Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Altılı Masa’nın çalışmalarına ilişkin, “Genel başkanların, örgütlerin birbirini tanıması, yakınlaşması, seçimden sonra ülkenin birlikte, sıhhatli bir şekilde yönetilmesine zemin hazırladı. Seçimi kazanıp, ülkedeki sorunları derhal çözmeye başlayıp parlamenter sisteme geçmek, en önemli üç hedefimiz. Bazen şu düşünülür; sistemi değiştirelim, şu hükümetten bir kurtulalım da kervan yolda düzülür. Biz böyle düşünmüyoruz” dedi.
DEVA Partisi, Ali Babacan’ın T24’te Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtladığı programdan bir kesiti bugün sosyal medya hesabında paylaştı. Babacan, programda şunları söyledi:
“DEVA Partisi olarak sürdürdüğümüz yoğun bir süreç var. Bir de Altılı Masa'ya katkılarımız var, ortak hedefler doğrultusunda. Parlamenter sisteme geçişle ilgili hedefi ortaya koyduk. 10 yıldır Türkiye'de yapılamamış bir şey. 84 maddeye mutabakatla ortaya koyduk. Bundan sonraki hedefimizi iki ayrı çalışma olarak ortaya koyduk. Birincisi, ortak politika metni; 185 sayfa, yüzde 95 oranında tamamlandı. Altı parti, hükümet programını mutabakatla hazırladı. İkincisi de geçiş sürecinin yol haritası. Ülke nasıl yönetilecek sorusuna yüzde 95 mutabakat var. Parlamenter sisteminde istişare olsun, ortak akıl olsun istiyoruz. Seçimlerden hemen sonra yaşatmak istiyoruz. İki çalışma da yüzde 95 oranında bitti.
“YARINLAR İÇİN BİR ARAYA GELEREK, SEÇİMİ KAZANIP TÜRKİYE'Yİ ÖZGÜR ÜLKE OLMA YOLUNA SOKUYORUZ”
Yarınlar için bir araya gelerek, seçimi kazanıp Türkiye'yi özgür ülke olma yoluna sokuyoruz. Son toplantımız önemliydi. DEVA Partisi olarak, ortaya koyduğumuz önerilerin hayata geçtiğini görmüş olduk, çok çok sevindik. Altı partinin iradesiyle yapılan çalışma oldu. Bizim yaptığımız iş, geçmiş yıllardaki koalisyonlardan farklı. Dün kavga ettiklerinizle bugün uzlaşma zemini arıyordunuz. Biz, seçime girerken ortak bir seçim beyannamesiyle gidiyoruz. Genel başkanların, örgütlerin birbirini tanıması, yakınlaşması, seçimden sonra ülkenin birlikte, sıhhatli bir şekilde yönetilmesine zemin hazırladı. Seçimi kazanıp, ülkedeki sorunları derhal çözmeye başlayıp parlamenter sisteme geçmek, en önemli üç hedefimiz. Bazen şu düşünülür; sistemi değiştirelim, şu hükümetten bir kurtulalım da kervan yolda düzülür. Biz, böyle düşünmüyoruz.
“MEMLEKETİN TÜMÜNÜ İLGİLENDİREN KARARLARDA TEMSİL GÜCÜNÜN YÜKSEK BİR ŞEKİLDE İRADEYE YANSIMASI KIYMETLİ”
Bir kral gidecek, yerine hangi kral gelecek arayışında değiliz. Yönetim sistemini değiştirme ve demokrasiyi bu ülkede tekrar hakim kılma iddiasıyla yola çıktık. Ortak adayımız, şu anki Cumhurbaşkanı’nın bir başka versiyonu olmayacak. Şu anki Anayasa, cumhurbaşkanına olağanüstü yetkiler vermiş durumda. Ve Sayın Erdoğan da bu yetkileri pervasızca kullanıyor. Hatta yetkilerin sınırını zorlayarak kullanıyor. ‘Ben istedim oldu. Aklıma geleni yaparım, kimse de benden hesap soramaz’ diyor. Memleketin tümünü ilgilendiren kararlarda temsil gücünün yüksek bir şekilde iradeye yansıması kıymetli. Bu da nasıl olacak; çok önemli kararlarda önce altı partiyle istişare yapacak, altı partinin rızasını alacak, sonra kendi yetkisini kullanacak. Eğer altı parti güç birliği yapıp ortak aday belirlediğinde bu seçim kazanılacaksa altı partinin desteklediği adayın da seçimden sonra o altı parti ile istişare içinde olması, işin tabiatında var.
“PARTİLERDEN HERHANGİ BİRİNİN RIZASI YOKSA GEÇİŞ SÜRECİNİN YOL HARİTASI TAMAMLANAMAYACAK”
Partilerden herhangi birinin rızası yoksa geçiş sürecinin yol haritası tamamlanamayacak. Geçiş sürecinin yol haritası da altı partinin tam mutabakatıyla açıklanacak bir metin. Baştan bunu kabulle ve taahhüt altına alarak bu süreci çalıştırmaya başlayacağız, hiç kimsenin endişesi olmasın. Herkes bilsin ki kendi desteklediği partinin de onayı olmadan bu sistem yürürlüğe giremeyecek zaten.
“GEÇİŞ SÜRECİNİN YOL HARİTASINDA ANAYASA’YA UYGUNLUK ÇOK ÖNEMLİ”
Bir eşgüdüm komisyonu gibi bir şey olsun, genel başkanlardan oluşan, bir de genel başkanlar fiilen icranın içinde olsun cumhurbaşkanı yardımcısı olarak; böyle bir fikir vardı. İkisinin de artıları ve eksileri var. İkinci modele daha yakın bir mutabakat var. Geçiş sürecinin yol haritasında Anayasa’ya uygunluk çok önemli. Vesayet gibi bir yapıyı da oluşturmamak çok önemli. Kimsenin bizi hukuk dışı hareketle suçlamaması lazım.
“ÜLKENİN BİR KESİMİNİ DÜŞMAN İLAN EDEREK BU ÜLKENİN BİRLİĞİNİ, BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAYAMAZSINIZ”
Hükümet iki de bir ‘beka beka’ deyip duruyor, değil mi. Şu andaki hükümet; ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, düşmanlaştırıcı dili ile ülkenin en önemli beka meselesi haline gelmiştir. Ülkenin bir kesimini düşman ilan ederek bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü sağlayamazsınız. Ama Altılı Masa bunu sağlıyor. Biz, bu ülkenin demokrasisi için; özgürlükler, zenginlikler için asgari müşterekle buluşup o müştereği hayata geçirmek için yola çıktık. Asgari müşterek bile ülkeyi kanatlandırıp uçuracak.
“ALTI PARTİ TEK BİR LİSTEDEN, TEK BİR PARTİNİN ÇATISI ALTINDA SEÇİME GİRECEK DİYE BİR ŞEY YOK”
İl il duruma bakacağız. Altı partinin milletvekili sayısını maksimize etmek için hangi illerde ne tür bir iş birliği yaparsak daha çok milletvekili çıkarabiliriz diye bir süreç başlatmış oluyoruz aslında. Altı parti tek bir listeden, tek bir partinin çatısı altında seçime girecek diye bir şey yok.
“VATANDAŞIMIZ KENDİNİ NASIL TANIMLIYORSA DEVLET O TANIMA SAYGI DUYMAK ZORUNDA”
Vatandaşlık tanımıyla ilgili maddede değişiklik yapılmalı diyoruz. O maddeyi mutlaka daha kuşatıcı, kapsayıcı bir madde haline getirmemiz lazım ve 85 milyonun o maddede temsil edilmesi gerektiğini söylüyoruz. 2012'de AK Parti'nin komisyona getirdiği teklifte de bu anlayış vardı zaten. Kimseyi Anayasa’dan çıkarmıyoruz. Tam tersi, 85 milyon insanın, vatandaşlık tanımını okuduğunda ‘bu benim’ demesini sağlıyoruz. Devlet, her vatandaşını olduğu gibi kabul etmek zorunda. Vatandaşımız kendini nasıl tanımlıyorsa devlet o tanıma saygı duymak zorunda.
“KORKULAR ÜZERİNDEN BESLENEN BİR SİYASİ ÇİZGİYE DÜŞTÜ SAYIN ERDOĞAN”
‘Türkiye Yüzyılı’ diye bir lansman yaptılar, fotoğrafta kim vardı? Bir yanında krizlerin ortağı Bahçeli, bir yanına almış Çiller, bir yanında Perinçek ile Türkiye Yüzyılı açıklıyor. Şu andaki iktidar yoruldu, yaşlandı. Yürümüyor. Bunun değişmesi gerekiyor. Şunu da teslim etmek gerekiyor. Sayın Erdoğan, Türkiye'nin belli bir döneminde başarılı oldu, Türkiye'nin özgürlükçü adımlarında Başbakan’dı. Sonra 2013-2014'ten sonra artık, korkular üzerinden beslenen bir siyasi çizgiye düştü Sayın Erdoğan. Ancak insanları korkutarak, düşman ilan ederek destek alıyor. Böyle bir zihniyetten adalet, hukuk bekleyemezsiniz.
“6 AYDA BU KRİZ İKLİMİNİ ORTADAN KALDIRIRIZ AMA TEK HANELİ ENFLASYONA İNMEK 2 YIL SÜRECEK”
Biz kazanalım, mutabık kaldığımız programı uygulayalım, gerçekten korkacak hiçbir şey yok. Türkiye ekonomisinin durumu en ağır enkaz da olsa devralırız, hemen toparlarız. 6 ayda bu kriz iklimini ortadan kaldırırız ama tek haneli enflasyona inmek 2 yıl sürecek. Hükümet yanlış yerlerde geziyor. Türkiye'de ÜFE ile TÜFE arasındaki fark, tarihin en büyük farkı. Bunun da en önemli sebebi kur artışı. Kur arttı, maliyetler arttı, fakat halkta satın alım gücü olmadığı için bu maliyetler daha satış fiyatına yansımadı. Tamamen yanlış analiz yapıyorlar. Tarım Kredi Kooperatiflerine market açtırıp yukarıdan aşağıya fiyatları baskı altında tutmaya çalışıyorlar; yanlış. Maliyeti aşağı indirdiğinizde bu ülkede enflasyon düşecek. Bunu yapacak ne insan kaynakları var ne zihniyet var, hiçbir şey yok. Sayın Erdoğan'ın açıklamalarına bakın, ekonomiyle ilgili güzel şeylerden bahsederken hep eski dönemi anıyor. Eski dönemi de anınca da otomatik olarak aklına ben geliyorum, hemen bana sataşıyor, tutamıyor kendini. Bir kompleks de var o dönemle alakalı. ‘Ben imza atmasam yapamazdı’ falan diyor. Bu kafayla, bu zihniyetle, bu yorgunlukla mümkün değil. Bu iktidar artık yoruldu ve yaşlandı.”