İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yerel seçimlere ilişkin “Biz her yerde ayrı gireceğiz, İstanbul ve Ankara dahil. Ben de katılıyorum buna. Şimdi bunu Genel İdare Kurulumuza getireceğim” dedi. Akşener, “İstanbul’un ve Ankara’nın altılı masadaki eski ortağınızın partisi tarafından kaybedilmesini göze alıyor musunuz” sorusu üzerine “Hepsini göze alıyoruz. Öyle adaylar çıkaracağız ki belki bizimki seçilecek” diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fatih Altaylı’nın Youtube kanalına konuk oldu. Akşener, 2016 yılında bir gizli tanığın iddiaları ile ilgili hakkında açılan FETÖ soruşturmasıyla ilgili şunları söyledi:
“8 klasör dosya ve bir hukuk katliamı var. Ne zaman açılmış biliyor musunuz? 17 Temmuz 2016 günü yani darbeden 2 gün sonra açılmış. İddia şu: Ben o gece çıkmışım televizyonlarda, sosyal medyada demişim ki; ‘İnşallah başarılı olur bu darbe, inşallah Tayyip Erdoğan Menderes gibi olacak’ demişim. Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dava açmış. Aradan bir zaman geçmiş, Cizre’de bir tutuklu PKK sanığı uzun uzun konuşturulmuş, çok ilginç ki hiç isim hatırlamıyor. Diyor ki; Meral Akşener, FETÖ derslerine gidip gelen, Fetullah Gülen’in bir parti kurdurma ya da MHP’nin başına birini geçirme isteğinin ortasındaki kişi. Yani ben FETÖ’nün emrinde bir şahısmışım. Bunu diyen PKK’lı beraat ediyor. Hakkında koruma kararı var. Ama dosyanın ilerleyen yerlerinde PKK’lının adı da var. Yağmur kod adının sonra gerçek adını öğreniyoruz.
Birisi daha ihbarda bulunuyor. Kafası kızan ihbar etmiş ama o ihbarda da şöyle bir durum var. Sayın Tuğrul Türkeş, ben, Sayın Süleyman Soylu FETÖ’cü olduğumuz ve hakkımızda soruşturma yapılması gerektiği iddiası var. Ben dokunulmazlığım olmadığı için ayrılmışım diğer ikisinin de dokunulmazlığı olduğu için Meclis’e gönderileceği yazıyor. Onlara ne yapıldı bilmiyorum. Yani bütün bunlardan oluşan bir saçmalık ve 5 dakikada öğrenilecek bir durum açık tutulmuş. 2019’da birden bir gizlilik konmuş.
“BENİMLE YOLCULUK YAPAN HERKES ARAŞTIRILMIŞ”
Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, TBMM’nin görevlendirdiği bir şahıs olarak Polonya’ya gitmişim o uçaktaki bütün yolcuların vatandaşlık numaralarıyla beraber haklarında soruşturma yapılmış. Daha vahimi var. Eşim ve arkadaşlarıyla beraber 2014 yılında geziye gitmiştik. Oradaki uçaktaki herkes araştırılmış. Oğlumun, eşimin ve muhtemelen gelinimin her şeyini MASAK araştırmış. Daha vahimi 2018’de Cumhurbaşkanlığı adaylığım sürecinde bana yardım eden herkes mesela 14 lira, 40 lira göndermiş kişi her şeyiyle araştırılmış. Küçük yardımlar araştırılmış. İsmini söylemeyeceğim Ergenekon’dan yargılanmış iki asker, kampanyaya yardım göndermiş. Bir tanesi de general. Her ikisi o dosyada ne yazıyor biliyor musunuz? Ergenekon Terör Örgütü Sanığı… FETÖ araştırılırken bu yazıyor. 2019’da da tüm bunlar bitmiş. 2023’e kadar dava durdurulmuş.”
Altaylı’nın “Acaba Erdoğan ile mi anlaştı” iddiaları olduğunu hatırlatması üzerine Akşener, şunları söyledi:
“Aileme sürekli saldırıldı. Ben o zaman anlaşmamışım Tayyip Bey’le de şimdi niye anlaşayım? Bana Başbakan yardımcılığı teklif edildi. Bugün mü anlaşacağım? HDP üzerinden PKK’cılık, algı yönetiminde bu daha etkili. Çünkü artık vatandaş şöyle demeye başladı: “Bu kadın kaç senedir açıkta hiçbir şeyi yok, dokunulmazlığı yok. FETÖ’cüyse tutuklayın” meselesine gitti. Ben de bunun üzerine çok düştüm. Bu seçimde de zaten bana FETÖ’cülükle ilgili soru gelmedi. Ama dikkat edersiniz ben 45 ilde miting yaptım orada büyük çoğunluğuna da şahit olsun diye Mansur Bey ile gittim. Oralarda ikimiz de PKK ve HDP’ye cevap vermek zorunda kaldık. Kandil iddialarına cevap vermek zorunda kaldık.”
“İKİ ARKADAŞIMIZDAN BİRİNİ ADAY GÖSTERECEKSENİZ BİZ VARIZ. AMA DİĞERİNİ GERİ ÇEKİN. İKİSİNİ BİRDEN ADAY GÖSTERMEYECEKSENİZ İKİSİNİ DE GERİ ÇEKİN DEDİM”
Akşener, 6’lı masada aday belirlenme sürecinin gecikmesi ve masadan kalkma sürecine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“Ben 2 yıl evvel, daha ortada masa yokken, o zaman yeni kurulan Sayın Fatih Erbakan’ın da partisi dahil bütün siyasi partileri dolaştım. 4 kişi gittik. Sayın Cihan Paçacı, Sayın Koray Aydın, Sayın Uğur Poyraz ve ben vardım. Bu görüşmelerde ben Sayın Davutoğlu’na, Sayın Gültekin Uysal’a, Sayın Ali Babacan’a, Sayın Temel Karamollaoğlu’na bir soru sordum: ‘Sayın Kılıçdaroğlu adayım derse siz ne yapacaksınız’ diye oradan cevaplar aldım. Sonra bu turum bittikten sonra da yanımıza Sayın Salim Ensarioğlu’nu da alıp CHP’ye gittik. Orada da Sayın Kılıçdaroğlu’yla beraber teşkilat başkanı, Sayın Kuşoğlu, Sayın Oğuz Kağan Salıcı ve Sayın Selin Sayek Böke gibi arkadaşlar vardı. Karşılıklı oturduk ve ben şunu söyledim. Dedim ki; bu iki belediye başkanımız ita amiri sizsiniz. CHP’nin adayı, biz sadece destekledik. Size bir şey soracağım dedim. Bu iki arkadaşımız gerçekten morali bozuk seçmenin yanında yer aldığı ve taraftar hâline geldiği bir pozisyona doğru gidiyor. Dolayısıyla bu iki arkadaşımızdan birini aday gösterecekseniz biz varız. Ama diğerini geri çekin. İkisini birden aday göstermeyecekseniz ikisini de geri çekin Kemal Bey, onların ita amiri sizsiniz” dedim. 5 biz, 5 onlar şahitli. Ben zannettim ki böyle olacak. Ama sonra Sayın İmamoğlu Türkiye’yi gezdi. Sayın Mansur Yavaş’a müthiş bir sevgi ve sempati oldu.”
20 Ocak 2020’de yapmaya başladığı il ve ilçe ziyaretlerinde gittikleri her yerde Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın ismini duyduklarını dile getiren Akşener, “Aksaray’da da Niğde’de de Trabzonda da söylüyorlar. Bu yavaş yavaş daha da arttı. Hakkâri’de Mansur Yavaş söylendi” dedi.
“BİZİM ÖNERİMİZ; HER BİR PARTİNİN GÜVENDİĞİ BİR ANKET ŞİRKETİ GÖSTERİP ONLARA ARAŞTIRMA YAPTIRMASI VE SONUÇTA KİM ÇIKIYORSA ONU KABUL ETMEMİZDİ”
Akşener, 2 Mart 2023’te gerçekleşecek olan Altılı Masa toplantısından önce yaşananları şöyle anlattı:
“Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu bize geldi ve ben adayla ilgili ne düşündüklerini sordum. DEVA Partisi’ne de kendim gidip ne düşündüklerini sordum. Saadet Partisi’nin ev sahipliğindeki toplantıda adayın nasıl bir yöntemle seçileceğine ilişkin toplanılacağı kararı çıkınca ben de bizim Genel İdare Kurulumuzdan ona yönelik bir yetki aldım. Bana verilen yetki; benim 2 arkadaşımız çok önde olduğu onların isimlerini söylemem ve diğerlerinin de söyleyeceği isimler doğrultusunda bizim önerimizin; her bir partinin güvendiği bir anket şirketi gösterip onlara araştırma yaptırması ve sonuçta kim çıkıyorsa onu kabul etmemizdi.
“BEN YÖNTEMİ KONUŞMAYI BEKLİYORDUM”
Gittiğimde yöntemi konuşmamızı bekliyordum.. Ama birden konuşma ‘Kim aday olsun’ sorusuna evrildi. İlk sözü Gültekin Bey’e verdiler. Gültekin Bey, Kemal Bey’i söyledi. Sonra Ali Bey’e verildi o da ‘Kemal Bey’ dedi. Temel bey, ‘Kemal Bey’ dedi. Sayın Davutoğlu da ‘Sayın Akşener aday olmadığına göre Kemal Bey’ dedi. Sıra bana gelince, ben böyle yetki almadığımı söyledim. Bunu doğru bulmuyorum dedim. Türkiye’yi 2 kere dolaştım, bu iki arkadaşımız benim babamın oğlu değil, bunları meşhur eden, aday eden, seçen ben değilim. İta amiri CHP ama gittiğim yerlerde böyle gördüm. Benim yetkim şu diyerek yöntemimizi önerdim. Ben bunu dile getirince bir gökyüzüne bakma hâli oldu. Sonra Sayın Kılıçdaroğlu dedi ki; ‘Meral Hanım imzalamıyorsa imzalamasın biz 5’imiz imzalayalım, çıkalım.’ Ben de aldım dosyamı; ‘Peki o zaman size başarılar diliyorum’ dedim.
Sonra durdurdular beni ve denildi ki; ‘Madem öyle bir yetki aldınız o zaman partinize Kemal Bey’i götürün.” Şimdi bu öyle bir duygu ki çok dürüstçe söylüyorum. Bir tarafta içi titreyerek bize bakan sizin kızınız yaşındaki çocuklar, bir tarafta benim oğlum 82 doğumlu, o yaş grubundan bıkmış gençler… Bir taraftan içinizden geçen bambaşka bir şey yani göz göre göre bir şey gidiyor orta yerden yani doğru yönetilememiş bir sistem. Ve ‘peki’ dedim. O meşhur kağıdı imzalayıp çıktım, geldim ve derhâl arkadaşlarımla görüştüm. Olanları anlattığımda bizim arkadaşlar çok sert bir tavır koydular. İki konuşma hazırladım, biri daha yumuşak huylu, birisi sert sizin görüşünüze göre yapacağım dedim. ‘Kesinlikle o masaya dönmeyeceksin’ dendi o oylamada. Sadece bir arkadaşımız ‘Bunu bu kadar sertlikle yapmayalım’ dedi. O da Bahadır Erdem.”
“YANDAŞ MEDYA İLE CHP’Yİ DESTEKLEYEN KENDİNE MUHALİF DİYEN MEDYA AYNIYMIŞ”
Akşener, 3 Mart günü İYİ Parti üzerinden medyaya yansıyan haberlere ve iddialara ilişkin şunları söyledi:
“Aliya İzzetbegoviç’in bir sözü vardır: ‘Biz ne zaman ölürüz? Savaşı kaybedince değil. Düşmanımıza ya da rakibimize benzediğimiz zaman.’ Neyi gördüm biliyor musunuz? Yandaş medya ile CHP’yi destekleyen kendine muhalif diyen medya aynıymış. Ben aynı şeyi Sayın Ekrem İmamoğlu’nun Saraçhane meselesinde yanında olduğum zaman da yaşadım. Böyle bir çirkinlik görmedim. Ben 28 Şubat yaşadım, o dönemin medyasıyla ters düştük. Bir kişi benim namusuma, şerefime, aileme ima edilen söz söylememişti. Ama ben bu süreçte bunları gördüm. Tayyip Erdoğan ile anlaşmış diyebilirsiniz bu başka bir şey ama ‘yanladı’ dediler. Seçilen kelimelerdeki pislikten bahsediyorum.”
Masaya dönme sürecini anlatan Akşener, “Pazar günü akşamı iki belediye başkanı bana geldi ve seçenekler onlardan geldi. Bu iki belediye başkanımızın yardımcı olmasını öneren ben değilim, yanlış anlaşılmasın. Bunu kabul ettim ben ve tek şartım oldu: Bundan Kemal Bey’in bilgisinin olduğunun ispatlanması. Ertesi gün arkadaşlarıma bu öneriyi anlattım. Rıdvan Uz, Tolga Akalın, Bilge Yılmaz ve Ümit Dikbayır hariç herkes bu fikre evet dediler” diye konuştu.
“10 BİNLERCE İNSAN DIŞARIDA HEYECAN İÇİNDE AMA ÖĞRENDİM Kİ MASADAKİLERİN ANLAŞMADAN HABERİ YOKMUŞ”
Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş ile otelde buluşup iki belediye başkanının icracı ve yetkili başkan yardımcılığını teyit ettiklerini söyleyen Meral Akşener, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Buradan ötesi çok vahim…Gittim, 10 binlerce insan dışarıda heyecan içinde ama öğrendim ki masadakilerin haberi yokmuş. Önce ben kağıdı imzalıyoruz deyince Temel Bey; ‘Ne oluyoruz’ dedi. Sonra Ali Bey ‘böyle bir şey olamaz’ dedi ben de şaşırdım. Sonra durumu anlattım. Kemal Bey’in teklifini anlattım, otelde teyit ettiğimizi ve bu teklifin CHP’den geldiğini söyledikten sonra Ali Bey bana döndü, dedi ki tekrar; ‘Yani bu teklif size CHP’den mi geldi’ Evet dedim. ‘Ben bir arkadaşlarımla görüşeyim’ dedi. 1 saat gitti arkadaşlarıyla görüştü ‘kabul etmiyorlar’ dedi. Ben de dedim ki; ‘o zaman tamam, kalsın benim üzerime ben razıyım. Hadi bana eyvallah.’ Sayın Davutoğlu devreye girdi ve orta yol bulundu. Bunları o gün nasıl anlatacaksınız? Kazanmak istiyorsunuz.
Ben bu iki arkadaşımız icracı ve yetkili başkan yardımcısı olacak biz danışma kurulu olacağız zannettim. Ama zaten Ali Bey’in böyle bir haberi yokmuş. Sonuçta çıktık oradan ben arkasında durdum bu kararın ve 45 ilde miting yaptık. Asla kabul etmeyeceğim bir şey var. Yazık, günahtır benim arkadaşlarıma. Gerçekten İYİ Partililer çalıştı. Yüzde 10 civarında oy alındı. Bütün hepsi toplanırsa Kemal Bey’in oyları çıkıyor. Bizimkiler oy vermiş. Eğer seçimlerin öncesinde oyumuz 17 ise 7 puan, 15 ise 5 puan bizim partimizden gitti. Bizi seçmenimiz cezalandırdı.
“KEMAL BEY 60 VEKİL VERELİM ORTAK GİRELİM DEDİ. BEN DE MÜMKÜN DEĞİL AYRI GİRECEĞİZ DEDİM”
“Pişman mısınız” sorusu üzerine Akşener, şu yanıtı verdi:
“Yaptığım her şeyin arkasındayım. İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir. Samimi olduğumu biliyorum. Kendime dair herhangi bir hesap kitap yapmadığımı biliyorum. Mesela Kemal Bey seçimden önce evime geldi; ‘60 vekil verelim sizle ortak girelim’ dedi. Ben dedim ki; ‘Mümkün değil yapamayız, biz ayrı gireceğiz.’ Ben bunun için bu partiyi kurmadım ki, biz ne bedeller ödedik. Evim basıldı. Arkadaşlarımın çocukları işten atıldı. Biz bir iddia ile yola çıktık. ‘Önce şu sistemin değişmesi açısından biz bu ittifak işindeyiz ama mümkün değil yapamayız’ dedim.”
“KAYBEDEN BİZİZ, KAZANAN SAYIN ERDOĞAN DEĞİL”
14 Mayıs seçim sonuçlarına ilişkin İYİ Parti’ye yönelik değerlendirme yapan Meral Akşener şunları söyledi:
“Biz başarılı mıyız? Hayır. Başarısız mıyız? Yüzde yüzde başarısız, yerle bir değiliz. Seçmen bizi gözden çıkarmadı. Yüzde 10’luk bir potansiyelimiz durdu. Biz de ona uymak zorundayız. Sonuçta kaybettik. Kaybeden biziz, kazanan Sayın Erdoğan değil. Bu kayıptan elbette hepimiz sorumluyuz. Benim ‘diğer 5 parti suçludur ya da sayın Kılıçdaroğlu suçludur’ gibi bir şeyim hiç olmadı. Hep beraber ortağız bu işin içinde, sonuçta başaramadık. Bundan bir ders çıkarmamız lazım.”
“BEN KİMSEYE KEFİL DEĞİLİM. O İKİ MADDELİK PROTOKOLDEN HABERİM YOKTU”
Ümit Özdağ ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında seçimlerden sonra ortaya çıkan 2 maddelik protokole dair bilgisi olmadığını söyleyen Meral Akşener, “Bir taraftan düşman Meral Akşener, bir taraftan güvenilmez Meral Akşener ama CHP’li milletvekilleri dahil Sayın Özdağ dahil benim sözlerimle aklanmaya çalışması da çok ilginç. Herkes o iki maddelik protokolü bildiğimi iddia edip temize çıkmaya çalışıyor. Ben kimseye kefil değilim. Çok net söyleyeyim benim o iki maddelik protokolden haberim yoktu. Ama şu oldu bizim açımızdan çok berbat bir şey; ‘başka nerelerde protokol yapıldı’ deniliyor” dedi.
“İTTİFAK SİSTEMİ TÜRKİYE’YE BÜYÜK ZARAR VERİYOR.”
İYİ Partililerin HDP üzerinden hakarete maruz kaldığını söyleyen Akşener, seçimlerden sonra aldıkları sonucu şu sözlerle ifade etti:
“Benim geldiğim nokta şu; kutuplaştırmanın Türkiye’ye dayattığı 50 artı 1 ittifak sistemi, Türkiye’ye büyük zarar veriyor. Onun için de biz bundan sonra bu ittifak sistemi içinde yer almamaya kararlıyız.”
İYİ Parti Ankara Milletvekili Adnan Beker’in “Biz 6 parti bir araya gelmiş olsak bakanlar kurulunu oluşturamazdık” sözlerine dair ise Akşener, şunları söyledi:
“Bu son dönemde ortaya çıkanlarla ilgili olarak arkadaşlarımızda büyük bir hayal kırıklığı ve öfke var. Mesela Adnan Bey sahada çalışırken deniliyor ki; ‘Onlar oradan vekil çıkaramaz İYİ Parti’ye oy vermeyin.’ Kendisi de anlattı zaten İdris Şahin isimli arkadaşımız DEVA Partisi’nden ‘bunlara oy vermeyin buraya verin’ dedi. Gözle görülmeyen şeyler yaşandı. Beni ve İYİ Parti’yi düşmanlaştırarak AK Parti bünyesinden, bizim üzerimizden Sayın Kılıçdaroğlu’na gelebilecek oyların önü kesildi. Buna da çanak tutuldu.”
“HER YERDE AYRI GİRECEĞİZ. İSTANBUL VE ANKARA DAHİL...”
Yerel seçimlere ilişkin işbirliği tartışmalarına dair Meral Akşener, şunları söyledi:
“Arkadaşlarımız bana dediler ki; ‘Siz İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarını bizden aldığınız yetkiyle Cumhurbaşkanı adayı gösterdiniz. Sonra onlara çağrıda bulundunuz. İki arkadaş da kabul etmedi. Biz de gösterebildik.’ Birinden biri adayım deseydi oradan çıkarlardı. Kararlılık başka bir şey. Velhasılıkelam arkadaşlarımız diyor ki; milletin sesini değerlendirmedi bu arkadaşlar. Sen onları kötülemek zorunda değilsin, onları öve de bilirsin sorun yok; ama biz her yerde ayrı gireceğiz. İstanbul ve Ankara dahil. Ben de katılıyorum buna. Şimdi bunu Genel İdare Kurulumuza getireceğim.”