“AKP İktidarı döneminde Kadına yönelik şiddetin 14 kat arttığı ülkemizde, kadına şiddet davaları yüzde 366, cinsel taciz yüzde 449, kadın cinayeti davalarının yüzde 566 arttı” diyen Yılmazkaya, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklama şu ifadelere yer verdi;
“Türkiye’de kadına yönelik şiddet faillerinin nasıl durdurulacağı sorusu yaşanan kadın cinayetlerinin kamuoyuna yansıması ile tekrar gündemde. Alabildiğine vahşileşen ve giderek pervasızlaşan kadın katliamlarına karşı yasal düzenleme talebi idamdan hadıma, müebbet hapisten hücre cezasına kadar değişmekte. Son günlerde en çok dile getirilen ise “kadın katillerine idam cezası” verilmesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Burada benim gönlüm açık ve net söylüyorum idamdan yanadır' açıklamasının ardından bir idam açıklaması da Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'den geldi. Gül, 'Sayın cumhurbaşkanın bu konuda tutumu açıktır. Eğer parlamento bu değişikliği yaparsa sayın Cumhurbaşkanı ne yapacağını söylemiştir' ifadesini kullandı.
Kadına yönelik şiddetin 14 kat arttığı ülkemizde, kadına şiddet davaları yüzde 366, cinsel taciz yüzde 449, kadın cinayeti davalarının yüzde 566 arttığı gerçeği AKP İktidarının suçu değilmiş gibi topu parlamentoya atarak tek çarenin idam olduğunu söylemesi bilimden ve gerçeklerden uzak bir yaklaşımdır.
Bu olayların çok yönlü incelenmesi ve bilimsel olarak ele alınması gerekirken “idam edelim kurtulalım” mantığı, ekonomik sorunlarla boğuşan, borç batağı içinde yüzen, aile birliği ve psikolojisi bozulmuş bir toplumu kurtaramaz.
Son dönemlerdeki boşanmaların en büyük sebeplerinden birisinin ekonomik nedenlerden kaynaklandığı yapılan araştırmalarla da sabitken, hükümetin üzerine sorumluluk almaması yaşana sorunları derinleştirmektedir.
Kadın cinayetlerinde yaşanan artışların sebebine ve içeriğine baktığımız zaman ekonomik sorunlar, işsizlik, tarikat ve cemaatlere teslim edilmiş eğitimsiz bir toplum ve sonuç olarak siyasi iktidarın 16 yılda yarattığı bir bataklık karşımıza çıkmaktadır.
Ekonomik sorunlar yüzünden psikolojisi bozulan vatandaş devlete, bankalara ve şahıslara borçlu ve borcunu ödeyemiyor, işsizlik oranı yüzde 13'lerde. Genç nüfusta bu oran yüzde 24'leri bulduğu ülkemizde aileler dağılmakta, istenmeyen olaylar yaşanmaktadır.”
Tarikat ve Cemaatlerin Aile İçi Şiddete Katkısı Büyük!
“Türkiye’de tarikat ve cemaat olarak tanımlayan tüm yapılar, iktidarın desteğiyle ayrıcalık sahibi oluyor. Tarikat ve cemaatler kendilerine kalabalık bir çevre/mürit oluşturma, sermaye biriktirme, holdingleşme ve siyaset kurumları ile pazarlık ilişkileri kurmak için eğitimsiz tarikat üyelerine ihtiyaç duyuyor.
Tarikatların büyük kesimi, manevi Hak yolu yerine, dinbazlık ve düzenbazlık üzerinden kendilerine dünyevi yol açarak, kamu kurumlarına sızma hareketine dönüşmüştür. Bunlarda bu işi yapa bilmek için büyük ve eğitimsiz kalabalıklara ihtiyaç duymaktadır. Toplumu bu anlamda kullanan bu yapılar insanları gerçek dinden uzaklaştırarak kendi düşünceleri doğrultusunda yönlendirmektedirler. Eğitimi modern yapıdan çıkarmaya çalışan tarikat ve cemaatler eğitimsiz kalabalıklardan beslenmektedir. Eğitim seviyesini düşürüp toplumu değerlerinden uzaklaştırarak sapkın düşüncelere teşvik eden ve müritlerine kadını meta olarak empoze eden bu yapıların aile içi şiddete katkısı büyüktür.”
İktidar Sorunlara Gerçekçi Çözüm Bulamıyor
“Sadece son 10 yılında vatandaşın 5 kat fakirleştiği, iktidarın vatandaşın psikolojisini bozduğu, işsizlik yüzünden bunalıma giren insanımızın intiharlara ve aile içi şiddet ve boşanmalara en büyük etkenlerden biri olduğunu göremeyen bir yönetim anlayışı bu sorunlara gerçekçi çözümler bulamaz.
İşsizlik oranının her geçen gün arttığı, çiftçinin, köylünün, esnafın geleceğe kaygılı baktığı Ülkemizdeki bu kötü tablodan ötürü ümitsiz olan insanların cemaat ve tarikatların elinde yanlış yönlendirdiği bu süreci hazırlayan İktidar kendi yanlış politikalarında hiç bir sorun yokmuş gibi hareket etmesi düşündürücüdür.
AKP İktidarı, Ülkeyi yanlış yöneterek bu kötü gidişata zemin hazırladığını kabullenirse çözüme yönelik daha gerçekçi adımlar atabilir.”
Vatandaşın Psikolojisini Bozdunuz!
“Ülkemizde yaşanan ekonomik krizle birlikte artan işsizliğin zor günler geçiren vatandaşın psikolojisini bozduğunu, son dönemlerde kendini yakan vatandaşların, ümitsizlikten dolayı intihar eden insanların artığını hepimiz görüyoruz ama ülkeyi yönetenler göremiyor.
Ankara’da Meclisin önünde kendini yakan Sıdkı Aydın, Balıkesir’de kendini yakan Muhterem Birgül ve TBMM’de intihara kalkışan işsiz vatandaş gibi birçok intihar girişiminin arkasında ekonomik nedenlerden ötürü dağılmış aile sorunları yatmaktadır. Bu yaşananlar bizlere insanımızın ekonomik zorluklara artık dayanamaz noktaya geldiğini göstermektedir. Aile birliği dağılan bu vatandaşlar okadar zor durumdaki son çare olarak kendini yakmayı ve intihar etmeyi bile göze almaktadır.”