Pazartesi günü Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan sonuçlarla 900 hakim adayının alındığı duyurulmuştu. Daha sonra gündeme getirilen iddia uyarınca bu adaylardan 800’nün Ak Partili olduğu, aralarında Ak Parti İl ve İlçe başkanlarının bulunduğu öne sürülmüştü. Sözlü mülakata giren 4500 kişiye rağmen boş kalan 600 kişilik kontenjanın ise adayların yazılı sınavından aldığı yüksek puanlara rağmen bilinçli olarak doldurulmadığı iddia edilmişti.
Ortadoğu Demokrasisi Olma Yolunda Hızla İlerliyoruz
Ankara 11. İdare Mahkemesine Hakim-Savcı alımlarının iptali için dava açan CHP’li Tanal konu ile ilgili olarak; “Mühürsüz referandumda yargı artık hem bağımsız hem de tarafsız olacak diye halkı kandıranlar daha iki hafta geçmeden parti içinden Hâkim ve Savcı atamaya başladılar. Ancak Anayasanın 70. Maddesi kamuya alımlarda görevin getirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrımın gözetilemeyeceğini açıkça düzenlenmiştir. AKP Türkiye’sinde görevin gerektiği kriterler Ak Parti üyesi olmak olarak güncellenmiş olacak ki; Bakanlık bu kadar AKP’liyi göz göre göre hâkim-savcı adayı olarak aldığını açıkladı. Ayrıca Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Devlet Memurları kanunu açıktır; bir hâkimin veya devlet memurunun bırakın siyasi partiye üye olmasını herhangi bir siyasi partiyi över nitelikte açıklamalar yapmasını dahi yasaklamış ve meslekten çekilme hali saymıştır. Bütün bu kanun maddeleri ortadayken; Mülakattan 1 ay önce AKP İlçe Yöneticiliğinden istifa etmiş adayın bağımsız ve tarafsız olduğunu, siyasi parti üyesi olmadığını nasıl iddia edebilirsiniz? Ya da bulunduğu ilin vergi rekortmeni AKP’li kadın kolları başkanının zorunlu görevle taşrada hâkimlik yapmak için bu sınava girdiğini nasıl iddia edersiniz? Bu insanlar bilerek bu makamlara yerleştiriliyorlar. Yakın zamanda da Yüksek Mahkemelere ve merkeze atanmaya başlayacaklar, başkanlık sisteminin maddeleri daha yürürlüğe girmeden kendi zeminlerini hazırlamaya başladılar. Artık yargı organında bile bunun rahatlıkla yapılması, kamuda liyakat prensibinden, eşitlik ilkesinden ve hukuk devletinden tamamen vazgeçildiğinin açık bir göstergesidir. AKPM 13 yıl sonra siyasi denetim kararını boşuna almadı. Ülke olarak insan haklarından ve demokrasiden kesin bir kopuş sürecine girmiş bulunmaktayız. Ortadoğu “demokrasisi” olma yolunda hızla ilerliyoruz.” şeklinde açıklamalarda bulundu.
İptal Edilmesi Gerekir
Açıklamalarına devam eden Tanal, “ Hakim-Savcı alımlarının ve sözlü mülakatın iptali için Ankara 11. İdare Mahkemesi’nde iptal davası açtık. Anayasaya, kanunlara ve Uluslararası sözleşmelere baktığınız zaman bu işlemin doğrudan iptal edilmesi gerekir. Bağımsız ve tarafsız yargı temel hak ve özgürlüklerin teminatıdır. Yargının partili olduğu yerde artık hukuk güvencesinden ve anayasal garantiden bahsedemezsiniz. Bu Adil Yargılanma Hakkının da açık ihlalini oluşturur. Adil yargılanma ilkesinin bir şartı da bağımsız ve tarafsız yargı mercileri önünde yargılanabilme imkânının olmasıdır. Ancak görünen o ki hükümet Türkiye’yi AİHM’den ve Avrupa’dan ve demokrasiden koparmak için elinden geleni yapıyor ve yapmaya da devam edecek. Bakmayın meydanlarda “Biz hesabı yalnız sandıkta veririz diye” bağırdıklarına, hükümetin esasa amacı halk dâhil kimseye hesap vermeden Türkiye’yi kendi bahçeleriymiş gibi yönetmek. Bunu mühürsüz ve şaibeli referandumla herkes gördü.” Şeklinde açıklamalarda bulundu.