Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Afyonkarahisar’da; “Bu kardeşiniz Başbakan olduğunda; Davos’ta, IMF’in başkanıyla görüşme yapıyoruz. Şu anda masanın etrafında olan birisi daha vardı. O zaman ekonomiyle ilgileniyordu. Ona da o görevi vermiştik. IMF Başkanı’na dedim ki ‘Taksitleri alırsınız ama Türkiye’yi yönetemezsiniz. Türkiye’yi ben yönetirim, ben.’ Yanımızda olan kimdi ‘bebecan.’ Şimdi atıyor, tutuyor. Vah zavallı vah. 2013’te bütün ödemeleri bitirdik ve IMF ile yolları ayırdık. İşte AK Parti budur… Ey milletim, sen şahitsin. Siyasi hayatımızın tamamı, emperyalistlerle ve onların taşeronları ile mücadele etmekle geçti. Vesayetin gücünü kırarken, emperyalizme meydan okuduk” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afyonkarahisar mitinginde konuştu. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“Cumhuriyetimize giden yol Afyon’da kazanılan zaferle başlamıştı. Biz de 14 Ağustos 2001 tarihinde partimizi kurarken Afyon’dan yola çıkmıştık. Şimdi de Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye Yüzyılı’na giden yolu yine Afyonkarahisar’dan başlatıyoruz. Afyon, gönlü ve kalbiyle, yüreği ve dileğiyle, sevdası ve sadakati ile her evladı Karahisar Kalesi kadar sağlam bir şehrimizdir. İşte bunun için Afyon’un 14 Mayıs’ta göstereceği güçlü duruş ile Türkiye Yüzyılı’nın öncü şehri olacağına yürekten inanıyorum.
Şimdi birileri çıkmış bize tıpkı seccade edebiyatı yaptığı gibi bir de emperyalizm edebiyatı yapıyor. Peki, bu edebiyatı yapan kim? Emperyalistlerin tetikçisi terör örgütleriyle kol kola yürüyen kişi. Emperyalizmin finansörü Londra tefecilerinden aldığı sözlerle adeta sevindirik olan kişi. ‘Bay Bay Kemal’, acaba Londra’dan ne kadar para aldın da geldin? Aldığın bir şey var mı? Laf. Emperyalistlerin Truva atı, IMF ile adamlarını otel odalarında gizli saklı buluşturan kişi kim? Bu kişinin kim olduğunu biliyorsunuz değil mi? ‘Bay Bay Kemal’ çıkmış, her zamanki iğrenç üslubuyla bize antiemperyalizm dersi vermeye kalkıyor.
Bu kardeşiniz, Başbakan olduğunda; Davos’ta, IMF’in başkanıyla görüşme yapıyoruz. Şu anda masanın etrafında olan birisi daha vardı. O zaman ekonomiyle ilgileniyordu. Ona da o görevi vermiştik. Kim olduğunu anladınız, değil mi? Yanımda… IMF Başkanı’na dedim ki ‘Adamlarınızı gönderiyorsunuz. Bu adamlarınız geliyor. Bizden taksitleri alıyor mu, alıyor. Taksitleri alırsınız ama Türkiye’yi yönetemezsiniz. Türkiye’yi ben yönetirim, ben.’ Yanımızda olan kimdi ‘bebecan.’ Şimdi atıyor, tutuyor. Vah zavallı vah. Sevgili kardeşlerim, 2013 yılına kadar biz IMF ile yürüdük. 2013’te bütün ödemeleri bitirdik ve IMF ile yolları ayırdık. İşte AK Parti budur.
Bize ne dediler… Bu ‘Bay Bay Kemal’in’ adamları, İYİ Parti’nin adamları… Bunlar otellerde görüşmeler yaptılar. Dediler ki, ‘IMF’den yardım almanız lazım, borç almanız lazım ki Türkiye ekonomik olarak düzelsin.’ Evet almadık. Ne oldu? Biz yola yürüdük mü? 2013’ten sonra bizim IMF ile ilişkimiz yok.
O zaman Merkez Bankamızın rezervi neydi? 27 buçuk milyar dolar. Şimdi üç haneli rakamlara geçtik. Ey milletim, sen şahitsin. Bizim siyasi hayatımızın tamamı; emperyalistlerle ve onların taşeronları ile mücadele etmekle geçti. Vesayetin gücünü kırarken, emperyalizme meydan okuduk.
“SURİYE VE IRAK HAREKATLARI İLE EMPERYALİSTLER İLE ONLARIN ÜLKEMİZE YÖNELİK OYUNLARINI BİZ BOZDUK”
Suriye ve Irak harekatları ile emperyalistler ile onların ülkemize yönelik oyunlarını yine biz bozduk. 15 Temmuz gecesi bay bay Kemal tankların arasından kaçıp da belediye başkanına giderken, biz Yeşilköy Havalimanı’nda halkımızla beraberdik.
Şimdi TCG Anadolu İstanbul Sirkeci’de halkın ziyaretine açıldı. Halk hayran. Ama bu CHP lobisi, masanın etrafındaki yedililer, onlar TCG Anadolu’yu gördükçe kuduruyorlar. Biz yaptık, çünkü onlar yapamazdı. Şu anda TCG Anadolu’yu gezenler, ‘Hamdolsun böyle bir uçak gemimiz var’ diyor… Biz yaparız. Yaparsa Cumhur İttifakı yapar….
Buradan, şimdi, ‘Bay Bay Kemal’e sesleniyorum: şayet, bizim emperyalizme karşı duruşumuzu öğrenmek istiyorsan, git, sırtını sıvazlayan batıdaki ağa babalarına sor. Git, hamburgecide buluştuğun Pensilvanya’daki alçaklara sor. Git dağdaki kadrolarının başlarını ezdiğimiz bölücü yandaşlarına sor. Git, Türkiye deyince gözleri parlayan mazlumlara sor. Git Karabağ’da işgalden kurtulan yerlerdeki kardeşlerimize sor. Git, Doğu Akdeniz’de haklarına sahip çıktığımız Kıbrıs Türk’üne sor. Sor ki bizim kime secde ettiğimizi, kime de duruşumuzla, mücadelemizle direnişimizle diz çöktürdüğümüzü sana anlatsınlar. ‘Bay Bay Kemal’, unutma, sen ayakkabılarınla seccadenin üzerinde gezinirsin. Biz secdeyi de biliriz, senin ayakkabıyla çiğnediğin seccadeyi de biliriz, kıbleyi de biliriz, Kabe’yi de çok iyi biliriz.
Bu ‘Bay Bay Kemal’ başörtüsüne ‘bir metrekarelik bez parçası’ demiyor muydu? Ne diyeyim ben buna? Ama gel gör ki, şu anda, işte yanına almış üç tane yavrucuk, onlarla beraber bir yedili masa oluşturmuşlar. Ve bu yedili masada bunlar maalesef bu ülkenin kaderiyle oynuyorlar. Ülkesini emperyalistlerin siyasi ve ekonomik sistemine teslim etmekten başka projesi olmayandan antiemperyalizm dersi almayız… Daha yedi kişiyi aynı masaya oturtmaktan, aynı hizada tutmaktan aciz olan birisi, Türkiye'nin hakkını yedi düvele karşı nasıl savunur, soruyorum size.
“HER BİR AKP’Lİ 100 KİŞİYİ DAHA SANDIĞA TAŞIMALI”
Türkiye'nin en büyük sıkıntısı, bu ülkenin siyasetini yalan, iftira ve nefret diliyle zehirleyerek inşa değil, yıkım üzerinden iktidar rüyası görenlerdir. Halbuki biz 20 yıldır, sadece eser ve hizmet siyasetiyle bu ülkede neler başarılabileceğini cümle aleme gösterdik. İşte, havalimanından buraya gelene kadar yol boyu her taraf tıklım tıklım doluydu. Afyonkarahisar’dan, Afyonkarahisarlılardan Rabbim razı olsun. Türkiye Yüzyılı’nı da eser ve hizmet siyaseti üzerinden yükselteceğiz. Şimdi, 26 gün kaldı, 26 gün. Ana kademe, kadın kolları, gençler gece gündüz çalışmaya var mıyız? Kapılarını çalıyoruz, değil mi? Ben diyorum ki her bir AKP’li 100 kişiyi daha ne yapmalı, sandığa taşımalı.
Afyonlu çiftçilerimize toplamda 3,5 milyar lira tutarında tarımsal destek verdik. Bu vesileyle, Başmakçı ilçelerimizdeki çiftçilerimize de bir müjdemiz var. Az önce, sayın Valim konuyu bana iletti, Başmakçı ilçemizde kuş gribi hastalığı nedeniyle imha edilen 3 milyona yakın hayvan ve malzemelerinin bedeli olan 225 milyon lira tazminatı en kısa sürede ödüyoruz.
“850 BİN ÖĞRENCİNİN YURT SORUNUNU BİZ ÇÖZDÜK”
Bu bay bay Kemal’e ve yanındaki avarelerine bu ülke kalacak olursa, inanın bu ülke ne doğalgaz ne alt yapı, üst yapı bunların hiçbirini bulamazsınız. Bunlara kalsa, bunlar ne diyor biliyor musunuz? Diyor ki, bu yollarla, köprülerle, havalimanlarıyla, üniversitelerle soğan patates gelir mi, diyor. Ya bunlar olmazsa, bu soğan patates hangi yoldan gelecek. Bunlar olmazsa siz, Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna nasıl gideceksiniz? İşte bak, geldik, şu anda biz Afyonkarahisar’a havalimanına indik. Oradan da buraya ulaştık. Ama bir zamanlar bunlar yoktu. Şimdi bunlar oldu. Bunlar medeni değil, bunlar gayri medeni. Biz geldik 78 üniversite vardı Türkiye’de. Şimdi, 208 üniversite var. 81 vilayetin tamamında üniversite var. Üniversitesi olmayan ilimiz yok. Niye? ‘İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendi bilmezsin, ya nice okumaktır.’ Hatırlayın, biz göreve geldiğimizde sıraların üzerinde kitap var mıydı? Şu anda benim yaş kategorimde olanlar bilir, biz tekstil kağıtlarıyla okuduk. Ama biz ne yaptık? Dedik, biz bu acıyı yavrularımıza çektirmeyeceğiz, biz birinci hamur kağıt kuşe kağıttan kitapları sıraların üzerine koyduk mu? Ücretsiz olarak bütün yavrularımız artık kitabını alıyor mu? İlme saygı budur. Bay bay Kemal, bu kadar büyükşehir belediyelerin var. Ne yaptınız? Yurtlardan bahsediyor. ‘1 sene içinde yurt sorunlarını çözeceğiz.’ Neyi çözdün? Şu anda 850 bin öğrencinin yurt sorununu biz çözdük. Şu depremde de bu yurtlar ne oldu, online sistemine geçtik ve bu yurtlar da depremden gelen birçok kardeşimizi misafir etti.
“AFYON ZATEN KARARINI VERMİŞ”
Hanımlar, bakkala ekmek almaya bile güvenemeyeceğiniz birine ülkeyi emanet edebilir misiniz? Beyler, dükkanınızı, atölyenizi, tezgahınızı 5 dakikalığına bırakamayacağınız birine ülkeyi emanet edebilir misiniz? Gençler, dersinize yardım etse verdiği bilgilerin doğruluğundan şüphe duyacağınız birine ülkenin geleceğini teslim edebilir misiniz? İşte, 14 Mayıs’ta tüm bunları göz önünde bulundurarak kararı vereceksiniz. Gördüğüm kadarıyla Afyon zaten kararını vermiş.”