Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Washington'da basın mensuplarına, Türk-Amerikan ilişkilerini değerlendirdi. Fidan, "Daha pozitif bir gündemle yeni bir sayfa açarak yolumuza devam etme imkânı var. Türk-Amerikan ilişkileri uzun mazisi olan bir ilişki. Geçmişte pek çok krizleri de yaşadı. O krizleri yönetme konusunda da iki ülke arasında bir hafıza ver refleks var" dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye-ABD Stratejik Mekanizma Toplantısı görüşmeleri için ziyaret ettiği Washington'da Büyükelçilik konutunda Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi. ABD ziyaretini değerlendiren Fidan, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyonla Türk-Amerikan ilişkilerinin sadece güvenlik eksenli bir ilişki olmaktan çıkıp buna mukabil ekonomik ve ticari ilişkilerin, teknolojik ilişkilerin de eşit düzeyde temsil edildiği bir eksene oturtulması konusunda ilerletilen bir vizyon ve politika vardı. Bu çerçevede özellikle ticaret hacmimizin 30 milyar dolardan 100 milyar dolara çıkartılması yönünde ortaya konulmuş bir vizyon var.
İki ülke arasındaki askeri işbirliği, özellikle savunma sanayindeki işbirliği konuları ele alındı. F-16 ile ilgili sürecin siyasi onay sürecinin Kongre'de tamamlanmasını müteakiben başlayan bir süreç var. O devam ediyor. Fakat bununla birlikte bizim özellikle önceki yıllardan kalmış, bekleyen bazı malzeme alımlarımızın bir süreç muhasebesini de yaptık.
Bölgesel konularda görüş alışverişinde bulunduk. Gazze meselesinde hassasiyetimizi biliyorsunuz, özellikle son aylarda giderek artan insani trajedinin dayanamaz bir hâl alması neticesinde uluslararası toplumun bir an önce insani yardımların Gazze'ye ulaştırılmasına ilişkin görüşlerimizi paylaştık.
Rusya-Ukrayna savaşını ele aldık, özellikle bölgemiz için oluşturduğu riskleri tekrar ifade ettik. Bu savaşın bir an önce durması ve muhtemel yayılmasının önlenmesi konusundaki hassasiyet ve görüşlerimizi dile getirdik.
"SURİYE'DE YPG İLE İLİŞKİLERİNDEN MEMNUNİYETSİZLİĞİMİZİ BELİRTTİK"
Suriye’de YPG ile olan ilişkilerinden memnuniyetsizliğimizi, bunun iki ülke arasında iki NATO üyesi ortak arasında ortaya çıkardığı stratejik tehlikenin ne olduğunun altını bir kez daha çizdik. Bu konuda hangi adımlar atılabilir bu konuları gözden geçirdik. FETÖ ile ilgili hassasiyetimizi, FETÖ'nün ABD'deki faaliyetlerinin bizim için teşkil tehdidi tekrar vurguladık.
Beyaz Saray'da Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile bir araya gelme imkânım oldu. Orada da başta Gazze meselesi olmak üzere, iki ülke arasındaki ikili ilişkiler olmak üzere diğer bölgesel konuları derinlemesine ele alma imkânımız oldu. Senato'da Dış İlişkiler Komitesi Başkanı ve üyeleriyle ve İstihbarat Komitesi Başkanı ile ayrı ayrı görüşmelerimiz oldu."
"TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ UZUN MAZİSİ OLAN BİR İLİŞKİ"
Bakan Fidan, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir basın mensubunun ikili ilişkilere dair sorusu üzerine Fidan, "Daha pozitif bir gündemle yeni bir sayfa açarak yolumuza devam etme imkânı var. Türk-Amerikan ilişkileri uzun mazisi olan bir ilişki. Geçmişte pek çok krizleri de yaşadı. O krizleri yönetme konusunda da iki ülke arasında bir hafıza ver refleks var. Şu anda yaşadığımız sorunları da bir taraftan yönetirken diğer taraftan iki ülkenin üretebileceği ortak potansiyeli ve keşfedebileceği fırsatları da hayata geçirmek önem taşımakta" ifadelerini kullandı. F-16 sürecine ilişkin Fidan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Amerikan yönetimi burada bir irade ortaya koydu, Kongre'yi bu konuda bilgilendirdi. Kongre'den de geçti belli bir sürecin sonunda ve irade oluşturma süreci tamamlandı. Bundan sonrası aslında teknik süreç diye tanımlanan, Savunma Bakanlıkları arasında ve ilgili firmalar arasında devam edecek olan bir süreç. Bu da geçtiğimiz günlerde Savunma Bakanlığımız tarafından duyurulan, ABD'den gelen teklif mektubunun geldiğini söylediler. Bu mektubun zaten gelmesi için siyasi onay sürecinin tamamlanması gerekiyordu."
"ABD'NİN F-35 KONUSUNDA AÇIK FİKİRLİ OLMASI LAZIM"
Hakan Fidan, F-35'nin sürecinin gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:
"F-35 konusunda biliyorsunuz biz bu programın bir parçasıydık, daha sonra haksız yere buradan bir çıkarılma söz konusu oldu, S-400 konuları bahane edilerek. Biz tekrar pozisyonumuzu koruyoruz, yani buraya yapmış olduğumuz bir ulusal ödeme var, almamız gereken mukabilinde uçaklar var. Türkiye tabii bu konuları geniş fikirle ve açık bir şekilde konuşmaya, tartışmaya her zaman hazır. Geldiğimiz aşamada aslında bu konuları farklı perspektiflerle tartışabileceğimize de inanıyoruz. ABD'nin de bu konuda açık fikirli olması lazım diye düşünüyoruz, bazı görüş alışverişleri var."
"GAZZE'DE SİVİLLERİN BİLİÇLİ OLARAK KATLEDİLMESİ, ZULÜMDE YENİ BİR NOKTAYI TEMSİL EDİYOR"
Gazze'deki gelişmelerle ilgili olarak da Fidan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Hemen hemen bütün ülkeler, daha önce dünyadaki hiçbir olayda bu derece üstünde bir oydaşma sağlanmamıştır, şu konularda hemfikirler: Ateşkesin olması, bazıları insani ateşkes diyor, bazıları bizim gibi kesintisiz sürekli bir ateşkes, insani yardımların girmesi ve sivillerin öldürülmesinin bir an önce durması ve iki devletli çözüm. Sadece ateşkes değil, hemen beraberinde iki devletli çözümün hayata geçirilmesi.
Başkan Biden'ın yaptığı açıklama ile bir deniz köprüsü üzerinden Gazze'ye yardım götürme planının, bunun bir neticesi, yani dünya kamuoyunun duyduğu tepkinin, ortaya koyduğu tavrın ABD üzerinde oluşturduğu baskı, aynı zamanda iç politikada da ortaya çıkan bir baskı var, neticesi olarak bu türden bir karar alınıyor. Beraberinde diğer uluslararası kuruluşların, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere Avrupa Birliği olmak üzere birçok ülke bir şey yapmak zorunda hissediyor kendisini, özellikle insani konularda.
Konu tabii ki İsrail olduğu zaman malumunuz olduğu üzere uzun zamandır uluslararası sistemin özellikle batı merkezli sistemin kör, sağır ve dilsiz olduğunu biz biliyoruz, yani bu artık dünyada herkesin bildiği, artık söylemekten bile çekindiği, bazı insanların da artık söylemekten yorulduğu bir gerçeklik. Fakat Gazze'de 30 binden fazla masum sivilin bilinçli bir şekilde katledilmesi, artık zulümde yeni bir noktayı temsil ediyor. Dolayısıyla bunun bu şekilde devam etmesinin uluslararası sistemde oluşturacağı kriz, bölgede meydana getireceği patlamalar artık kaldırılamaz bir gerçeklik, devletler ona göre harekete geçmek zorunda."