TBMM Başkanlık Divanı Üyesi CHP Adana Milletvekili Av. Elif Doğan Türkmen, bir devleti devlet yapan ön önemli kıstasın yönetim biçimi olduğunu belirterek, “Devleti yönetmek çok önemlidir. O anlamda seçimle iş başına gelen hükümetlerin devleti ele geçirmeye değil, devleti yönetmeye talip olması lazım” dedi. Türkmen, geçtiğimiz 14 yılda ne yazık ki, AKP hükümetlerinin yasalarda, yargıda ve diğer organlarda yaptığı değişiklerle, devleti ele geçirme çabasında olduğunu ve tüm bunların 15 Temmuz’u yaşamamızda etken olduğunu söyledi. Bir TV kanalında darbe girişimini ve sonrasında yaşananları değerlendiren Türkmen, Fettullah Gülen Cemaati’nin devletin her kurumuna bu kadar nasıl sızdıkları yönündeki bir soruya verdiği cevapta; “Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Ne istediniz de vermedik?’ şeklindeki cümlesi aslında bu sorunun cevabını içinde barındırmaktadır. Cemaat, Türkiye’de her şeyi istemiş, devleti ele geçirmeyi istemiş ve bu hedefini de AKP iktidarı döneminde taçlandırmıştır” diye konuştu. Birkaç yıl önce ortaya çıkan sınav skandallarını ve hükümetin bu konudaki savunmacı tavrını hatırlatan Türkmen şunları söyledi: “KPSS de ve diğer sınavlarda hep sorular çalındı denmedi mi? 3 ay önce soruların yarısını bile bilemeyenler bütün soruların hepsini bildiler. Bu cemaat devletin her kademesinde var. Bu demektir ki AKP son 14 yılda ‘liyakatına’ göre değil ‘benim adamıma’ göre atama yapmıştır ki, büyük bir kısmı da bu cemaate ait atamalardır. DEVLETİ ELE GEÇİREN CEMAATE KİM İZİN VERDİ? Evet, bu cemaat devleti ele geçirmeye çalıştı ama buna ve bu yapılanmaya kim, niçin izin verdi? Devletin bekası liyakattan geçer. Liyakatı olmayan insanları, kendinize ya da birilerine yakın diye atarsanız. Devleti yönetilemez noktaya getirirsiniz. Şu an bizde o noktadayız. Bundan sonra gidilecek yol bellidir. Türkiye demokratik, laik bir hukuk devletidir. Kuvvetler ayrılığı prensibi vardır. Yargının bağımsızlığı Anayasamızda da yer almaktadır.  Devleti yönetenler, bunlara saygı duyarak ülkeyi yönetirlerse, atamayı liyakatla yaparsa, yasa çıkarırken Mecliste ki muhalefet partilerinin düşüncelerine azami değeri verirse, uzlaşmayı yaratırsa bir sorun kalmaz. Ama siz tek başına oy çokluğunuzla hareket ederseniz. Bir de yargıyı üstün ve bağımsız kılmazsanız, ülkeyi iyi yönetemezsiniz. 78 MİLYON CUMHUR KUCAKLANMALI O nedenle ülkeyi yönetenler adil, dürüst, evrensel hukuk ilkelerine uygun olarak yönetecekler. Bu da mutabakatla, uzlaşma kültürü ile olur ben yüzde 50’yim anlayışı ile karşınızdaki yüzde 50’yi ötekileştirirseniz olmaz. Tüm, 78 milyon cumhuru kucaklayan bir Cumhurbaşkanı ve hükümetin arzusu içindeyiz. Türkiye, gerginlikten ayrıştırmaktan ötekileştirmekten bugüne kadar sadece kaybetti. Darbe girişim sonrasında odunun içine girmiş yapıyla, ordu mensuplarını ayırmak gerektiğini de ifade eden Türkmen; “silahlı kuvvetler içinde darbe girişiminde bulunanları, ordunun bir mensubu olmaktan çok ordunun içine sızmış bir yapı olarak değerlendirmek lazım. Bizim ordumuz bizim askerimiz vatan savunmasında sırtımızı dayayacağımız ve güvenebileceğimiz en önemli unsurdur. Vatandaşın da ordu ve askere olan inancında bir eksiklik olduğunu düşünmüyorum” dedi. ERLERE LİNÇ GİRİŞİMLERİNİN DE HESABI SORULSUN “Darbeyi planlayan generale cezası verilsin ama er, erbaşlar darbenin ne yöneticisi ne planlayıcısıdır, sadece aldığı emri uygulayan emir komuta zincirinin son halkasıdır” diyen Türkmen; şöyle konuştu: “Bu çocuklara sokaklarda bir linç girişiminde bulunuldu. Bunları yapanların hepsinin tespit edilip hak ettikleri cezaları verilmelidir. Bunu yapanlar İnsan haklarına ve bizim ceza hukukumuza göre suç işlediler. Bizlere yüzlerce telefon geliyor, ‘darbecilerden devlet hesap sorsun ama peygamber ocağı diye gönderdiğimiz kınalı kuzularımıza yapılan bu linç girişiminin de hesabı sorulsun’ diyorlar. Kurunun yanında yaşın da yandığı bir dönem yaşıyoruz. Bizim de tanıdığımız, geçmişini, siyasi görüşünü bildiğimiz devlet memurlarının görevlerinden el çektirildiğini görüyoruz. Türkiye’de bir cadı kazanı kaynatılıyor. CHP kiriz masası kurdu bu şikayetleri takip ediyoruz. Dileğim bugünü atlatırken, masum insanlara zarar verilmemesidir.”