Oyuncu Erdal Beşikçioğlu, AKP ve MHP'nin birlikte Meclis'ten geçirdiği ve imza için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gönderilen 'başkanlık anayasası'na hayır diyeceğini açıklayıp, 'evet' kampanyasına katılan Arda Turan'a tepki göstermişti.
Hürriyet'ten Hakan Gence'ye bir röportaj veren Beşikçioğlu, sosyal medyadan yaptığı bu paylaşımına açıklık getirdi. Referandum sürecine ilişkin de görüşlerini açıklayan Beşikçioğlu, 'Artık Meclis’ten daha olgun bir halk var. Umarım bu referandumda da halkımız bu olgunluğu ortaya çıkaracak. Hepimiz bu sonuca ve o olgunluğa göre hareket edeceğiz' dedi. Beşikçioğlu 'Hayır' paylaşımını Arda Turan'ı etiketleyerek yapmasını ise 'Sen bu ulusa mal olmuş bir futbolcusun. Bir taraf olmanın manası yok. Arda’yla sohbet etmiş, sohbetinden hoşlanmış bir adamım... Evetçi, hayırcı diye ayrışacak mıyız?' diyerek açıkladı.
Hakan Gence, Erdal Beşikçioğlu'yla yaptığı görüşmeyi şöyle kaleme aldı:
Erdal Beşikçioğlu’ndan Arda Turan’a: Sen bu ulusa mal olmuş bir futbolcusun bir taraf olmanın manası yok
Ülkenin gündeminde referandum var. Tabii bir de sanatçıların çektikleri ‘evet-hayır’ videoları. Beşikçioğlu geçen hafta, referandumda evet diyeceğini açıklayan Arda Turan’ı etiketleyerek, “Evette hayır mı suçlu yoksa hayırda evet mi suçlu düşünün bunu” demişti. Paylaşımını şöyle açıklıyor: “İdeolojik akıllara çok fazla alet olmamak gerek. Biz 70 milyonun sevdiği insanlarız. Bir taraf olmak ya da bir tarafa alet olmak doğru değil. Twitter’da paylaştığım metin, Georg Büchner’in yazdığı, ‘Woyzeck Masalı’ndan bir alıntı. ‘Evette hayır mı suçlu yoksa hayırda evet mi suçlu düşünün bunu’ diyerek aslında bu ortama bizi sürükleyen durumu bir kez daha değerlendirin’ diyorum. Yani evet ve hayırlarla toplumu ayrıştırmayınız”. “Peki neden Arda Turan’ı etiketlediniz” diye sormamak olmaz: “Sen bu ulusa mal olmuş bir futbolcusun. Bir taraf olmanın manası yok. Arda’yla sohbet etmiş, sohbetinden hoşlanmış bir adamım... Evetçi, hayırcı diye ayrışacak mıyız? Bu süreçte insanlar, siyasilerin anlattıklarını dinleyip ona inansınlar, sonra da kendilerine göre ‘evette hayır mı suçlu, hayırda evet mi suçlu’, bu süreci değerlendirsinler.”
Muhalefeti ortadan kaldırırsanız kararlarınız sağlıklı olmayabilir
Dizide karakteri Tarık okula gittiği gün Bahar Öğretmen’in (Gökçe Bahadır) önyargılarıyla karşılaşıyor. Buradan hareketle toplumdaki önyargılar mevzuuna dalıyoruz: “Evet, önyargılıyız. E devamlı bir çatışma doğuyor. Evet’ler, hayır’lar, referandumlar... Ya öylesiniz, ya değilsiniz... Ayrıştırmaya başladığınız zaman da ayrıştırdığınız her kitle karşı tarafa ciddi bir önyargıyla davranıyor. Çünkü siz onu kodluyorsunuz. Karşınızdakinin ilişki kurma biçimini ortadan kaldırıyorsunuz. Şartlar böyle olunca iki tarafın da büyük önyargıları oluşmaya başlıyor.” Bu kadar ayrışma sohbeti yaptıktan sonra “Peki nasıl birleşiriz” sorusu akla geliyor: “Bu hikâyeye parlamenter sistemin kendi içinde eksiklerini gidererek var olan süreç içinde devam edebiliriz. ‘Eksik kardeşim, bunu değiştir’ demek yerine eksiğin ne olduğuna bakıp onun üzerine gitmek çok daha doğru. Bizim evde sadece babamın sözü geçmez, bir ailede bir baba, bir anne vardır. Her ne kadar baba sözünü geçiriyor gibi görse de aslında onu yönlendiren ve bütün hikâyeyi çeviren annedir. Mutlak surette muhalefetin olması gerekir. Siz eğer muhalefeti ortadan kaldırırsanız, alacağınız kararlar pek sağlıklı olmayabilir.”
Ortadoğu’dan çıktığımız zaman o şizofreniden de çıkacağız
Geçenlerde bir röportajında “Tatlı bir şizofreni yaşıyoruz” demişti Beşikçioğlu. O şizofreniden nasıl çıkarız diye kendisinden bir çözüm önerisi almak istiyorum: “Birbirimizin düşüncelerine saygı göstermeye başladığımızda, birbirimizi anlamaya başladığımızda, ayrışmaya yönlendirilmediğimizde... Ortadoğu’dan çıktığımız zaman o şizofreniden çıkacağız” diyor. Hazır çözüm önerilerinden bahsediyorken terör olayları, cinsel istismar ve kadına şiddet olaylarının yarattığı ağır atmosferde aradığımız huzuru nasıl buluruz, onu da soruyorum: “Şu anki yönetimin eksik kaldığını bildiği konularda, bu konuda tecrübeli insanların onlara yol göstermesiyle sağlanabilir. Zaten bunu da ben değil, iktidarın kendisi söylüyor; ‘Eğitimde, sanatta, kültürde eksik kaldık’ diyorlar.”
İzmir Marşı falan şahane protest hareketler... Buradan bir ders çıkarmak lazım
Bir basket hocasını canlandıran Beşikçioğlu’na son dönem özellikle basketbol maçlarında söylenen İzmir Marşı’nı, Atatürk tezahüratlarını ve heykel tartışmalarını sormamak olmazdı: “Keşke tüm Türkiye olarak söyleyebilsek... Ama Atatürk’le ilgili bir sınav verildiğine inanmıyorum. Bu ülke Türkiye Cumhuriyeti ve kurucusu da belli. Bunun ötesine geçilemez. Bununla ilgili bir sıkıntı olduğuna da inanmıyorum. Sadece sistemle ilgili bir sıkıntı var. Sistemi değiştirmek yerine eksiklerini gündeme getirmek daha doğru. İzmir Marşı falan, şahane protest hareketler... Buradan bir ders çıkarmak lazım. Tenkit etmek ya da o söyleme kulakları kapamak yerine ortak bir paydada buluşmak çok daha doğru.”