Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yanıtlamasını istediği önergede protokolün ayrıntılarına yer veren Bülbül, “Anaokulu dönemi çocuğun sosyal ilişkilerinin gelişmesini, öz güveninin artmasını, yeteneklerinin keşfedildiği, dil gelişimini hızlandıran kısaca çocuğun gelişimi ve daha sonraki eğitim-öğretim hayatının temellerinin atıldığı yerdir. Çocukların soyut kavramları anlamlandıramadıkları bu yaş döneminde verilecek olan din eğitimin çocukta güvensizlik, cesaretsizlik, kaygı yaratması kaçınılmaz olacaktır” dedi.
Bülbül’ün verdiği soru önergesi şu şekilde:
Aydın’da İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı anaokulu ve anasınıflarında uygulanacak olan Kur’an Kursları Öğretim Programı kapsamında Aydın İl Müdürlüğü ile Aydın İl Müftülüğü bir protokol imzalamıştır.
Amaç kısmında “Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak ve bu kapsamda okul öncesi kayıtlı 4-5 yaş grubu çocukların ‘Değerler eğitimi ve Dini Eğitim’ çalışmalarının yapılmasını amaçlar. Ayrıca 4-5 yaş okul öncesi öğrencilerimize yönelik D grubu Kur’an Kurslarının açılması hedeflenmektedir” denilen protokolde;
Programın 5 yıl boyunca devam edeceği,
Her gruba haftada 6 saat ders verileceği,
Yapılacak tüm faaliyetlerin ve kullanılacak materyallerin denetiminden İl ve İlçe Müftülüklerinin sorumlu olduğu,
Eğitimi İl/İlçe Müftülükleri tarafından görevlendirilecek asgari 296 saatlik Çocuk Gelişimi Sertifikası olan Müftülük personeli olan Kuran kursu öğrencileri veya İHL mezunu olup Çocuk Gelişimi Bölümünü bitirmiş olanlar tarafından verileceği belirtilmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Eğitim Ve Öğretimine Yönelik Kurslar İle Öğrenci Yurt Ve Pansiyonları Yönergesine göre D Grubu Kuran kursları “Çeşitli nedenlerle Kur'an kurslarına gelemeyen veya din eğitimi hizmetlerinden yararlanamayan vatandaşlarımız için uygun görülen kamu, kurum ve kuruluş gibi yerlerde, müftülüğün teklifi mülki amirin onayı ile Kur'an kursu hizmetleri verilebilir” denilmektedir. Ancak burada çeşitli nedenlerle Kur’an kursuna gelemeyen ya da dini eğitim hizmetinden yararlanamayan vatandaşlar olmadığı gibi talep de mevcut değildir. Aksine birçok velinin çocuklarına Kur’an kursu verilmemesi yönünde eğitim kurumlarına dilekçe verdiği bilinmektedir.
Ayrıca, anaokulu dönemi çocuğun sosyal ilişkilerinin gelişmesini, öz güveninin artmasını, yeteneklerinin keşfedildiği, dil gelişimini hızlandıran kısaca çocuğun gelişimi ve daha sonraki eğitim-öğretim hayatının temellerinin atıldığı yerdir. Çocukların soyut kavramları anlamlandıramadıkları bu yaş döneminde verilecek olan din eğitimin çocukta güvensizlik, cesaretsizlik, kaygı yaratması kaçınılmaz olacaktır.
Bu bağlamda;
Anayasa’ya göre ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan din bilgisi dersleri dışındaki din eğitim ve öğretimin ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır. 4-5 yaş grubu çocuklarına verilecek Kur’an Kursu Öğrenim Programı hangi talep ve ihtiyaçlardan doğmuştur? Milli Eğitim Bakanlığına ya da bağlı İl Müdürlüğüne çocukların velileri tarafından bu konuda yapılan başvuru var mıdır?
Verilecek olan bu eğitimin 4-5 yaş grubu çocuklar için nasıl bir yararı olduğu düşünülmektedir?
Eğitim verecek kişilerin çocuk gelişimi/okul öncesi eğitim konusunda yeterli olmadıkları anlaşılmaktadır. Çocukların bu kişiler tarafından eğitim görmeleri ne kadar doğrudur? Bu konuda herhangi bir araştırma yapılmış mıdır? Konunun uzmanı pedagoglardan görüş alınmış mıdır?
Çocukların somut ve sezgisel düşündükleri bu dönemlerinde soyut kavramlar üzerinden eğitim verilmesi ne kadar pedagojiktir ve laik eğitim sistemine ne kadar uygundur?
Protokolün programın bir amacının da amacının okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak olduğu belirtilmektedir. Kur’an Kursu Öğrenim Programı ile okul öncesi eğitimi nasıl yaygınlaştırmayı düşünüyorsunuz?
İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı anaokulu ve anasınıfları gibi eğitim kurumlarında yapılacak bu eğitimin denetimi, sorumluluğu, faaliyetleri neden ilgili yerin müftülüklerine bırakılmaktadır?