Erdoğdu hazırladıkları, “Tek Adam Parti Devleti Rejiminin Ekonomik Maliyeti” raporuna ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bugüne, vatandaşları borçlanma temelli hastalıklı bir büyüme masalıyla uyutmak için elinden geleni yaptığını ifade ederek şunları söyledi:
“Amacı bir yandan demokrasi ve Cumhuriyet’in ilke ve kurumlarını tahrip ederek ‘tek adam parti devleti rejimi’ni inşa etmek; diğer yandan da Cumhuriyet’in ekonomik birikimlerini muktedirlere ve yandaşlara aktarmak olan bu kandırmacanın temel dayanakları, küresel sermayenin şartlarına tam uyum ve bu uyum kapsamında hızlı borçlanma süreci oldu. Küresel sermayenin çıkarlarıyla muktedirlerin çıkarlarının çatışma içine girdiği dönemlerde ise, bu saadet zinciri sürdürülemez hale geldi.”
Hukuku yerle yeksan etmeye kararlı bir iktidar altında, özellikle 2013 ve sonrasında, politika ve düzenleme istikrarı açısından Türkiye’nin küresel sıralamalardaki yerinin hızlı bir gerileme eğilimine girdiğine işaret eden Erdoğdu, “Yıkılmaya çalışılan kural ve kurumların yerine, ilke, felsefe, tarafsızlık ve şeffaflıktan uzak, keyfi ve ayrılıkçı yapılar kurulması, yerli ve yabancı yatırımcılar açısından caydırıcı bir hal aldı. 2014 yılından başlayarak 2018’e kadar devam eden tek adam parti devleti yolundaki yıkım süreci, ekonomideki hızlı bozulmanın ana belirleyicisi oldu” diye konuştu.
ÜLKE KÜME DÜŞME AŞAMASINDA
2014 başı ile 2019 sonu arasındaki 6 yılda ekonominin uluslararası ölçütlerde küçüldüğünü kaydeden Erdoğdu, 2013 yılında 950 milyar dolar olan milli gelirin, 2019 yılında 754 milyar dolara indiğini, tek adamlık yolunda geçen son 6 yılda milli gelirin 196 milyar dolar eridiğini bildirdi. Yine aynı dönemde, genç ve dinamik nüfus itibarıyla hızlı artış göstermesi arzu edilen kişi başına milli gelir rakamının 3 bin 353 dolar azalarak, 9 bin 127 dolara gerilediğine dikkat çeken Erdoğdu, “Milli gelirdeki kayıplar Türkiye’yi, en büyük 20 ekonomi liginde alt sıralara itti ve hatta küme düşme aşamasına getirdi. İlkesiz ve istikrarsız dış politika, kötü ekonomik yönetimle bir arada Türk Lirası’nı serbest düşüş sürecine soktu. Türk Lirası dolara karşı, her yıl ortalama 64 kuruşa yakın değer kaybı eğiliminde” dedi.
Erdoğdu, temelsiz para ve maliye politikalarıyla iç talep canlandırılmaya çalışılırken, TL’nin hızlı değer kaybının dolara bağımlı ekonomide maliyetleri fırlattığını ve “makyajlı istatistiklerle” bile çift hanelere çıkan hayat pahalılığının milleti sefalete ittiğini bildirerek şu görüşleri dile getirdi:
“Tüm makyaj çabalarına ve piyasaya doğrudan müdahalelere rağmen pahalılık sarmalı hızlanarak devam ediyor. Tek adam parti devleti hevesi, artan pahalılık ve artan işsizlik birlikteliğinde halkı sefalete sürüklüyor. 2019 yılında yüzde 9 olan işsizlik oranı, 2019 Kasım ayında yüzde13.3’e yükseldi. 2013- 2019 arasındaki mevcut eğilim, işsizlik oranında her yıl ortalama 0,6 puana varan bir artışa işaret ediyor. Demokrasiden uzaklaşılarak geçen her gün toplumun üretme ve kalkınma potansiyelini zayıflatırken, ekonomik organizasyonun bozulmasına sebebiyet veriyor. “
Tek adam parti devleti rejimi hevesinin mağdur ettiği geniş kitlelerin başında gençlerin geldiğini, gençlerin çalışma, eğitimlerinin karşılığını alma, ülkelerine ve topluma katkıda bulunma ve gelecek kurma hayallerinin işsizlik karşısında yok olduğunu anlatan Erdoğdu, “Demokrasinin yok edilmesi sürecinde gençlere çıkarılan ekonomik faturanın en gözle görülür göstergelerinde biri, 2013 yılında yüzde 18,7 olan 15-24 yaş genç işsizliğinin, 2019 Kasım ayında yüzde 24,5’e yükselmesidir” dedi.
BORÇLAR VATANDAŞA YÜKLENECEK.
Erdoğdu, demokratik denetim ve kontrol süreçlerinin giderek etkisiz hale getirilmesinin kamu kaynaklarının verimsiz ve kötü kullanımını olağan hale getirdiğini vurgulayarak, 2013 yılında merkezi yönetim bütçesi açığının GSYH’ye oranı yüzde 1 iken, 2019 yılında bu oranın yüzde 2,9’a yükseldiğini söyledi. 2013-2019 döneminde merkezi yönetim bütçe dengesindeki bozulma eğiliminin, açığın GSYH’ye oranının her yıl ortalama 0,3 puan civarında artması anlamına geldiğine işaret eden Erdoğdu, 2019 yılında Merkez Bankası kârı ve yedek akçesi gibi bir seferlik gelirlere rağmen açığın büyümeye devam ettiğini bildirdi. Erdoğdu açıklamasını şöyle tamamladı:
“Tek adam parti devleti rejiminin ekonomik anlamda gelişimi ve devamlılığı dış borç üzerine inşa edildi. 2013 yılında yüzde 41,4 olan brüt dış borç stoku/GSYH oranı, 2019 yılı üçüncü çeyrek döneminde yüzde 59,1’e yükseldi. Tek adam parti devleti rejimini yaşatmak için oluşturulan borçlanma döngüsü, iktidarın teşvik ve garantileriyle yönetilmekle beraber, borç günün sonunda vatandaşa yüklenecek. Tek adam parti devleti rejiminin dış borçlanma döngüsü önünde mutlak bir sınır oluşturmamakla birlikte, kişi başına brüt dış borç stoku ve kişi başına GSYH rakamlarının giderek yakınlaşması, bu döngünün sürdürülemez bir aşamaya geldiğini gösteriyor. Gerek dış borcun büyüme sağlama potansiyelinin düşmesi, gerekse giderek artan ve artmaya devam eden dış borçlanma maliyetleri, iktidarı besleyen temel
döngüyü sona erdirmek üzere. Sözün özü, tek adam parti devleti sevdası, milletin aşını, işini, yaşam sevincini ve geleceğini yok eder hale geldi. Dolar ve TL ile ödenemeyen borçları, işsiz, geçim derdindeki millet artık sadece canıyla, kanıyla ödeyebilmekte. Bu kötü yönetim dönemi, Türkiye’nin gelecekte ayağa kalkmak için ihtiyaç duyacağı tüm kaynakları yok ederken, diğer taraftan da zaruri borçlanma ihtiyaçları için ne üretim, ne gelir, ne de teminat bırakıyor."
08 Mart 2020 Pazar 14:50
Son Güncelleme: 08.03.2020 14:54