DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Şimdiye kadar açıklanan her şey de bir bakıma anlaşılmaz kılındı. Dün hasta tanımı yeniden yapıldı, bu sefer de 'sadece hastanede yatanlar' denildi. Anlıyoruz ki günlük tablolarda açıkladıkları hasta sayıları da doğru değil" dedi.
Babacan, partisinin Adıyaman il kongresinde, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklamalarını sert bir dille eleştirdi. Babacan, "Artık yeter! Şeffaf olun. Halkımız ölüyor. İşin ucunda bu milletin hayatı var. Sırf propaganda yapmak için olur olmadık şeylere 'Beka meselesi' diyorsunuz. Gerçek beka arkadaşlar, bu milletin canıdır, sağlığıdır" diye konuştu.
Babacan, özetle şunları söyledi:
"AÇIKLANAN HER ŞEY BİR BAKIMA ANLAŞILMAZ KILINDI"
"Dün akşam hükümetin ilgili bakanı bir açıklama yaptı. Aylardır hepimizden gizlenen bu pandemiyle ilgili vaka sayılarını açıkladı. Son 24 saatteki vaka sayısının 28.351 olduğunu söyledi. Tabii eğer bu sayıya inanacaksak. O da başka bir mesele. Açıklama yapmak demek, bir şeyi açıklığa kavuşturmak demektir. Dünkü ifadeler, bugüne kadar topluma tam olarak neyi açıkladıklarını bile anlaşılmaz kıldı. Şimdiye kadar açıklanan her şey de bir bakıma anlaşılmaz kılındı. Dün hasta tanımı yeniden yapıldı, bu sefer de 'sadece hastanede yatanlar' denildi. Anlıyoruz ki günlük tablolarda açıkladıkları hasta sayıları da doğru değil."
"İHANET KELİMESİ O KADAR UCUZ DEĞİL"
"Türk Tabipler Birliği, sağlık çalışanlarımız aylardır feryat ediyor. 'Ölüyoruz' diyorlar. Hazır ellerinde beklettikleri bir damga var, üzerinde de 'hain' yazan bir damga, getirdiler, Tabipler Birliği’ne de tak 'sen hainsin' dediler, 'vatan hainisin' dediler. Alışkanlık haline geldi. En ufak eleştiri, en ufak yanlışa işaret etmek, artık tahammülleri yok sanki her şeyi mükemmel yapıyorlarmış gibi en küçük eleştiri, en samimi, içten sesler dahi ortaya çıktığında hemen “vatan haini”. Bu kelimeyi de çok ucuzlattılar. Bu ihanet kelimesi o kadar ucuz değil."
"GERÇEK BEKA BU MİLLETİN CANIDIR, SAĞLIĞIDIR"
"Doktorlarımızın, sağlık çalışanlarımızın fedakarca verdikleri mücadele olmasaydı var ya şu anda ülke çok daha kötü bir durumdaydı. Her şeye rağmen, itibarlarının her gün ayaklar altına alınmalarına rağmen, her gün feryat etmelerine rağmen 'Ya bu problem çok büyük, öyle açıkladığınız gibi değil biz yaşıyoruz, hastanedeyiz,' demelerine rağmen maalesef sürekli rencide edildiler. Artık yeter! Şeffaf olun. Halkımız ölüyor. İşin ucunda bu milletin hayatı var. Sırf propaganda yapmak için olur olmadık şeylere 'Beka meselesi' diyorsunuz. Gerçek beka arkadaşlar, bu milletin canıdır, sağlığıdır."
"PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ AYAKLARINA DOLANIYOR"
"Getirdikleri bu partili cumhurbaşkanlığı sistemi ayaklarına dolanıyor. Hani 'nereden nereye' diyoruz ya, 20 yıl önce adalet için yola çıkanların ümidine bir bakın, bir de şimdi tek kişinin sözüne mutlak itaat hallerine. Birinin istifasını iste, bir başkasını disiplin kuruluna sevk et… En ufak bir farklı fikre tahammülü olmayanlar hangi demokrasiden söz edebilir? Bunun samimiyetine kim inanır?"
"YIPRANMA HAKKINDA BASIN KARTININ OLUP OLMAMASINI BİR ÖNEMİ YOKTUR"
Babacan, gazetecilerin yıpranma hakkında basın kartı şartına bağlanması kararına ilişkin, Anayasa Mahkemesi kararını hatırlatarak şöyle konuştu:
"Yeni yapılan bir düzenlemeye göre, gazetecilerin yıpranma hakkından faydalanabilmeleri için, Basın İş Kanunu kapsamında sigorta yaptırmaları ve İletişim Başkanlığı tarafından basın kartı almaları gerekiyor. İletişim Başkanlığı dediğimiz de hani şu propaganda makinesi olarak çalışan kurum var ya, o… Oysa Anayasa Mahkemesi, 25 Aralık 2019’da dedi ki, yıpranma hakkında basın kartı olup olmamasının bir önemi yoktur. Biz, gazeteciliğin çok zor şartlarda yapılan bir meslek olduğunu biliyoruz. Haberin saati olmaz, haberle yatıp haberle kalkarlar. Bu ağır ve yıpratıcı koşullar altında çalışan gazetecilerimizin fiili hizmet süresi zammından faydalanabilmesi de basın kartı şartına bağlandı. Böyle olmaz arkadaşlar. Biz tüm gazetecilerimizin sosyal haklarına mutlaka sahip çıkacağız."