İstanbul'un Kartal İlçesinin etkin siyasetçilerinden CHP Parti Meclisi Üyesi Doç. Dr. Hüsnü Süslü 16 Nisan 2017 Pazar günü Anayasa değişikliğine gidilecek olan Referandum sürecini değerlendirdi. Anayasa değişiklikleri ile ilgili görüş ve düşüncelerini paylaşan CHP PM Üyesi Süslü yapılan değişikliklerle, tek adam hegamonyasının geleceğini ve bunun yansımalarının ülkenin aleyhine olacağına dikkat çekerken; partili, partisiz herkesin bu konuya sahip çıkması gerektiğinin altını çizdi ve herkesi HAYIR demeye çağırdı. CHP’li Süslü, TBMM’nin elinde bulunan yasama yetkisinin elinden alınarak, tek bir insana endekslendiğini savunduğu görüşünde; yasama, yargı ve yürütmenin tek elde toplanmasının dünyada bir başka örneği bulunmadığına işaret ederek açıklamalarında FETÖ’nün darbe öncesini ve sonrasını, Kürt meselesinin çözüm sürecini değerlendirerek şunları söyledi:
Yapılan Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi var. CHP daha ilk günden bu tip bir Başkanlık sistemine karşı olduğunu ve güçlü bir Demokratik yapıdan taraf olduğunu ortaya koydu. Önce şunu söylemeliyim ki; bugün Atatürk mezarından çıksa gelse ve Başkanlık adına bugün birilerine verilmeye çalışılan yetkiler ona verilse biz ona da karşı geliriz. Genel Başkanımıza dahi bu yetkiler verilse buna da karşı çıkarız.
HAYIR diyenler güçlü parlementoda yana olanlardır
Bizim uğraşımız yada hedefimiz kimse yanlış anlamasın ne AKP ne de Recep Tayyip Erdoğan‘dır. Biz güçlü parlamenter sistemden yana olduğumuzu her zaman deklere ettik. Tüm yetkilerin bir kimse üzerinde toplanmasının ciddi sorunlar yaratacağını biliyoruz.Birleşmiş Milletlerin gelişmişlik indeksi içerisinde ilk 10 sıralamasına bakıldığında bir tane Başkanlık sistemi ile yönetim görülmektedir. O da Amerika Birleşik Devletleridir. Fakat son 10 sıralamasına baktığınızda ise hepsinin Başkanlık sistemi ile yönetildiğini görebiliyorsunuz. Cumhurbaşkanımızın 6 yaverinden 4’ü FETÖ’cü çıktı. Kuvvet Komutanlarının tüm emir erleri FETÖ’cü çıktı. Sizlere soruyoruz; kendisini böylesine gizleyebilen bir örgüt, her zaman dile getirdiğimiz gibi kendisini çok iyi gizleyerek bir gün bu ülkeye Başkan olursa bizler o gün ne yapacağız? Ben ve partim ülkesini düşünen herkesin bu mücadelede yer almasının tarafındayız.
Cumhuriyet’i kurarken Saray’dan yetkiyi alarak Meclis’e verdik ve Türkiye’yi hepimiz birlikte kurduk
Bu ülkeyi CHP kurdu demeyeceğiz. Hepimiz birlikte kurduk. Kurarken de şöyle dedik; saraydan aldığımız yetkiyi millete veriyoruz. Yani parlamenter sisteme geçiyoruz. Mecliste temsiliyet oranı ne kadar yüksekse o kadar demokratiktir dedik. Seçim sisteminde bir parlamento içerisindeyseniz buradan çekilmeyi yani sine-i millete gitmeyi düşünemezdik. Halk bize bunu yapsaydık eğer hesap sorardı o durumda. Bize gelmeden parlamento içerisinde hangi mücadeleyi verdiniz? derdi. Öyleyse burada kalıp sonuna kadar mücadele etmeliydik. Belki sayısal çoğunluğumuz yok ama bu kavgayı sonuna kadar sürdüreceğiz. Referandum da Halk’a gideceğiz ve anlatacağız. Kimseyi rencide etmeden, ülkenin birliği ve beraberliğinden, huzurundan, gelişmişliğinden dem vuracağız.
Partiye oy vermek başka şey tek adam başkanlığına destek vermek başka şeydir
Bizim için istemediğimiz yetkilerin başkasına verilmesine de sonuna kadar karşı çıkacağız.Bu nedenle yerel de veya başka yerlerde de parlamenter sistem ısrarımızı sürdüreceğiz. Bu durumda “ben küstüm oynamıyorum” deme lüksüne sahip değiliz. CHP içerisinde %25 oranında destek var. Bunun dışında merkez sağda yer alan tüm partilerden destek isteyeceğiz. Partiye oy vermek başka şey başkanlığa destek vermek başka şeydir. Şu an kamuoyu araştırmalarına göre başkanlığa destek sadece %40 civarında görülüyor. Biz bu parlamenter sistemin devamından yanayız.Başka meclisimiz yok. Ancak yerel yönetimlerin güçlendirilmesinden yanayız ama bunun adı asla özerklik değil. Merkeziyetçi yönetime karşıyız.
CHP 30 yıl önce Kürt meselesinin çözüm yerinin Parlemento olduğunu söylemiştir; CHP Oslo’da olmadı. CHP İmralı’da olmadı. CHP hendek olaylarında Kandile heyetler yollamadı. Dolmabahçe’de protokoller imzalamadık.
Bizim HDP-PKK meselesinde görüşümüz tam 30 yıldır aynı. Bu konuda gerçekten sütten çıkmış ak kaşık gibiyiz. Kürt meselesinin çözüm yeri parlemento dedik. Biz bunu 30 yıldır söylüyoruz. 89 raporundan itibaren bunu dillendiriyoruz. Kapalı kapılar ardında görüşmelerle değil bu konunun parlemento içerisinde tartışılması gerektiğini hep söyledik. Sonra gördük ki, bu hükümet zamanında da tıpkı geçmişte Özalhükümetlerinin yaptığı gibi çeşitli görüşmeler yapılmış. Önce bunun inkar edildiği ancak daha sonra itiraf edildiği bir süreç geçirdik. CHP Oslo’da olmadı. CHP İmralı’da olmadı. Hendek olaylarında Kandile heyetler yollamadık. Dolmabahçe’de protokoller yapmadık.
CHP’nin PKK ile organik, düşünsel veya başka bir şekilde yakınlığı yada bağı olamaz
Biz CHP’yiz. Düşüncel olarak bazıları bizim gibi düşünebilir ama bu birlikte olduğumuz anlamına gelmez. Kim mağdur olursa onun yanında olmaya devam edeceğiz. Mağdurun dinine, ırkına rengine bakmayacağız. AKP ne yazık ki bugüne kadar HDP’yi de aşarak, PKK’ın üst kademeleri ile görüşmelerini sürdürdü. Oslo’da görüşenler PKK’mı yoksa HDP’mi idi? Kayıtlar var. Bu bizim çıkardığımız bir şey değil. Bu nedenle CHP’nin PKK ile organik, düşünsel veya başka bir şekilde yakınlığı yada bağı olamaz.