Koronavirüsle mücadele kapsamında alınan son tedbirleri 'yarım tedbir' diye nitelendirerek, bunları yeterli bulmayan İstanbul Tabip Odası, 'tam kapanma'nın şart olduğunu bildirdi. Oda Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, "Hastalanan her 100 kişiden en azından ikisinin öleceğini düşünürsek, ne kadar çok kişi hastalanırsa o kadar çok can kaybı olacak ve bu can kayıplarını durduracak önlemler alınmalı ve bu önlemlerin alınmasından da iktidar sorumludur” dedi.
İstanbul Tabip Odası, COVID-19 İzleme Kurulu tarafından hazırlanan "Korona Günlerinde İstanbul’da Sağlık-X Raporu"nu açıkladı. Oda Başkanı Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip ve Yönetim Kurul üyeleri Prof. Dr. Rukiye Eker Ömerlioğlu, Dr. Recep Koç ve Murat Ekmez’in yaptığı bilgilendirme toplantısında, "Yarım tedbir yetmez tam kapanma” denildi.
"DURUM ALARM VERİYOR"
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip'in tonuşmasının satır başları şöyle:
"Hem ülkemizde hem de dünya da gelinen durum hakikatten alarm vermektedir. Dünyada 62 milyon kovid hastası mevcuttur 1.5 milyon ölüm oluşmuştur. Türk Tabipler Birliği ve meslek odaları olarak, salgının başlangıcından beri, konun şeffaf bir şekilde paylaşılmasının gerekli olduğunu savunmuştuk. Israrcı söylemlerimiz sonucunda vaka sayıları söylenmeye başlanmıştır. 30 bini bulan vaka sayısı ile birlikte ülkemiz, Avrupa'da birinci, dünyada üçüncü yeni vaka sayısına ulaşmış durumundadır.
"RAKAMLAR YİNE DE GERÇEKÇİ DEĞİL"
Vaka ve ölüm sayılarının tam yine de gerçekçi rakamlar olmadığını biliyoruz. Testlerin doğruluk değeri yüzde 25 ile 60 arasında değişmektedir. Bununla birlikte ele alındığında çok daha yüksek vaka ve ölüm sayısının olduğunu biliyoruz.
Vaka sayısı bu kadar yüksek iken, test sayısı konusunda dünyada 63'üncü sırada yer almaktayız. Test sayısının mutlaka arttırılmasına büyük bir ihtiyaç vardır.
"TERBİRLER YETERSİZ"
Dün tabii ki birtakım önlemler açıklandı, tabii ki bu önlemler doğru. Ama bu alınan önlemlerin yetersiz olduğunu biz düşünüyoruz. Hastalanan her 100 kişiden en azından 2'sinin öleceğini düşünürsek, ne kadar çok kişi hastalanırsa o kadar çok can kaybı olacak. Bu can kayıplarını durduracak önlemler alınmalı. Bu önlemlerin alınması konusunda da iktidar sorumludur.
İstanbul, Türkiye’nin yüzde 20’sini oluşturmaktadır. Zaten vakaların çoğu da İstanbul’dadır. Hastanelerde yoğun bakımlar ve yatak sayıları maalesef dolma noktasına gelmiştir. Bu yüzden kovid olmayan hastalar için de sıkıntılı bir durum vardır.
"SALGIN YÖNETİMİ BAKIMINDAN SINIFTA KALDIK"
Ölüm sayılarının azaltılması için biz 14 günlük bir kapanmanın 21 güne uzatılmasını ama en azından bir 14 günlük kapanmayı özellikle vurgulamak istiyoruz. İzleme Kurulu'nun değerlendirmelerine göre salgın yönetilememektedir. 'Salgın yönetimi bakımından sınıfta kaldık' diyebiliriz.
Bugün geldiğimiz noktada, bunun 'çalışan hastalığı' konumuna gelmiştir. Bunun sebebi de sadece hafta sonu yasaklar konmuştur. Yaşamak için çalışmak zorunda olan insanların hastalığı haline gelmiştir, bu alınan önlemler onu göstermektedir.
Açıklanan hastane ve yoğun bakım doluluk oranları gerçek hayat deneyim ve pratikleri ile uyuşmamaktadır. Bu yüzden acil kapanma, sosyal devlet desteği sağlanarak kamu ve özel sektörde çalışanlara en az 1 ay ücretli izin verilerek, esnaf kesimine kira ve muafiyet desteği sunarak, kayıt dışı kesime de yurttaşlık gelir hakkı tanıyarak en az iki tercihen 4 hafta temel gereksinimler dışında her türlü hareketliliğin durdurulması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz."
İSTANBUL’DA GÜNLÜK POZİTİF VAKA SAYISI 9 İLA 12 BİN ARASINDA
İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Recep Koç da İstanbul’da günlük pozitif vaka sayısının günlük 9 ila 12 bin arasında değişmekte olduğunu söyledi. Koç “Bu vakaların 2 ya da 3 misli temaslı olduğun var sayarsak, İstanbul’da en az 300 bin civarı temaslı 100 bini aşan pozitif vaka olduğunu tahmin etmekteyiz. Vakaların evlerine giden filyasyon ekiplerinin bıraktıkları ilaçlarının büyük kısmı kullanılmıyor. İlaçlar hakkında tam bir bilgileri olmadıkları için sorulan soruları tam cevap veremedikleri için hastalar tarafından ilaçlar kullanılmamaktadır. İki basamaklı bir sistem yürütülmekte, biz onların aile hekimi olarak ne yaptıklarından haberimiz var, nede ilçe sağlık müdürlüklerinin aile hekimlerinin ne yaptıklarından haberi var. Böyle bir sistemde bu durum devam etmekte” dedi.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARININ İZİN, İSTİFA, EMEKLİLİK HAKLARINI GASP EDEN UYGULAMADAN VAZGEÇİLMELİ"
İTO Yönetim Kurul Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömerlioğlu da mevcut iktidarın politikası değişmediği sürece salgının kontrol altına alınamayacağını söyledi. Meslektaşlardan derlenen bilgiler ve yapılan gözlemler sonucunda sağlık altyapısının mevcut hasta yükünü taşıyamadığını belirten Ömerlioğlu, tespit ve önerilerini şöyle sıraladı:
"Şu an önlemler yetersiz, hastalar yatış sırası beklerken can veriyor hekimler hastalar arasında seçim yapmaya zorlanıyor. Sağlık Bakan’ı geçmişte yapmış olduğu açıklamaların aksine ciddi yoğun bakım yatak sıkıntısı yaşanıyor. Özel Hastane patronları salgında bile karların peşinden koşuyor. En az 2, en fazla 4 hafta 'tam kapanma' şarttır. Sağlık Bakanlığı’nın gizleme ve karartma tutumundan vazgeçmelidir. Özel hastanelerin vatandaşlardan ücret alınması engellenmeli ve özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın kontrolüne geçmelidir. Pandemi dışı hastanelerin belirlenmesi aylardır ertelenmek zorunda kalan sağlık hizmetlerinin acilen karşılanması. Filyasyon ekiplerinin çoğaltılması. KHK’lar ile görevden uzaklaştırılan hekimler, sağlık çalışanları görevlerine iade edilmeli ve yıllardır atanamayan sağlıkçıların acilen atanması. Sağlık çalışanlarının izin, istifa, emeklilik haklarını gasp eden uygulamadan vazgeçilmeli, motivasyon arttırıcı önlemler alınmalı. Yarım tedbir yetmez, tam kapanma şart."