Adıgüzel’in konuşması şu şekilde:
“Burada pandemiyle ilgili de iki soruyu sormak ve cevabını aramak istiyoruz: Türkiye'de artan vaka sayıları ve aşı. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre şu anda Türkiye dünyada en çok salgının görüldüğü 10 ülke arasında fakat diğerlerinden bir farkımız var, her yerde marttan sonra doğal seyir olarak vakalar azalırken bir tek Türkiye'de artıyor yani bunun nedenlerini araştırmamız lazım. Biz sürekli söyleyip haklı çıkmaktan bıktık fakat siz sürekli toplumu aldatmaktan bıkmadınız. Burada aynı zamanda bir hekim olarak uyarıyorum: İlave önlemler almazsanız, on dört gün tam kapatma yapmazsanız bu doğal seyirle yaz ve bahar için bir miktar düştükten sonra önümüzdeki sonbahar ayında çok büyük bir felaketle karşı karşıya kalacağız. Bu bahar, yaz aylarındaki salgının seyrindeki doğal azalmayı, günü kurtarmak yerine bu salgını bitirmeye kullanalım diyorum. Virüs bile alınan önlemlerden kaçmak ve yaşamak için mutasyon geçiriyor fakat siz hâlâ bir yıl önce kaldığınız yerde devam ediyorsunuz. Bir yıl önce aşı yoktu, şimdi dünya aşıyı buldu, bizde yine yok. Biraz önce burada arkadaşlar söylediler "turizmcilere aşı" "eğitimcilere aşı" diye. Sorun ne biliyor musunuz? Çünkü aşı yok yani bu ülkeye 170 milyon doz aşı gerekirken siz 50 milyon, sonra bir 5 milyon daha… Fakat elimizde hâlâ bir şey yok ve yine söylüyoruz, aşı geçtikçe, süre uzadıkça virüs de sürekli mutasyon geçirdiği için bu mevcut aşının da buna etkisi olmayacak. Bakana soruyoruz "Aşı nerede?" diye. Diyor ki: "İşte, Çin şuna verdi, o ele verdi, el yele verdi." Yani nerede olduğu belli değil. Hani bir tekerleme vardı "Komşu, komşu." "Hu." "Aşı geldi mi?" "Gelmedi, gelmedi." İşte, sonra "Dağa çıktı, çaydan geçti…" Böyle olur mu arkadaşlar? Bir de ne dedi? "Ticari sır." Sen Ticaret Bakanı mısın, Sağlık Bakanı mısın? O yüzden, bırakın bu işleri, biz çok net bir soru soruyoruz: Aşı nerede, aşı? Bu soruyu soruyoruz. Gerçi ben pandemiyle ilgili bu Sağlık Bakanına 27 soru önergesiyle 127 soru sordum, 1 tanesine bile cevap gelmez mi arkadaşlar, 127 sorunun 1'ine bile cevap gelmedi. Başka bir dil mi konuşuyoruz, bilmiyorum, kendimizi mi anlatamıyoruz?
Mesela "aşı" diyoruz, millet bu aşıyı merak ediyor. O yüzden ben getirdim, göstereceğim, millet bulamıyor, bari görsün. Arkadaşlar, aşı şu oluyor, işte, siz milleti buna mahkûm ettiniz, aşı, işte, bu. Ben şimdi soruyorum: Bu aşı nerede? Sağlık Bakanına soruyorum: Bu aşı nerede? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, insanlar bekliyor, "Gelsin aşı, aşımız olsun." Sağlık çalışanları bekliyor, "Geleceğiz, yapacağız." Fakat aşı yok. Biz o yüzden başka soruları sormuyoruz, biz şunu soruyoruz: Milleti bu aşıdan bile mahrum ettiniz. İnsanların anayasal hakkı var, sağlık hakkı var, bundan bile mahrum ettiniz. O yüzden her şey var, un var, yağ var, şeker var; ne yok? Aşı yok.”