CHP PM Üyesi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, LGBTİ bireylerin, sürekli şiddete maruz bırakıldığını, hedef gösterildiğini, nefret suçlarının mağduru olduğunu, hatta canlarına kıyıldığını söyledi. Yüceer, LGBTİ bireylerin uğradıkları ayrımcılık ve şiddete ilişkin gereken önlemlerin alınması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.
GERÇEK MUHABİR / ANKARA
CHP PM Üyesi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, LGBTİ bireylerin Türkiye’de yok sayıldığına, ötekileştirildiğine ve nefret suçlarının hedefi haline geldiğini belirtti. Yüceer, LGBTİ bireylerin uğradıkları ayrımcılık ve şiddete ilişkin gereken önlemlerin alınması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.
AYRIMCILIĞA UĞRUYORLAR
CHP Kadın ve Çocuk Hakları İnceleme ve izleme Komisyonu Başkanı Yüceer, önergesinde “Ne olduklarına, kim olduklarına, nasıl yaşadıklarına veya bu yaşam biçiminin birileri tarafından kabul ve onay görüp görmediğine bakılmaksızın herkesin ayrımcılıktan korunması gerekirken, Türkiye’de cinsel kimlikleri farklı olan bireyler Devlet tarafından görmezden gelinmekte, açık ve örtülü baskıya maruz bırakılmakta, ayrımcılığa uğramaktadır” dedi.
DEVLET KORUMAK ZORUNDA
Uğradıkları ayrımcılığın yanı sıra lazbiyen, eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve interseks bireylerin güvenlik kuvvetleri de dahil olmak üzere toplumun bazı kesimleri tarafından sürekli şiddete maruz bırakıldığına, hedef gösterildiğine, nefret suçlarının mağduru olduğuna hatta canlarına kıyıldığına dikkat çeken Yüceer, her vatandaşın canının Devlet tarafından korunması gerekirken LGBTİ bireylerin yaşam haklarının yok sayılmasına göz yumulmasını kabul edilemez olarak değerlendirdi.
HERKES EŞİTTİR
Anayasa’nın “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” maddesini hatırlatan Yüceer, “Altında imzamız bulunan insan hakları belgelerinde ayrımcılığın açıkça yasaklanmış olmasına rağmen ülkemizde lezbiyen, gay, biseksüel, trans ve interseks bireyler açık bir ayrımcılığa maruz bırakılmakta, toplumsal ve ekonomik yaşamdan dışlanmaktadırlar. Devlet kurumlarının da yok saydığı LGBTİ bireylerin medyada hedef gösterilmesine göz yumulmakta temel insan haklarına saygı gösterilmemekte, güvenlik güçleri tarafından tacize maruz bırakılmaktadırlar” tespitini yaptı.
Türkiye’de baskı altında olan, yok sayılan, ötekileştirilen ve nefret suçlarının hedefi haline gelen LGBTİ bireylerin, ayrımcılığa uğramakla kalmadığını cinsel seçimleri ve cinsel kimlikleri nedeniyle öldürüldüğünü kaydeden Yüceer, LGBTİ bireylere yönelik cinayetlerin en son halkasını yakılarak canına kıyılan Hande Kader’in oluşturduğunu bildirdi. Yüceer, bu insanlık dışı cinayetin, Hande Kader’in trans birey olması nedeni ile acımasız bir duyarsızlıkla karşılandığını söyledi.
ASIL SORUN EŞİT GÖRÜLMEMELERİ
Yüceer, “Sorun yalnızca bu duyarsızlık değildir. Bu duyarsızlığın yanı sıra LGBTİ bireylerin Devlet nezdinde bu toplumun eşit üyeleri olarak görülmemeleri asıl sorun alanını oluşturmaktadır. Bu nedenle hiçbir koşulda ayrımcılığa tabi tutulamayacakları kanunla güvence altına alınmalıdır. Ancak bu açık gereksinime rağmen sivil toplum örgütlerinin önerileri dikkate alınmayarak LGBTİ bireyler “İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu” Kanunu kapsamı dışında bırakılmışlardır” dedi.
SÖYLEMLER TOPLUMSAL ÖNYARGILARI BESLİYOR
Yüceer, bu ve benzeri uygulamaların, Hükümet üyelerinin 14 yıl boyunca cinsel kimliği farklı olan bireylere yönelik açıklamalarının toplumsal önyargıları beslediğini, LGBTİ bireylerin saldırılara ve cinayetlere maruz kalmasına sebep olduğunu kaydetti. Yüceer, LGBTİ bireylere yönelik şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerektiğini bildirdi.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Ne olduklarına, kim olduklarına, nasıl yaşadıklarına veya bu yaşam biçiminin birileri tarafından kabul ve onay görüp görmediğine bakılmaksızın herkesin ayrımcılıktan korunması gerekirken, Türkiye’de cinsel kimlikleri farklı olan bireyler Devlet tarafından görmezden gelinmekte, açık ve örtülü baskıya maruz bırakılmakta, ayrımcılığa uğramaktadır.
Uğradıkları ayrımcılığın yanı sıra Lezbiyen, eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve interseks bireyler güvenlik kuvvetleri de dahil olmak üzere toplumun bazı kesimleri tarafından sürekli şiddete maruz bırakılmakta, hedef gösterilmekte, nefret suçlarının mağduru olmakta hatta canlarına kıyılmaktadır. Her vatandaşın canının Devlet tarafından korunması gerekirken LGBTİ bireylerin yaşam hakları yok sayılmasına göz yumulmaktadır.
Bu nedenlerle LGBTİ bireylerin uğradıkları ayrımcılık ve LGBTİ bireylere yönelik şiddete ilişkin sorunların ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, İç Tüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
Gerekçe:
Anayasamızın 10.maddesinde "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." denilmesine ve altında imzamız bulunan insan hakları belgelerinde ayrımcılığın açıkça yasaklanmış olmasına rağmen ülkemizde lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks bireyler açık bir ayrımcılığa maruz bırakılmakta, toplumsal ve ekonomik yaşamdan dışlanmaktadırlar. Devlet kurumlarının da yok saydığı LGBTİ bireylerin medyada hedef gösterilmesine göz yumulmakta temel insan haklarına saygı gösterilmemekte, güvenlik güçleri tarafından tacize maruz bırakılmaktadırlar.
Nitekim AB 2015 Türkiye ilerleme raporunda “Lezbiyen, eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve interseks bireylerin (LGBTI) temel haklarına saygı gösterilmemesi ciddi bir endişe kaynağıdır” denilmektedir.
Türkiye’de baskı altında olan, yok sayılan, ötekileştirilen ve nefret suçlarının hedefi haline gelen LGBTİ bireyler, ayrımcılığa uğramakla kalmamakta cinsel seçimleri ve cinsel kimlikleri nedeniyle öldürülmektedir. LGBTİ bireylere yönelik cinayetlerin en son halkasını14.08.2016 tarihinde yakılarak canına kıyılan Hande Kader oluşturmaktadır. Bu insanlık dışı cinayet, Hande Kader’in trans birey ve seks işçisi olması nedeni ile acımasız bir duyarsızlıkla karşılanmıştır.
Sorun yalnızca bu duyarsızlık değildir. Bu duyarsızlığın yanı sıra LGBTİ bireylerin Devlet nezdinde bu toplumun eşit üyeleri olarak görülmemeleri asıl sorun alanını oluşturmaktadır. Bu nedenle hiçbir koşulda ayrımcılığa tabi tutulamayacakları kanunla güvence altına alınmalıdır. Ancak bu açık gereksinime rağmen sivil toplum örgütlerinin önerileri dikkate alınmayarak LGBTİ bireyler “İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu” Kanunu kapsamı dışında bırakılmışlardır.
Bu ve benzeri uygulamalar, Hükümet üyelerinin 14 yıl boyunca cinsel kimliği farklı olan bireylere yönelik açıklamaları toplumsal önyargıları beslemekte, LGBTİ bireylerin saldırılara ve cinayetlere maruz kalmasına sebep olmaktadır.
Yukarıda anılan nedenlerle LGBTİ bireylere yönelik şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi ile ilgili sorunların ve alınacak önlemlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının yerinde olacağı düşüncesindeyiz.
Son Güncelleme: 18.08.2016 13:48