Zeybek'in açıklamaları şu şekilde oldu;
Soruyorum; Belediyelerin büyük kentsel dönüşümleri, yüz binlerce riskli yapıyı dönüştürmek için bütçeleri var mı? Kaynakları var mı? Nerede kaynak? Kaynak merkezde, kaynak hükûmette, kaynak sarayda. Saray bunları kullanıyor mu? Kullanıyor tabii ki. Yapı yapıyor mu? Yapıyor tabii ki. Ne yapıyor? 6 milyar TL’ye Merkez Bankası yapıyor. 6 milyar TL’ye Merkez Bankası yapana kadar 60 bin riskli yapının yıkılıp yeniden yapılmasını sağlayarak binlerce, on binlerce, yüz binlerce insan tabutlarda yaşamaktan kurtarıla bilirdi. Fikirtepe enkazı orada aynı şekilde duruyor. Fikirtepe çöküntü alanında yoksullar var. Ellerini kıpırdatmıyolar. 10 yıldır orada insanlar mağdur hâlde bekliyor.
AKP'NİN YANLIŞ YÖNETİM ANLAYIŞI, YANLIŞ KENTLEŞME ANLAYIŞI, YANLIŞ KENTSEL DÖNÜŞÜM ANLAYIŞI YÜZÜNDEN İNŞAAT SEKTÖRÜ İFLAS BAYRAĞINI ÇEKTİ.”
İstanbul'da Abdi İpekçi Öğrenci Yurdunun Beşiktaş Belediyesi’nin engellemesi yüzünden yapılamadığı söylendi. Beşiktaş Belediyesine sordum. Yurdun yapımıyla ilgili durdurma yok, engelleme yok, ruhsat ve işlemler devam ediyor. Sorun ne? Sorun inşaat maliyetlerine gelen yüzde 120'lere varmış olan demir, çimento fiyatlarındaki artış. Yani yüklenicilerin ihale bedellerinin altındaki bu fiyatlarla işi yapamaması. Yani? Yani sorumlu kim? AKP iktidarı. İnşaat maliyetleri o kadar arttı ki demire yüzde 125, hazır betona yüzde 85, çimentoya yüzde 60 zam geldi. 2018-2019-2020-2021, dört yıldır özel sektör Türkiye'de inşaat yapmıyor. Niye konut kiraları İstanbul'da 1 yılda yüzde 60 arttı? Gidelim belediyeleri dolaşalım ve görelim; alınan ruhsat sayıları tek rakamlı sayılara düşmüş durumda. Yılda 200, 300, 400 parsele ruhsat veren belediyeler şimdi 5, 6, 7, 8 ruhsatla bir yılı kapatıyorlar. AKP’nin yanlış yönetim anlayışı, yanlış kentleşme anlayışı, yanlış kentsel dönüşüm anlayışı yüzünden inşaat sektörü iflas bayrağını çekti. Dolaşalım İstanbul'u göreceğimiz şu; artık bizim mahallelerimizin ortalarında göletler var, Adalet ve Kalkınma Partisinin mahallelerimize armağan ettiği küçük göletler. Nereden geldi bu göletler? Evini dönüşüm amacıyla müteahhide vermiş olan yurttaşların yoğun ve artan ekonomik sıkıntılar sebebiyle inşaatlarının başlamaması yüzünden o inşaat çukurları, AKP sayesinde mahallelerde küçük göletlerimiz olarak yerini aldı. Bunlarla ilgili bir çalışma var mı? Yok. Hiçbir şey yapmıyorlar. Vatandaş bekliyor.
AKP DÖNEMİNDE VATANDAŞTAN ALINAN ÖZEL İLETİŞİM VERGİLERİ NEREDE?
20 yıldır alınan bu özel iletişim vergisini, AKP iktidarı döneminde toplanan bu milyarlarca lirayı gerçekten risk altındaki kentsel dönüşüm çalışmalarında, iyileştirmelerde, güçlendirmelerde; iktidarları döneminde yoksulluk sınırının altında açlıkla yaşamak zorunda kalan emeklilerin 50 yıl önce yapmış oldukları, satın almış oldukları evlerin, konutların dönüştürülmesine harcansaydı ne olurdu? Bunun yüksek sesle sorulması gerekiyor. Yine sormak gerekiyor; Demirören Holding gazeteler satın alsın diye AKP’nin kamu bankaları eliyle verdiği 750 milyon doları acaba Türkiye'de emeklilere, işçilere ve dar gelirlilere vermiş olsalardı, 30 binden fazla bağımsız bölüm kentsel dönüşümle iyileştirilmiş olsaydı kötü mü olurdu? Vatandaş için çok iyi olurdu ama AKP’nin beslediği rant odakları için evet kötü olurdu.
KEMERBURGAZ'DA DEMİRÖREN HOLDİNG İÇİN İMAR PLANLARINI 4 GÜN İÇİNDE ASKIYA ÇIKARAN ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI, BAHÇEKÖY'DE ÇÖKEN BİNANIN BULUNDUĞU BAHÇEKÖY MAHALLESİ'NİN İMAR PLANLARINI 10 YILDIR ÇIKARMADI. AKP KİME HİZMET EDİYOR?
Deprem tehlikesine karşı alınacak önlemler konusunda harika taslaklar hazırladık, harika raporlar oluşturduk. Bunları kim uygulayacak? Bu Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekili iradesi ile saraya bağlı çalışan bakanlıklardaki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığındaki, diğer birimlerdeki bürokratlar arasındaki iletişimi sağlayan kılcal damarlar kurumuş durumda, bütün bağlantı kopmuş durumda. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ranta, bir avuç müteahhidin planlarını yapmakla uğraşıyor. Öyle ki; Kemerburgaz'da Demirören'in imar planları iptal edildiğinde 4 gün içinde imar planlarını yeniden yapıp askıya çıkaran Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Bahçeköy'de çöken binanın bulunduğu Bahçeköy Mahallesi'nin imar planlarını 10 yıldır çıkarmadı. AKP zihniyetine sahip Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kimden yana olduğu çok açık biçimiyle görülüyor. Yıkılmış inşaatlar, yarım kalmış inşaatlar, hafriyat çukurları, mahalle arasındaki göletler; bütün bunlar gerçeğin ta kendisi.
Yüz binlerce riskli binada oturan yurttaşların sorununu çözmek için bir mahallede 50-100-200 konutu 3 yılda, 4 yılda bir dönüştürerek bu sorun çözümlenebilir mi? Çözümlenemez. Finans olanaklarını, kamunun kaynaklarını, devletin olanaklarını düşük faizle, uzun vadelerle ve maliyetleri de aşağı çekerek yoksullardan ve emekçilerden yana kullanmak zorundayız. AKP zihniyetinin temsilcisi yöneticiler 2020 yılında Merkez Bankası’ndan 65 milyar lira dolar aldılar, bozdurdular ve kamu bankalarına verdiler. Ne için? Marka proje üreten müteahhitler dairelerini satsın diye 0,69-0,70 faizlerle bu paraları dağıttılar. Bu paraları evlerini yenileme ihtiyacı acil olan ihtiyaç sahiplerine vermiş olsaydık, bugün bunları konuşmayacaktık. O nedenle çok açık ve net biçimde görülüyor ki; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı rantın, bir avuç müteahhidin istikbali için mesai harcıyor. Vatandaş akıllarının köşesinde dahi yok.
“VATANDAŞA 5 KAT, İL BAŞKANINA 35 KAT. ELÂZIĞ HALKININ GERÇEKLERİ BİLMESİ GEREKİYOR.”
Bir başka konu da Elazığ ile ilgili. Elâzığ'da 2+1; 8'er, 6'ar metrekarelik odalara mahkûm edilen, zorunlu olarak buralarda yaşamaya zorlanan Elazığ halkı dururken Elâzığ merkezde 35 kattan oluşan 3 tane gökdelen hangi partinin il başkanlığı için yaptırılıyor AKP’li yöneticilere sormak lazım. Vatandaşa 5 kat, il başkanına 35 kat. Bu konunun mutlaka açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Elâzığ halkının bunu bilmeye hakkı var. Çıksın açıklasınlar.
AFAD’DA BİR İSTİKRARIN OLDUĞUNU SÖYLEYEN AFAD GENEL BAŞKANI 1 HAFTA SONRA SOMALİ’YE BÜYÜKELÇİ OLARAK ATANDI.
Biz bütün komisyon çalışmalarında; AKP'nin 20 yıllık iktidar dönemindeki krize dönük yönetim anlayışlarının yerine risk analizlerinin ve risk yönetiminin egemen olması gereken bir anlayışa geçilmesi gerektiğini söyledik. Türkiye'de Türkiye Afet Yönetimi Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nın, Türkiye Afet Riski Azaltma Planı'nın ve afet sonrası iyileştirme planlarının bütüncül olarak ele alınması gerektiğini, yani kriz yönetimi yerine risk yönetimine geçirmesi gerektiğinin elzem olduğunu söyledik. Mevzuata ilişkin öneriler yaptık, afet mevzuatının tamamının bütünlük arz etmesi gerektiğini, istikrarın sağlanmasını, bugünkü parçalı mevzuatla bu işin yürütülemeyeceğini söyledik. Biz bunları söyledik, bunun üzerine AFAD'ın Genel Başkanı geldi TBMM’de bize sunum yaptı, kurumsal bir iyileşmenin olduğunu, istikrarın sağlandığını, bir sürekliliğin olduğunu söyledi. Ama sunumdan bir hafta sonra öğrendik ki Somali'ye Büyükelçi olarak atanmış. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
TMMOB ÜYESİ MESLEK MENSUPLARININ DEPREM RİSKİNİN EGEMEN OLDUĞU HER BÖLGEDE AKTİF ROL ALMASI SAĞLANMALIDIR.
Bakın, bugün Türkiye'de pek çok belediyede mimarlık ve mühendislik diploması olmayan sahte mimarlar AKP iktidarları döneminde proje imzaladılar, şantiye şefi oldular, uygulama yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar. Merkezî denetim yönetmelikleri, yasaklayan anlayışların uygulamaları sonucu mimar ve mühendislerin denetim yetkileri yönetmeliklerle bilerek ve isteyerek engelleniyor ve yerlerine liyakatten yoksun, diploması bile olmayan yandaşlar getiriliyor. O nedenle başa dönüyoruz ve şu tespitimizi yineliyoruz:; TMMOB üyesi meslek mensuplarının ve diplomalı mimar ve mühendislerin yaşamın her alanında, deprem riskinin egemen olduğu her yerde zorunlu olarak çok daha aktif rol alması gerekmektedir. Jeoloji mühendisinden harita mühendisine, mimarlardan inşaat mühendisine, elektrik mühendisinden harita mühendisine kadar işsiz binlerce mimar, mühendisin artık bir biçimiyle istihdama kavuşması gerekmektedir.