CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, havuz medyasının yürüttüğü algı operasyonuna çok sert yanıt verdi. ABC’de yayınlanan köşe yazısında 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlatan CHP’li Erdem, havuz medyasının algı operasyonlarını ahlak fukaralığı olarak niteledi. İşte CHP’li Erdem’in ABC’de yayınlanan köşe yazısı…
DARBE GECESİ SİYASİLER NE YAPIYORDU?
“Allah’ın lütfu” darbe girişiminin ardından adına "gazete" denilen yerde Saray’ın rögar kapakları olarak kiralık tetikçilik işlevi gören faşizm amigoları, CHP’yi FETÖ’yle ilişkilendirmek adına 24 saat mesai yapıyor.
Uzun zamandır sahibine “beni seç” diye zıplayan Saray pokemonlarından biri ise şu sıralar, yeni bir haydutlukla “Eren Erdem darbe gecesi ne yapıyordu?” diye yaygara koparıp aklınca şahsımı hedef almaya başladı.
Bu ahlak kürtajı yaptırmış haydut bozuntularına yanıt vermeden önce birkaç hususa değinmekte fayda var.
***
15 Temmuz sonrası, çalıştığı medya kuruluşunun objektif haber yapma adına hükûmete “rıza” göstermemesinden ötürü kapatılması nedeniyle yüzlerce gazeteci ve yazar işsiz kalmış durumda.
Bu baskının nedenini sadece AKP faşizminin her yeri kuşatma ve kontrol altına alma mantığında değil; biraz da bu çirkin, itici, sevimsiz, demode kişilerin insanları kandırmak için yaptığı haber kisveli ahlaksızlıklarda aramak gerek.
Gazetesine bile uğramadan, talimatla önüne koyulan yazıları yayınlatmak için aylık 15-20 muhabir kadar maaş alan bu kişiler, toplumun özgürleşmesinin ve demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden biri.
Bugün demokrasi mücadelesi sadece yürütme erk’ini seçimlerle ele geçirme mücadelesini değil; toplumun tüm kılcal damarlarına yayılan bu mikropların utanç verici utanmazlığının, sıradanlaşan yalakalığının ve çıkarı için halkına bile yalan söyleyecek ahlaksızlığının karşısında konumlanmayı da içermektedir.
Yoksa faşist darbecilerin Meclis’i bombalayıp oluşturduğu çukurun yerini, AKP’nin yarattığı medya çukuru doldurdu/dolduracak.
***
Şimdi gelelim darbe gecesi ne yaptığıma?
Kimileri gibi bir gecekonduya kaçıp “kim kazanacak acaba” diye kendimi kazananın tarafında olmaya şartlamadım.
Ya da darbe girişiminin daha ilk dakikalarında AKP Genel Merkezinin önünde “Demokrasi bu ülkeye beş beden büyük geldi” sloganları attırmadım. VİDEOSU:https://youtu.be/xSUtUxlhzPs
Ya da darbe girişiminin ardından daha ilk dakika emperyalist Amerika’nın darbedeki rolünü irdeleyip, sonra tabiri caizse beyzbol sopasını görünce Amerikancı da olmadım.
Ya da TV’lere çıkıp “Gülen iade edilmeli” diye haykırıp Meclis kulislerinde “Gülen Türkiye’de yargılanır Mahkemede konuşursa hepimizin başı yanar” diye uyarılarda bulunmadım.
O gece “darbe girişimi” olduğunu öğrendiğim ilk anda tek medya gücüm olan sosyal medya hesabımdan “canlı yayın” yapıp halkımızı demokrasiye sahip çıkmaya çağırdım.
Elimizde HİÇBİR imkân yok. Medya gücümüz SIFIR!
Henüz, darbe girişimine karşı Recep Tayyip açıklama yapmadan; henüz tek bir AKP'li vekil açıklama yapmadan, saat tam "23:07" de, elimdeki tek kitle iletişim aracı olan twitter üzerinden; "Kesin bilgi: Bu bir darbe girişimidir! Asla hiçbir darbeye geçit vermeyiz! Ne sivil, ne de askeri bir darbeye..! Asla geçit yok!" yazılı bir tweet attım.
Ben bu mesajı attığımda, henüz hiçbir AKP'li darbeye karşı mesaj yayınlamamıştı. Hemen arkasından, tüm parti üyelerime (milyonlarca) ve tüm siyasi parti milletvekillerine; "bu faşist bir darbedir, demokrasi cephesinde durmalıyız, demokrasiye sahip çıkmalıyız!" şeklinde bir SMS mesajını toplu olarak attım. Bu zavallı pokemonlar, AKP'li vekillere telefon açıp; darbeye ilk tepkiyi kim verdi diye sorsa, sanırım cevabını alırlardı.
Yine bunun akabinde; "elimdeki tek canlı yayın aracı olan" Facebook sayfamdan bir canlı yayın yaparak, halkı darbeye direnmeye davet ettim. Yayını yaptığımda saat, "23:20" idi. Yani henüz halk sokağa çıkmamıştı. Sala'lar okunmaya başlamamıştı.
İZLEMEK İSTEYENLER İÇİN: https://www.facebook.com/erenerdemnet/videos/10153486588321841/
Bu gazeteci pokemonların sahipleri, halen "acaba başarılı olurlar mı?" hesabı yapmakta idi. Ve yine o gazeteci kılıklı ahlak fakiri tipler, evlerinde pasaportlarını arama telaşına düşmüştü...
İstanbul'a gitmek üzere yolda yakalandığım darbe teşebbüsünde bu açıklamaları yaptığımda Adapazarı'ndaydım. Korumam beni aradı, güvenli yerde misiniz dedi. Yoldaydım. Helallik istedi, telefonda helalleştik.
Darbeye karşı ilk açıklamayı yaptığım için, heralde bizi infaz ederler diye düşünerek yanımdaki arkadaşımı uyardım. Her ihtimale karşı tabancamı hazırladım, Ankara'ya doğru geri dönüş yaptık.
Saat tam 3:00 gibi Ankara'ya vardım. Uçaklar uçuyordu. Meclise yaklaşılamıyordu. O yüzden ara sokaklardan bölgeye yaklaşmaya çalıştık. Uçakların sesi azalınca TBMM'ye gittik, bir süre arkadaşlarla konuştuk ve oradan da bir CANLI YAYIN yaptım.
AKP faşist bir partidir. Darbe yapmak için kurulan her cunta en az AKP kadar faşisttir. Bir anti-faşist ne yapmalıysa, o gece devrimciler onu yaptı. Bundan sonra da "askeri ya da sivil" her türlü faşizme karşı İLKESEL duruşumuz aynı kararlılıkla sürecek.
***
Halkımıza tavsiyem.
Bu Saray amigolarına, kendisini gazeteci diye tanıtan oportünist ahlak fakirlerine karşı dikkatli olunuz.
Kellelerini kurtaran mücadele çağrılarını yapmış insanları dahi, çıkarları uğruna hedef gösterecek kadar şekilsizleşip, ruhlarını sattıkları şeytanın çanağından getirdikleri necaseti, sizlere taharet diye pazarlamakta pek mahirdirler.
Öyle ya, eğer faşist Fetö girişimi başarılı olsaydı, şu sıralar tamamı köşesinden; "Erdoğan'ın hataları" başlıklı yazılar yazacak, yeni efendilerinin kendilerine teveccüh göstermesi için "beni seç" stratejisiyle pokemonluk yapmayı sürdürecek, muhtemelen bu sefer de, 2011'de yazdığım Nurjuvazi kitabından, tüm ömrüm boyunca FETÖye karşı verdiğim mücadele nedeniyle, kanlı köşelerinden beni topa tutacak, FETÖ çıkarlarına kalemşörlük yapacaklardı.
Son Güncelleme: 14.10.2016 15:10