BAKÜ (ANKA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Medeniyetler İttifakı Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Uluslararası toplum olarak ittifakın kuruluş amacını teşkil eden hedeflere ulaşmaktan halen çok uzağız. Bizi Medeniyetler İttifakı'nı kurmaya iten kemikleşmiş önyargıları, insanları, inançları, kökleri ve kültürleri temelinde ayrıştıran anlayışı maalesef halen aşamadık. Radikal akımlarla ve bu akımların beslediği terörle mücadelede bizlerden beklenen ortak ve kararlı mücadeleyi yeteri kadar sergileyemedik” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı 7. Küresel Forumu'na katıldı. Forumda konuşan Erdoğan, Medeniyetler İttifakı girişiminin temellerini bundan 11 yıl önce dönemin İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero ile attıklarını, aradan geçen zamanda girişimin giderek büyüdüğünü ve güçlendiğini ifade etti. Bugün 140’ı aşkın ülkenin bu ittifaka destek verdiğinin altını çizen Erdoğan, Medeniyetler İttifakı’nın BM platformunun en önemli girişimlerinden biri haline geldiğini belirtti. BM Genel Kurulu’nda 100 kadar üye ülkenin sponsorluğunda alınan kararla ittifakın sunduğu vizyonun, hedeflerin küresel düzeyde kabul gördüğünü anlatan Erdoğan, hoşgörü, karşılıklı anlayış ve diyalog zemininde buluşma hedefine destek veren tüm ülkelere teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İttifakın sağladığı başarıya rağmen şu gerçeği de hep birlikte kabul etmek durumundayız. Uluslararası toplum olarak ittifakın kuruluş amacını teşkil eden hedeflere ulaşmaktan halen çok uzağız. Bizi Medeniyetler İttifakı'nı kurmaya iten kemikleşmiş önyargıları, insanları, inançları, kökleri ve kültürleri temelinde ayrıştıran anlayışı maalesef halen aşamadık. Radikal akımlarla ve bu akımların beslediği terörle mücadelede bizlerden beklenen ortak ve kararlı mücadeleyi yeteri kadar sergileyemedik” dedi. -HAKSIZLIKLARA VE EŞİTSİZLİKLERE ÇARE BULAMADIK- Suriye’de, Irak’ta, Nijerya’da, Fransa’da, Pakistan’da, Türkiye’de, Belçika’da İspanya’da, bütün bu ülkelerdeki patlayan bombalar ardı ardına gerçekleşirken, yaşanılan acıyı ortak bir duruşa, söyleme ve eyleme dönüştürülemediğini kaydeden Erdoğan, “Şiddet ortamını doğuran siyasi çatışmalara, haksızlıklara ve eşitsizliklere çare bulamadık. Şiddeti doğuran nedenlerle mücadelede en etkin silahlardan birinin farklılıklarımızın ötesine geçip, karşılıklı anlayış ve diyaloğu geliştirmek olduğunu tüm dünyaya kabul ettiremedik. Kutuplaşma yerine, uzlaşma kültürünü ikame etmemiz gerektiği konusunda ortak bir anlayış oluşturamadık. Kültürel etnik ve dini farklılıkların birer tehdit değil, zenginlik olarak görüldüğü hoşgörünün ve uyumun her yerde her alanda öne çıktığı toplumsal anlaşışı yaygınlaştıramadık” ifadelerini kullandı. 21. yüzyılın sorumlu liderleri olarak tehlikeli gidişata bir son vermek mecburiyetinde olunduğunun altını çizen Erdoğan, insanlığın, din ve kültür temelli kutuplaşmaların, gerilimlerin, vicdanlarda açtığı yaraları artık taşıyamaz hale geldiğini belirtti. - BU TEHDİDİ ANCAK ORTAK MÜCADELE İLE AŞABİLİRİZ- 60 milyon insanın ülkelerindeki çatışmalar yüzünden evlerini terk etmek zorunda kaldığını anımsatan Erdoğan, büyük kısmını çocukların ve kadınların oluşturduğu masum insanların bir bölümünün çıktıkları umut yolculuğunun denizlerin karanlık sularında daha büyük acılarla sonuçlandığına dikkat çekti. Umut yolculuğunda ulaşmak istedikleri yere varabilenlerin ise misafir edildikleri toplumlarda şüphe ile karşılanmanın ve ötekileştirmenin sıkıntılarını yaşadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam adına eylem yaptığını iddia eden örgütlerin, en büyük katliamları Müslümanlara yaptığını kaydetti. Terör şebekeleri eli ile binlerce yıllık medeniyet birikiminin yok edildiğini, kadim şehirlerin harabeye çevrildiğini ifade eden Erdoğan, bu örgütlerin sebep oldukları algı yüzünden özellikle batı ülkelerinde yabancı düşmanlığı ve İslamafobinin hızla yayıldığını belirtti. Farklı medeniyetlere, farklı inançlara, kültürlere sahip insanlar arasında uçurumun derinleşmesinin daha büyük felaketlerin habercisi olarak ortaya çıktığını söyleyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Biz hep de şunu söyledik; ‘terörün, teröristlerin, terör örgütlerinin, dini, kökeni, bölgesi ve kültürü yoktur. Masum insanların hayatına kastetmeyi hiçbir inanç din, hiçbir kültür, hiçbir vicdan tasvip etmez. Özellikle de İslam kelime itibariyle manası barış olan bir dindir. Manası barış olan bir teröre müsaade eder mi? Bizim dinimizde terörün asla yeri yoktur ve İslam adına ortaya çıkan bu örgütler ki başta DAİŞ, bunların İslam ile yakından uzaktan alakası yoktur. Terör diğer tüm vasıflarının ötesinde bizatihi insanın kendisine düşmandır. İnsanlık olarak karşı karşıya bulunduğumuz bu tehdit hepimize yöneliktir. Düşünebiliyor musunuz, ölenin Allahuekber, öldürenin de Allahuekber dediği bir anlayış olabilir mi? Bunun bizim dinimizle alakası yoktur. Hiçbir medeniyet bu tehdidin dışında değildir. Terör örgütleri medeniyetler ittifakı projesi ile kurmaya çalıştığımız ortak idealin en büyük hasmıdır. Bu tehdidi ancak ortak mücadele ile aşabiliriz. Aksi yöndeki her tutum, her beyan teröre terör örgütlerine destek anlamına gelmektedir.” -TERÖRE KARŞI KÜRESEL İTTİFAKI SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ- Mezhepçilik, ırkçılık ve terörle mücadelenin önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, mezhepçiliğe karşı ortak mücadeleyi verilemezse barışın temin edilemeyeceğine işaret etti. Irkçılığa karşı bu ortak mücadele verilememesi halinde terörle mücadele edilemeyeceğinin altını çizen Erdoğan, “Biz 'şu ırktan, bu ırktan' diye insanlara bakamayız. 'Şu siyahtır, şu beyaz ırktandır' diye insanları birbirinden ayıramayız. Biz karşımızdaki tüm ırkların mensuplarına insan olarak bakmak ve insan olarak hepsini sevmek zorundayız. İşte dünyada barışın temelini bu oluşturmaktadır. Teröre karşı küresel ittifakı sağlamak zorundayız. Küresel ittifakı teröre karşı sağlayamazsak burada da barışı temin edemeyiz” diye konuştu. Türkiye’nin 35 yıllık terörle mücadelesini anlatan Erdoğan, Suriye’de ise terörle başlayan sürecin iç savaşa döndüğünü belirtti. Suriye’de artık bireysel bir terör olmadığını, devlet terörü bulunduğunu söyleyen Erdoğan, terörle mücadelede samimi olunması gerektiğini kaydetti. - BİZİM EN ÇOK ÜZÜLDÜĞÜMÜZ, KAHROLDUĞUMUZ AN…- Teröre silah, para yardımında bulunanların sorumluluğuna dikkat çeken Erdoğan, mülteci sorununa dikkat çekerek, şunları söyledi: “Biz o yavruların denizlerde ölerek sahile vurmalarını görmek istemiyoruz. Bizim en çok üzüldüğümüz, kahrolduğumuz an budur. Aylan bebek kumsala vurduğunda insanlık 'ne yapıyoruz' demeye başladı. Peki, Aylan bebek o kumsala vurduğu ana kadar neredeydiniz? Altı yıldır Suriye'de bu insanlar ölüyor. Sadece Ege'de, Akdeniz'de denizden topladığımız insan sayısı bizim şu anda 100 bine ulaştı. Onları ölümden kurtarabildik. Şu anda Suriye ve Irak'tan olmak üzere 3 milyon mülteci ülkemizde. Sağ olsun bize dostlar geliyorlar, teşekkür ediyorlar. Bizde bir söz var: 'Bal bal demekle ağız tatlanmaz', balı yersen ağız tatlanır. Bizim şu ana kadar sadece faturalı yaptığımız harcama 10 milyar doları aştı. STK’larımızın, belediyelerin yaptığı harcamaları söylemiyorum onlarla beraber ele alırsak 15-20 milyar Dolara ulaşmış vaziyette. Şu anda kamplarımızda yaşan insanların sayısı 280 bin. Ayrıca şehirlerimize dağılmış olanlarla beraber 3 milyon insanı ülkemizde misafir ediyoruz. Hala da biz kapılarımızı bazı batılı ülkeler gibi kapamıyoruz. O bombalardan kaçıp gelenleri yine açmaya devam edeceğiz. Biz o insanları ölüme terk edemeyiz.” -FARKLI OLANA KORKUYU YENEBİLDİĞİMİZ GÜN MÜCADELEYİ KAZANABİLİRİZ- Yürütülecek mücadelede başarıya götürecek yolun farklılıklarla birlikte yaşamayı öğrenmekten geçtiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröre karşı mücadelenin akılla, kalple ve vicdanla verilebileceğini kaydetti. “Hoşgörüsüzlüğü, ayrımcılığı, yabancı düşmanlığını aşabildiğimiz, farklı olana korkuyu yenebildiğimiz gün, bu mücadeleyi kazanabiliriz” diyen Erdoğan, yeni nesillere adaleti ve eşitliği temel alan gerçek mesajların en doğru şekilde üretilmesi gerektiğini anlattı. Medeniyetler İttifakına, ittifakın ilke ve değerlerine her zamankinden daha güçlü bir şekilde sahip çıkılmasının önemine dikkat çeken Erdoğan, “Dünya kamuoyuna ittifakın kuruluş amacını teşkil eden karşılıklı saygı, anlayış ve diyalog temelinde barış içinde bir arada yaşama hedefinin mümkün olduğu mesajını vermeliyiz. Bu hedefe ulaşmak için elbirliği ile çalışmaya kararlı olduğumuz hem mazlumlara hem de zalimlere en gür sesle duyurmalıyız. Bakü’de ittifakı ve değerlerini daha da ileriye taşıma kararlılığımızı şüpheye yer bırakmayacak bir açıklıkla ortaya koyacağımızı düşünüyorum. Medeniyetler ittifakı girişiminin güçlü bir şekilde faaliyetlerini devam ettirmesi için siyasi ve mali desteğin süreceğini hep birlikte beyan etmeliyiz. Bu onurlu duruş sadece insanlığın bizden beklentisi değil, gelecek nesillere karşıda borcumuzun bir gereğidir” dedi.
26 Nisan 2016 Salı 14:11
Son Güncelleme: 04.05.2016 15:24