AKP TÜRKİYESİNDE ÇOCUKLAR CEHENNEMİ YAŞIYOR
Bankoğlu açıklamasında şunları söyledi:
“Bir zamanlar adına bayramlar armağan edilen, geleceğimiz olarak görülüp her türlü teşviğin
ve desteğin verildiği, eğitiminin her şeyden önemli görüldüğü çocuklar, bugünün
Türkiye’sinde resmen cehennemi yaşıyor. Daha doğduğu günden itibaren çetelerin insafına
terk ediliyor, büyüme çağında temel gıdalardan yoksun kalıyor, okulda beslenme çantasını
dolduramıyor, lisede MESEM denilen eğitim merkezlerinde işçi olarak çalıştırılıyor, iş
cinayetinde hayatını kaybetmezse bile kalıcı yaralanmalar yaşıyor. Eğitimden uzak, istismara
ve şiddete maruz bırakılan çocukların hayatı, geleceği ne yazık ki tüm yönleriyle karartılmış
durumda.”
İZMİR’DE ÖLEN 5 ÇOCUK, YENİDOĞAN ÖLÜMLERİ, NARİN, ŞEYMA VE DİĞERLERİ…
Sadece son bir ayda yaşadığımız olaylar, dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşansa yer
yerinden oynardı. İzmir’de annesi hurdacılık yaparken gecekondudan bozma bir evde
boğularak hayatını kaybeden 5 çocuğu, yenidoğan ölümlerini, kamuoyunu derinden sarsan
Narin ve Şeyma cinayetlerini hatırlayın. Basına yansımayan, 3. sayfa haberi dahi olamayacak
derecede sıradanlaşmış, olağanlaşmış ölüm, şiddet ve istismar olaylarını düşünün. Bunların
tamamı sadece adli olaylar olarak görülebilir mi? Veya derin yoksulluğu kanıksamış, gelecek
hayali bile olmayan çocukları düşünün. Ya da devlet raporlarında dahi yer alan çocuk yaşta
uyuşturucu bağımlılığını düşünün. Tüm bu olaylar ve durumlar, siyasetten bağımsız ele
alınabilir mi? Daha birkaç yıl önce kız çocuklarının eğitimini konuşurken bugünlerde kız
çocuklarının yaşam haklarını konuşur olduk. Akran zorbalığını konuşurken yoksulluktan okul
bırakan çocuklardan bahseder olduk. 100 yıl önceki vizyonun yüzlerce yıl gerisine düşmüş bir
durumda olduğumuzu herkesin görmesi gerekiyor.
ÇOCUK ÖLÜMLERİNİN POLİTİK OLDUĞU AYAN BEYAN ORTADA
Dünya Çocuk Hakları Günü, her çocuğun, yaşama, eğitim, sağlık, barınma, oyun, fiziksel,
psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma hakkı olduğuna vurgu yapmak 20 Kasım’da
ilan edildi. Bugün Türkiye’nin mevcut durumu çocukları bu maddelerden hangisine karşı
koruyabiliyor? Çocuklar için gelecek derken belki iklim değişikliğini konuşmamız gerekirken
bir yanda savaş, diğer yanda cinayetlerin gölgesinde çocukların en temel yaşam hakkını
savunmak zorunda kaldığımız bir sürecin içerisine itildik. Bu süreç, çocukların sadece
geleceğine değil, bugününe de savaş açan bir düzenin devamlılığını öngörüyor. Fikir ve Sanat
Atölyesi Derneği (FİSA) Çocuk Hakları Merkezi'nin verilerine göre; 2024'ün ilk 8 ayında 516
çocuk yaşamını yitirdi. Devlet eliyle meşrulaştırılan çocuk işçiliği yüzünden son bir yılda 15-17
yaş arasında en az 44 çocuk sözde eğitim merkezleri MESEM'lerde hayatını kaybetti. Tüm bu
veriler, iktidarın bakış açısı ve izlediği politikalar çocuk ölümlerinin siyasi olduğunu açıkça
göstermektedir.
AİLE BAKANLIĞI 5 TL, ÇALIŞMA BAKANLIĞI 1000 TL ÇOCUKLARA AYIRDI
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise asli görevi çocukların korunması ve gelişimi olmasına
rağmen “Çocukların Korunması Programına” çocuk başına günde 5 TL ayırmış durumda.
Bakanlık’ın çocuklar için ayırdığı bütçenin büyük bir bölümü de zaten Bakanlığının kendi
personel giderlerinden oluşuyor. Yine Çalışma Bakanlığı’nın çocuk işçiliğiyle mücadeleye
ayırdığı bütçe ise sadece 1000 TL olarak belirlendi. Bütçe ödenekleri bir gösterge olarak
iktidarın çocuklara yönelik tutumunu açıkça gösteriyor. Bu bütçeyi yapan zihniyetin, tasarruf
tedbirleri diyerek ilk başta köy çocuklarının okul servislerini kaldırdığını da unutmamalıyız.
Dolayısıyla böyle bir yönetimle, 20 Kasım’ı bir kutlama günü olarak değil, hesap sorma ve
mücadele günü olarak düşünmek zorundayız. Çocuklar için vereceğimiz mücadele, sadece
geleceğimiz için değil; çocuk iş cinayetlerine karşı, her geçen artan istismar ve şiddete karşı,
ülkemizi yok eden bu karanlığa karşı mücadele olacaktır.