Çeviköz'ün açıklamaları şe şekilde;
“Avrupa Birliği (AB)’nin, Türkiye ile ilişkileri ve Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri ele aldığı liderler zirvesi sonunda, Aralık ayında Türkiye’ye ambargo uygulanabileceğini belirten kararını endişeyle öğrenmiş bulunuyoruz.Cumhuriyet Halk Partisi olarak zirvede izlenen ikili stratejinin ilk ayağı olarak siyasi diyaloğa bir şans verilmesini memnuniyetle karşıladığımızı not etmek isteriz. Ancak üye ülkeyle siyasi dayanışma gösteren ve hakkaniyeti gözetmeyen AB tutumunu taraf tutan bir yaklaşım olarak görüyor ve kabul etmiyoruz.
Karar'da Yunanistan ile istikşafi görüşmelere başlanmasına ilişkin atıf olumludur. Bununla birlikte, zirve kararı, AB-Türkiye ilişkilerinde gerginliğin azalmasına yardımcı olmayacağı gibi Doğu Akdeniz krizinde de Yunanistan’ın masaya eşit şartlar altında oturmasına engel olacaktır.
AB’nin yapısı gereği kararlarının oy birliği ile alınmış olması göz önünde bulundurulacak olursa, ülkemizin yalnızlığının bir kere daha ortaya çıktığı görülmüştür. Türkiye’nin haklı tezlerini ve çıkarlarını Avrupa başkentlerinde savunma konusunda iktidar yetersiz ve çaresiz kalmaktadır. Doğu Akdeniz’de Türkiye Cumhuriyeti’nin pusulası iktidarın bugüne kadar iç politika mülahazalarıyla yürüttüğü ikircikli politika değil Cumhuriyetimizin geleneksel dış politika anlayışı olmalıdır.
Türkiye'nin AB üyesi olmamasının bizim için nasıl bir kayıp sebebi olduğu bu kriz ve AB Liderler Zirvesi görüşmelerinde çok net biçimde ortaya çıkmıştır. Türkiye başkalarının masada aldığı kararlara maruz kalan bir ülke değil, masada kararları alan ülkelerden biri olmalıdır. AB-Türkiye ilişkileri mülteci meselesine ve bu çerçevede 18 Mart Mutabakatının güncellenmesine indirgenecek bir süreç değildir. İktidarı uzun yıllardır terk ettiği AB üyelik gündemine geri dönmeye ve ciddiyetle sahip çıkmaya davet ediyoruz. Bu davranış Türkiye'nin ulusal çıkarlarının bir gereğidir.
Zirve kararı Kıbrıs Türk Halkı'nı yine yok farzetmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ülkemizin ve KKTC’nin haklarını her platformda savunacağımızın ve savunmaya da devam edeceğimizin bir kez daha kuvvetle altını çiziyoruz.”