Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, Cezaevlerinde süregelen ve özellikle OHAL kararı ile ciddi boyutlara ulaşan hak ihlallerinin kapsamlı bir şekilde araştırılması için verilen meclis araştırması üzerine kürsüden seslendi : “ Cezaevleri Bir Kötülüktür”
Sarıhan : “Olağanüstü Hâlin İlanıyla Birlikte Cezaevlerinde Tam Anlamıyla Bir Hak Gaspı Ortaya Çıkmış Bulunuyor.”
Cezaevlerinin kollektif cezalandırma mekanlarına dönüştüğü ve insan onuru ile bağdaşmayan uygulamaların görüldüğü belirtilen meclis araştırması önergesi üzerine konuşmasına devam eden Şenal Sarıhan, bu uygulamaların ortadan kaldırılması ve mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğini söyledi.
"Cezaevlerinin koşullarını düzenleyen kanunumuz Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da, infazda temel ilke diye belirlenen ilkelerin temelinin adalet olduğu ifade edilir. Temel ilke adalet ilkesidir yani adil davranma ilkesidir. Bütün bu kurallar, ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefi inanç, millî veya sosyal köken ve siyasi veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrı tutma koşulu gösterilmeksizin uygulanır.” diyen Sarıhan şöyle devam etti.
“ Herhangi Bir Biçimde Tutulan Veya Hapsedilen Kişilerin Korunmasına İlişkin Prensipler “ başlığı ile düzenlenen 1988 tarihli metne de vurgu yapan Sarıhan, “ İnsani tarzda muameleyi koşul olarak koyar; hukuka uygun davranma, hak kısıtlama yasağı, yargısal denetim hakkı, ayrımcılık yasağı, işkence yasağı, tutuklu ve hükümlüyü ayrı tutma, hukuka uygun tutma, bilgilendirme, savunma hakkı, hak bildirimi, aileye bildirim, avukat yardımı, avukatla irtibat koşulu, ikamete yakın yerde tutma ve itirafa zorlamama gibi kuralları ifade eder.”
Yakınlar ve avukatlarla görüşmede sıkıntı
Bugün, cezaevlerinde, özellikle son dönemde, 15 Temmuzdan önce ifade ettikleri hak ihlallerinin tırmanışta olduğunu ve olağanüstü hâlin ilanıyla birlikte cezaevlerinde tam anlamıyla bir hak gaspının ortaya çıkmış bulunduğuna ve avukatların görevlerini yapmaya çalışırken karşılaştıkları zorluklara da dikkati çeken Sarıhan, “Aileler, içerideki insanlarla, cezaevlerine gözaltından getirilmiş olmalarına ve kamuoyundaki yaygın, gözümüzle gördüğümüz işkence olgularına rağmen yakınlarıyla görüşebilmek için uzun süre beklemek durumunda kalıyorlar. Birinci derecedeki yakınları dışındaki yakınlarla görüşme imkânları verilmiyor.” diye devam etti.
Avukatlarla dahi görüşme imkânlarının zor sağlandığını, gözaltındakilerin avukatıyla görüşemediklerini, görüşme sağlansa dahi görüşmelerini yasaya rağmen, bir dinleyici eşliğinde ancak yapabilabildiğini, görüşmenin bir gardiyan tarafından rahatlıkla kesilebilecek olduğunu ve , savcı tarafından avukata kuşku düşürülerek, herhangi bir işaret, herhangi bir ek bilgi getirdiği iddiasıyla avukatın avukatlık görevinin engellenebileceği bir durumda, bir avukatın nasıl savunma yapabileceğini söyleyen Şenal Sarıhan, “Böyle bir sanığın, savunma hakkını nasıl koruyacağı, kuşku altındaki bir avukatın, kendisine güvenilmeyen bir avukatın savunma görevini cezaevinde nasıl sürdüreceği konusu son derece tartışmalı bir durumdur. Otuz güne çıkarılmış olan gözaltı sürelerinin zaten mevcut hukuk sisteminin üzerinde bir düzenleme getirmesi ve baskı, şiddet, kötü muamele, işkence iddialarının ve iddianın ötesinde olgularının da varlığı karşısında, cezaevlerinin nasıl doldurulduğu durumuyla karşı karşıyayız. Yeni alınan insanlara, haklarındaki iddialar kanıta bağlanmadan, söylemler ya da bazı tespitler üzerinden içeri alınmış olan insanlara yer açmak için, zaten üst üste olan cezaevleri yeni nakillerle yeniden doldurulmaya başlanıyor.” dedi.
Son Güncelleme: 05.08.2016 12:24