Türkiye’de gündem o kadar hızlı değişiyor ki! Bazen biz bile hızına yetişemiyoruz. Yaratılan gündemlerin birçoğu suni. Bir merkezde kurgulanıp algı yaratılarak insanların önüne koyuluyor. Oysa bizim şu an birkaç gündemimiz var ekonomik kriz, salgın, işsizlik ve Beyt-ül Mal’ın heba edilen paraları. Yani muhalefetin dilinden düşürmediği ve düşürmemesi gerektiği 128 Milyar Dolar. Yurttaşımız işsizliğin, açlığın, sefaletin ve salgının pençesinde kan ağlıyor. Birileri çıkıp pembe tablolar çizip, hayal satmaya devam etse de ekonomik veriler her geçen gün içinden çıkılmaz bir hal alıyor.  Ekonomi, salgın ve özgürlüklere ilişkin veriler eyvah dedirtiyor. Türkiye, kötü gidişatta Avrupa’da birinciliği kaptırmıyor. Olan esnafa, çiftçiye,  garibe, yoksula ve dar gelirliye oluyor.

Ülke gündemini özetledik, gelelim konumuza. Kurumlar başta olmak üzere toplum olarak komple bir dezenformasyon süreci yaşıyoruz. Genel örf, adet ve gelenekler giderek yozlaşıyor. Buna paralel olarak sistemde hızla yozlaşıyor. Hesap verebilirlikten, şeffaflığa, liyakatsizlikten yandaş kayırmacılığına, hukuk sistemindeki adaletsizlikten tek adamlığın karar verdiği sisteme gibi daha birçok konuda eski günleri mumla arıyoruz. Kıyaslama yapma adına aşağıda bir hikaye paylaşıyorum. Günümüzle, 600 yıl evvel yaşanmış bir olayı değerlendirmeyi size bırakıyorum.

Hikâye şöyle;

Fatih Sultan Mehmet bir Rum’dan talepte bulunuyor, diyor ki:

“Orada cami yapacağım, arazini bana satmanı istiyorum.”

Biliyorsunuz her arazinin bir rayiç bedeli vardır; yani o çevrede o arazinin ne kadar para ettiği aşağı yukarı herkes tarafından bilinir. Alt hududu bir de üst hududu vardır. Fatih Sultan Mehmet, üst hududun iki katını veriyor; ama Rum vermemekle ısrar ediyor. Cami kurulmasına gönlü razı olmuyor. Bir Hristiyan; bu da onun kabahati değil, içinden gelen şey öyle. Hak sahibi vermezse vermez; ama Sultan Mehmet’in de kızmış kafası.

“O kadar fazla para verdiğim halde, bu adam vermiyor; demek ki bunu inadından yapıyor, nefsi davranış bu. Ben cami yapacağım, benimki nefsi değil ruhani” diyor.

Alıyor adamın arsasını, yaptırıyor camiyi.

Adam perişan…

Adamı üzgün gören biri:

Ya bu kadar üzüntünün sebebi ne?

Anlatıyor adam derdini “işte” diyor. “Yapabileceğim bir şey yok ki! Bunu yapan padişah; daha ötesi yok, onun üstünde kimse de yok. O bana bunu yaptığına göre her şey bitti” diyor.

Rum’a diyor ki: “her şey bitmedi, bu memlekette kadılar vardır. Gidersin kadıya, adaletsizliği anlatırsın. Padişah da olsa o hesabı görür”

“Yani diyor ne demek istiyorsun? (Adam hiç inanamıyor bu söylenenlere) Adamcağız hiç inanamıyor; ama “hadi gideyim mahkemeye, ben müracaat edeyim” diyor. Kadıya müracaat ediyor. Gerçekten de Sultan Mehmet mahkemeye gelince, adamın gözleri hayretten açılıyor. Sultan Mehmet ayakta; kadı efendi oturuyor ve mahkeme başlıyor. Sultan Mehmet’in, adamın arsasını zorla iktisap etmekten elinin kesilmesi konusunda bir karara varılıyor. Sultan Mehmet’in eli kesilecek. Ama Osmanlı adaletinde, bir müessese daha var; eğer bir şeyin bedeli ödenirse ve alacaklı taraf, hak sahibi taraf bunu kabul ederse, o ceza düşer. Bu kanun gereğince teklifte bulunuluyor.

Deniyor ki: “Bunun bedeli şu kadar altın, bu kadar altına karşılık, onun elinin kesilmesinden vazgeçiyorsan, padişah ödemese bile, onu sana Beyt’ül Mal öder. Razı mısın?”

Rum, şaşkın şaşkın Padişah’a bakıyor, inanamıyor. Sonra “Tabi razıyım, razı olmaz mıyım? O padişah” diyor.

Adam razı olduktan sonra, Fatih Sultan Mehmet diyor ki: “Benden Beyt’ül Mal’ın talebi 200 altın; ama ben 2000 altın vereceğim ve her gün de bir altın daha ödenmesini istiyorum. Senenin 365 günü, her gün bir altın ödenecek bu zata”

Hikaye bu şekilde…

Sultan Mehmet’in güzel bir sözüyle yazımı noktalıyorum.

Aklı öldürürsen ahlak da ölür.

Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür.

Kadı’yı satın aldığın gün adalet ölür.

Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.