6 BİN 507 SAVCI 81 SAVCIYA BAĞLANACAK
Bülbül Genel Kurulda yaptığı konuşmada, kanun teklifiyle savcıların verdikleri kararların Başsavcıların denetimine sokulduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bir savcı soruşturmaya takipsizlik kararı verecek ya da dava açılmasını isteyecek, başsavcı karara bakacak. Böyle bir hiyerarşik yapı olabilir mi? Siz savcıların kararlarını denetleyen, kararları üzerinde baskı kuran hatta onlar yerine karar veren yürütmenin, yanına başsavcılık kurumunu da yardımcı olarak atıyorsunuz. Cumhuriyet savcılarını bu değişikliğinizle saray savcısı yapıyorsunuz 6.507 savcıyı 81 başsavcılığa bağlayıp, başsavcıları da saraya bağlayıp saraydan talimatla siyasilerin ya da yolsuzluğa bulaşmışların soruşturmalarını mı engelleyeceksiniz?”
BİR MADDEDE 8 ANAYASA İHLALİ
Yine teklifte bulunan tutuklu ve hükümlülerin mektup, faks, telgrafla görüşmelerinin dinlenmesi ve kaydedilmesiyle ilgili hükmün Anayasa’nın 8 maddesini ihlal ettiğini söyleyen Bülbül, “Kayıtları kim dinleyecek, nasıl saklayacak, kim değerlendirecek bunlar belirsiz. Bu maddelerin tümü, Anayasa'nın 2'nci maddesi cumhuriyetin niteliklerini, hukuk devletini, 12'nci maddesi temel hak ve hürriyetlerin niteliğini, 13'üncü maddesi temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasını, 17'nci maddesi kişi dokunulmazlığını, 20'nci maddesi özel hayatın gizliliğini, kişisel verilerin korunmasını, 22'nci maddesi haberleşme hürriyetini, 25'inci maddesi ifade özgürlüğünü, 26'ncı maddesi ifadeyi yayma özgürlüğünü ihlal ediyor” dedi.
“NAKİL BAHANE SÜRGÜN ŞAHANE”
Teklifte cezaevlerindeki kişilerin maddi durumu yetersiz olması halinde nakil ücretinden muaf olması hükmü de bulunuyor. CHP’li Bülbül, bu maddenin “göz boyamak” olduğunu belirterek “Ortada nakil süreci yok” dedi. Kişilerin ailelerinden ve bulundukları ikamet adresinden yüzlerce kilometre uzaktaki cezaevlerine sürgün edildiğini belirterek, “İnsanlar aileleriyle görüşmesin, haklarından mahrum kalsın, yalnızlaşsın diye bilerek, isteyerek sürgün ediyorsunuz. Şimdi, olmayan nakiller üzerinden burada "Nakilleri kolaylaştırıyoruz." diye hiçbir şekilde iyi niyet söylemlerinde bulunmayın. Nakil talepleriyle uğraşacağınıza, ailesinin bulunduğu, yakın cezaevlerine gönderin” çözümünü önerdi.
CEZAEVİ NÜFUSUNDA BİRİNCİYİZ
Cezaevlerinde yüzde 110'luk bir doluluk oranı olduğunu belirten Bülbül, “Gazeteciler, yazarlar ve muhalifler hariç 90 bin kişiyi geçen yıl çıkardınız Cezaevindeki kapasite ne oldu? 283 bine çıktı. Demek ki Türkiye'de özgürlük iklimi olmadan, demokrasi gelmeden, hukuk devleti olmadan ne yaparsanız yapın, hangi paketi getirseniz getirin Türkiye'ye adalet gelmeyecektir” dedi. AKP iktidarın Türkiye’nin diğer ülkelere kıyasla birinci olduğu alanları şöyle sıraladı:
“Cezaevi nüfusunda Avrupa'da 1'inciyiz. Şartlı salıverme konusunda da 1'inciyiz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine karar bekleme sırasında da yine 1'inciyiz, tazminatta da 1'inciyiz. OECD'nin vermiş olduğu tavsiye kararlarını yerine getirmemekte de birinciyiz.”
AİHM TAZMİNATLARININ HESABINI HAKİMLERDEN SORUN
Bülbül, Türkiye'nin AİHM kararları nedeniyle 265 milyon TL tazminat ödediğini belirterek, “Bu tazminat 2003 ile 2019 yılları arasında ödendi, yıl başına 18,5 milyon liraya tekabül ediyor. Bu parayı bizlerin, çalışanların vergilerinden alıyorsunuz. Neden o hatalı, insan hakları ihlalleri yapan hâkimlerden, savcılardan bunun hesabını sormuyorsunuz” dedi. Sezgin Baran Korkmaz hakkında verilen kararı hatırlatan Bülbül, “MASAK'ın kararı olmadığı hâlde mal varlığındaki tedbiri kaldırmaya cüret eden o hâkimden hesap sormayacak mıyız? Ve bu talepte bulunan, o zaman İstanbul savcı vekili olan, şu anda Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı olarak görev yapan Bakan Yardımcısından bunun hesabını sormayacak mıyız?” dedi.