"YOK OLAN ORMAN ALANI 500 MÜ YOKSA 5000 HEKTAR MI?"
Dağlarında çiçekler açan İzmir'in yangınlar sonrasında kül ormanlarına dönüştüğünü ifade eden Sındır, “Bölgede yaptığımız çalışmalarda rüzgar ve benzeri hava koşullarına bağlı olarak Orman Genel Müdürlüğünün koruyucu tedbir ve önlem amaçlı hazırlıklarının bulunmadığı anlaşılıyor. Üzülerek belirtmeliyim ki; yangından etkilenen alan Sayın Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli’nin belirttiği gibi değil. Bölgeyi tanıyan ve bilen orman mühendislerine göre yangından etkilenen orman alanı 500 hektarın katbekat üzerinde 5000 hektara yakın bir büyüklükte. Yok olan orman alanı 500 mü yoksa 5000 hektar mı? Yangınlar esnasında yöreyi bilen köylülerin hiç bir görüşüne itibar edilmemesi ve yardım etme taleplerinin geri çevrilmesi nedeniyle; rotasyon uygulaması nedeniyle tayinle gelmiş ve araziyi tanımayan Orman Genel Müdürlüğü görevlileri sağlıklı kararlar verememişlerdir. Sayın Pakdemirli aynı anda 3 milyon fidan dikerek Kasım ayında Guinness rekorlar kitabına girme projesinden bahsetti. Türkiye’nin yüreğini yakan İzmir’deki orman yangınlarının bu proje için fırsat olduğunu söylemesi kabul edilemez. Bu yangın alanını fırsat bilerek en fazla ağaç dikme konusunda Guinness rekorlar kitabına girme derdine düşmüş olan Tarım ve Orman Bakanı ve Orman Genel Müdürü derhal istifa etmeli, yargı önünde hesap vermelidir. Bakanın derdi yok olan ormanlarımız değil, maalesef Guiness rekorlar kitabı olmuştur” dedi.
“KOORDİNASYON EKSİKLİĞİ!”
Bölgede yaptıkları incelemede yüreklerinin parçalandığını söyleyerek sözlerine devam eden Sındır, “Orman yoksa oksijen yok, oksijen yoksa yaşam yok. İzmir'imizdeki orman yangınlarıyla ilgili bilgi almak, yüreklerimizi yakan felaketi yerinde incelemek için Yeniköy, Kuyucak, Eskiorhanlı ve Beyler köylerimizde yok olan orman alanlarımızı gezdik. Gördük ki; söndürme çalışmaları esnasında yaşanan ciddi bir koordinasyon eksikliği yangından etkilenen alanın katbekat artmasına neden olmuş. Söndürme amaçlı en önemli su kaynağı olan denize çok yakın olan yangın bölgesinde gerek depo hacmi ve gerekse sorti sayısı itibarıyla helikopterlere göre çok daha avantajlı olan yangın söndürme uçakları hiç bir şekilde kullanılmamıştır. THK uçaklarının söndürme faaliyetlerine katılımına kapris ve kibirle hiç bir şekilde izin verilmemiştir. Tarım ve Orman Bakanlığının ve OGM’nin yangın söndürme uçaklarının kullanılmamış olması hususunda hiç bir mazereti kabul edilemez. Çanakkale, Kütahya, Aydın, Denizli, Manisa ve diğer bölge illerinden gelen arazözlerin kullanımında ciddi koordinasyon sorunları yaşanmıştır. Ve arazöz personelinin iaşe ve ibate ihtiyaçlarının karşılanamadığına şahit olduk” dedi.
“FIRSAT ALANLARI OLMAMALI!”
Sındır ayrıca; “OGM bünyesinde 2013 yılında çıkartılan bir yönetmelik ile devreye sokulan orman görevli personelinin rotasyonu nedeniyle bölgeyi, orman varlığını, envanterini, topoğrafyasını, orman içi yol ve patika benzeri geçişlerini hiç bilmeyen bölgeye yabancı görevliler nedeniyle müdahalelerde çok eksikler, yanlışlar ve gecikmeler yaşandığı gözlendi. Yangından etkilenen alanda Efemçukuru altın madeni gibi bölgede yeni madencilik faaliyetlerine fırsat olabilecek süreçler konusunda ciddi önlemler alınmalı. Yanan alanlar böylesi faaliyetlere fırsat alanları olmamalı. Yanan bölgede zarar gören çiftçilerimizin zeytin, bağ, bahçe, küçükbaş zararları ve sulama altyapıları hususundaki tüm zararları en kısa zamanda karşılanmalı. Bölgede sadece ağaçlar yanmadı, hayvanlar, böcekler, toprak canlıları, mikroorganizmalar, velhasıl tüm canlı yaşam ve bütün bir ekosistem yok olmuştur ve bunun sorumluları halktan özür dilemeli ve hesap vermelidir” dedi
TEŞEKKÜR VE GEÇMİŞ OLSUN
Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı: “İzmir tarihine bir başka yangın felaketi olarak geçecek bu yangında canları pahasına emek vermiş olan tüm Orman Genel Müdürlüğü emekçilerine, orman köylülerimize ve gece gündüz alanda görev yapmış olan tüm yetkililere en içten teşekkürlerimi sunarım. İzmir’imize, ülkemize ve yerküremize büyük geçmiş olsun.”