Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin ardından 15 Mayıs 2019 tarihinde yayınladığı genelge ile “belediyelerin iştiraki olduğu şirketlerde belediye tüzel kişiliğindeki temsilcilerinin değiştirilmesi yetkisinin belediye meclislerine verilmesi” ile ilgili bir genelge yayımladığını anımsatan Av. Sevda Erdan Kılıç, genelgenin yayınlanmasının ardından belediye başkanlarının şirket yönetimlerine atadığı kişilerin tescilinin yapılmamaya başlandığını kaydetti.
CHP Milletvekili Av. Kılıç, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Mansur Yavaş’ın seçilmesinin ardından, belediyenin büyük oranda hissedarı olduğu BELKO şirketine Kerim Yılmaz’ın atandığını, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın genelgesini gerekçe gösteren Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün de Yılmaz’ın ticaret sicilinde tescil ve ilanı işlemini yapmadığını kaydetti. Av. Sevda Erdan Kılıç, “Bunun üzerine Ankara 10 Asliye Ticaret Mahkemesi’ne dava açıldı. Mahkeme, Kerim Yılmaz’ın tescil işleminin yapılmamasını yasaya aykırı buldu, Yılmaz da BELKO Genel Müdürü olarak atandı. Ancak mahkemenin verdiği karara itiraz edildi ve dosya Danıştay’a taşındı.” dedi.
Danıştay’da son sözü söyleme makamı olan İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, “belediye başkanlarının, belediye şirketlerinin yönetimine belediye meclislerinin onayı olmadan yönetici atayamaması” kararı aldığını belirten CHP’li Av. Sevda Erdan Kılıç, şunları kaydetti:
“Böylece aralarında İstanbul ve Ankara’nın da bulunduğu 11 büyükşehir belediye başkanlığı ile diğer belediye başkanlıklarında, belediye başkanlarının atama yetkileri sınırlandırılmış oldu. Böylece belediye başkanları, belediye şirketlerinin yönetimine belediye meclislerinin onayı olmadan yönetici atayamayacak.
31 Mart yerel seçimlerine kadar hiçbir zaman belediye başkanlarının bu atama yetkisine karışıldığını görmedik. Hatta ‘belediye meclis üyelerinin denetleme yetkisi yoktur’ diye görüş veren de o dönemlerde İçişleri Bakanlığı idi. Yargı siyasi bir değerlendirme yapmıştır, Danıştay’ın aldığı karar siyasi karardır.”
-“Halkın iradesini mi gasbedeceksiniz?”
CHP İzmir Milletvekili Av. Sevda Erdan Kılıç, AKP’nin 19 yıllık iktidarında devlet kadrolarına ve bürokrasiye nasıl liyakatsız atamalar yaptığını hep birlikte gördüklerini ifade etti.
AKP’nin bu atamaları yaparken liyakat yerine; “hemşehricilik, akrabalık, parti üyeliği veya sempatizanlığı, imam-hatip mezunu olma” gibi kriterleri dikkate aldığını vurgulayan Av. Sevda Erdan Kılıç, açıklamasında şu hususları belirtti:
“Liyakatsız yaptığınız bu atamalarla göreve getirdiğiniz bürokrasinin yönettiği ülkenin hali ortada. Esnafın, çiftçinin, üreticinin, işçinin, emekçinin, memurun, emeklinin hali ortada. Ekonominin hali ortada. Vatandaşlarımız bırakın yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşamayı, akşam üzerleri pazarlara giderek çöpe atılacak sebze-meyveyi yerden toplamaya başladı. Güzel ülkemizi getirdiğiniz durum budur. Ülke adeta tepetaklak uçurumdan aşağı doğru yuvarlanan bir kamyon gibi.
Şimdi siz devlet kadrolarındaki bu liyakatsız atamalarınızı belediyelerde de mi yapacaksınız? Halkın iradesini mi gasbedeceksiniz? Cumhuriyet Halk Partimizin yönettiği başta İzmir, Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyeleri olmak üzere birçok belediyeye ait şirketlerindeki başarılı yönetimler mi sizleri rahatsız ve huzursuz etmiştir? Siz hep ne diyorsunuz? ‘Halkın iradesi, halkın iradesinin üstünde güç yoktur.’ Peki halkın oyları ile seçilen Büyükşehir belediye başkanları, yetkilerini kullanmak istedikleri zaman ‘halkın iradesi’ neden yok sayılıyor? Bu yaman çelişkiyi bize nasıl açıklayabilirsiniz? Tabi ki açıklayamazsınız, çünkü siz bu yaptığınızla hak gasbı, oy gasbı yapıyorsunuz, milyonlarca vatandaşımızın oyuna saygı duymuyorsunuz. Ama İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarını kazandığımız gibi ilk genel seçimde iktidara geldiğimizde saygı duyacaksınız.”
-“Çatlasanız da patlasanız da yereldeki iktidarımızı genele taşıyacağız”
CHP İzmir Milletvekili Av. Sevda Erdan Kılıç, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin bir milat ve AKP için sonun başlangıcı olduğunu ifade etti.
CHP Milletvekili Av. Kılıç, açıklamasını şöyle tamamladı:
“Özellikle Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerini kazanmamız, AKP iktidarının 17 yılda gördüğü en büyük kabus olmuştur. Belediye şirketleri üzerinden vakıflara, derneklere, tarikatlara akan para musluğunun kesilmesi bir yana, yandaşları besleyen musluğun da kesilmesi anlamını taşımaktadır. Bu durumu hazmedemeyen AKP iktidarı belediye başkanlarımızı çalıştırmamak için elinden geleni yapmıştır. AKP Genel Başkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin ardından ‘Meclis çoğunluğu bizde’ diyerek sistematik bir kötülüğün ip uçlarını en başından verdi aslında. Belediyelerimizi çalıştırmamak için her türlü baskı unsurunu kullanmayı ihmal etmedi. Seçimle yapamadığını vesayeti altında bulundurduğu yargı eliyle yapmaya devam ediyor.
Danıştay’ın, ‘belediyelerin iştiraki olduğu şirketlerdeki belediye tüzel kişiliğindeki temsilcilerinin değiştirilmesi yetkisini belediye başkanlarından alarak belediye meclisine verme’ kararı da belediyelerimizi işlevsiz kılmak, çalıştırmamak için yapılmış bir diğer hamledir. Ancak inanıyorum ki belediyelerimiz iktidarın bu organize kötülüğünü de boşa çıkaracaktır. AKP iktidarı, halkımızın en çok yardıma muhtaç olduğu pandemi döneminde dahi belediyelerimizin toplum yararına tüm çalışmalarını engellenmeye çalışmış ancak her seferinde bir yolunu bulan ve halkına gereken yardımı yapan belediyelerimiz, bundan sonra da tıkır tıkır çalışmaya devam edecektir. Belediyelerimizin önüne çıkarılan her engelle, yapılan her türlü baskıyla mücadele etmeye devam edeceğiz. Çatlasanız da patlasanız da yereldeki iktidarımızı genele taşıyacağız.”