Musul'da ağlaşacaksın "Beni katmadılar" diye. Birileri kalkıp istediği gibi bağırır çağırırsa kimse onu dikkate almaz. Kaybeden kim? Türkiye. Irak ve Suriye politikasına bakın kaybeden bir ülke var o da Türkiye. Tüm vatandaşlarımın bu gerçeği bilmesini isterim. Dışişleri Bakanı Lozan'da bir toplantıya katıldı. Çıkışta, terörist El Nusra Halep'ten derhal ayrılmalı diyor. Cumhurbaşkanı ne diyor? "Dost olmak için IŞİD'e karşı olmak gerekiyorsa El Nusra ile de dost oluruz, onlar da savaşıyor" diyor. Biri terörist diyor, biri dost diyor. El Nusra konusunda bile görüş birliği yok. Dışişleri Bakanı doğruyu söylüyor, El Nusra o bölgeden hemen çekilmeli Darbe oldu siyasi ayağını arıyoruz. Siyasi ayağı hep şöyle yorumlanıyor; darbe girişimi başarılı olsaydı kim Başbakan, Cumhurbaşkanı olacaksa siyasi ayak odur. Hayır, o darbenin sonucudur. Bu kadar mağdurun oluşmasına kimler yol açtı? 1) 2011 Temmuz ayında Genelkurmay Başkanı ve 4 kuvvet komutanı istifa etti. 2011 Temmuz'un da gönderilen bir mektup vardır. Şöyle aktarayım; "Tutuklu bulunan 14 general, amiral ile 58 albay hürriyetlerinin tehdit edilmesiyle YAŞ'a girmeleri reddedilmiş, peşinen cezalandırılmıştır. Genelkurmay Başkanı olarak işgal ettiğim bu koltuktan istifa ediyorum" Bu duruma yol açan yetkili makamlar kimlerdir? 2) Darbe girişiminin başında birisi var, Mehmet Dişli. 2011 yılında tuğgeneral olup kıta görevine gidiyor. Kıtada 2 yıl görev yapması lazım ama buna özel bir uygulama yapıyorlar. 1 yılı dolunca kıta görevinden Genelkurmay Başkanlığı karargahına alınıyor. 2015 yılında işgal ettiği daire başkanlığı için tümgeneral yapıyorlar ve yine aynı dairede kalıyor. Mehmet Dişli'yi Genelkurmay Karargahı'nda tutan irade hangi iradedir? 3) 2013-2014-2015 YAŞ kararlarında albay rütbesinden general rütbesine terfi eden subaylar.  Darbeden tutuklu FETÖ'cü 82 subayı albaylıktan generalliğe taşıyan irade hangi iradedir? 4) 2010 YAŞ'ta tümgeneral Gürbüz Kaya, tümgeneral Halil Helvacıoğlu bir üst rütbeye terfi ettirildi. Ancak YAŞ kararına rağmen bu üç generalin terfisini imzalamıyor ve YAŞ kanununda değişiklik imzalıyorlar. Bu üç general terfi ettirilmiyor ve ordudan aylıyorlar. 3 generalin terfisini uygulamaya koymama konusunda bu kadar kararlı duran 2013 yılında kanunda değişiklik yapan siyasi irade, terfi ettirilen FETÖ'cü subaylar için aynı kararlılığı neden göstermedi? Türkiye'yi adım adım darbeye taşıyan irade bu iradedir. Bütün savcılara sesleniyorum, öğrencileri, öğretmenleri, garibanları, gazetecileri bırakın. Eğer birini sorgulayacaksınız Türkiye'yi adım adım darbeye taşıyanları sorgulayacaksınız.

Son Güncelleme: 19.10.2016 09:41
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.