Eğitimci - Yazar Şahin Aybek, uzunca bir süredir tartışması devam eden "Tam Gün mü, Yarım Gün(ikili) mü?" tartışmasını tüm detaylarıyla irdeledi.
"Tam Gün Eğitim Yetmez! Öğle Yemekleri de Ücretsiz Verilmelidir. YETMEZ ama EVET" tespitini paylaşan Aybek'in yaptığı değerlendirmenin tam metnini sunuyoruz:
"Başbakan Binali Yıldırım, '2019 yılının sonuna kadar ikili eğitimin sona ereceğini ve tam gün eğitim yapılacağını' söyledi. Bunu Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın ve Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin’in bu konuyla ilgili açıklamaları takip etti. Bunlar mutluluk verici açıklamalardır. Çünkü Türkiye, OECD ülkeleri içinde tam gün eğitim vermeyen tek ülkedir. Tüm bu açıklamalar ve kamuoyunda yapılan tartışmalar üzerine istedik ki 'tam gün eğitim-ikili eğitim nedir, hangisi daha faydalıdır, 2019 yılının sonuna kadar tam gün hedefine geçilebileceği ne kadar gerçekçidir…' gibi tüm bu sorulara yazımızda yanıt bulmaya çalışalım. Yani tam gün eğitimin ABC’ sini ele alıp, derslik ihtiyacından öğretmen ve okul sayılarına kadar bu konuyu tartışalım.
İkili Eğitim Nedir, Ne Değildir?
Derslerin sabah 06.40 gibi başlayıp, 11.45 gibi sona erdiği veya derslerin 11.50 gibi başlayıp, 16.55 gibi bittiği teneffüslerin 10’ar dakika olduğu eğitim türüdür, İkili ( Yarım Gün) Eğitim. Dersler okulun türüne göre (ilkokul veya ortaokul) 06.40’da başlayıp, akşam 19.20 ‘ye kadar sürmektedir. Yani aynı okulda ayrı öğrenci gruplarıyla sabah ve öğleden sonra yapılan eğitim ve öğretimdir.
Büyük kentlerde yaygın olmak üzere ikili eğitim uygulaması ve kalabalık sınıflar, fiziki alt yapı ve insan gücü eksiklikleri eğitimin kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. İkili eğitim kent okullarında köy okullarına oranla daha yaygındır. Okullarda ikili eğitim uygulaması, öğrencilerin eğitsel amaçlı sosyal etkinlikler içerisine girmesini de engelleyici bir etken olarak ortaya çıkmakta, öğrencinin ders dışı etkinliklerini oldukça kısıtlamaktadır. İkili eğitimden dolayı kısalan teneffüs süreleri temel eğitim öğrencilerinin fiziksel ihtiyaçlarını gidermelerine, akranları ile etkileşime girmelerine ve derslik dışındaki birimlerden yararlanmalarına yetmemektedir. Bu durum özellikle ilkokul öğrencilerinin okuldan soğumalarına ve başarılarının düşmesine neden olmaktadır.
İkili Eğitim Zaman İçerisinde Şu Faktörlerden Dolayı Zorunlu Hale Gelmiştir
İkili eğitim yapan okulların bir kısmında dersler 06.40’da başlar, 11.45’de biter. Dersler 40’ar dakika olup, teneffüsler ise 10’ar dakikadır. İkili eğitim yapan okulların bir kısmında ise dersler öğlenden sonra olup 11.50’da başlar, 16.55’de biter. Dersler 40’ar dakika olup, teneffüsler ise 10’ar dakikadır. Bu saatler okul kademelerine göre farklılık göstermektedir.
İkili eğitim yapan okullarda okul binaları sabah ve öğlen olmak üzere farklı iki grup öğrenci tarafından kullanıldığı için tam gün eğitime göre daha ekonomiktir. İkili eğitimin zaman içerisinde zorunlu hale gelmesine neden olan faktörler aşağıdaki gibidir:
Derslik Sayısının Yetersizliği: Türkiye genelinde şehirlerdeki okullarda büyük oranda ikili eğitim yapılması, şehirlerdeki derslik ihtiyacının ne kadar fazla olduğunu göstermektedir. Bu okullarda derslik başına düşen öğrenci sayısı OECD ortalamalarının çok üstündedir.
Göç Olgusu: Şehirlerdeki nüfus artışıyla beraber, okulların ağırlıklı olarak şehirlerde olmasından dolayı şehirler sürekli göç almaktadır. Böylelikle eğitime talep artmakta ve derslik yetersizliğinden kaynaklanan ikili eğitim uygulaması sürekliliğini korumaktadır.
Okula Ekonomik Katkısı: Özellikle anasınıflarının kurum için ekonomik katkı sağlayan bir özelliğinin bulunmasından dolayı, yöneticiler anasınıfındaki öğrenci sayısını artırmak için ikili eğitime yönelmektedir. Öğrenci velilerinden bağış, katkı payı gibi değişik adlarla ücretler alınmaktadır. Bu nedenle okuldaki öğrenci sayısındaki artış okul idaresi tarafından artı gelir kaynağı olarak düşünülebilmektedir.
Velinin Seçiciliği: Velilerdeki okul ve öğretmen seçiciliği günümüzde giderek artmış durumdadır. Bu nedenle de bazı okullar için ikili eğitimden kurtulamamaktadır. Okul yönetimine üst makamlar veya hatırı sayılır kişilerin baskısı ile okulun kayıt bölgesi olarak belirlenmiş çevre dışında başka çevrelerden öğrenci alınması sonucu maalesef okul ikili eğitime ve kalabalık sınıflara sahip duruma gelebilmektedir.
Öğretmen Açısından İkili Eğitim: İkili eğitimde öğretmenler yarım gün çalıştıkları için ilk etapta öğretmenler açısından olumlu görünen bir sistem, ikili eğitim sistemi. Tam gün öğretime geçilmesi öğretmenlere okulda daha fazla kalma zorunluluğu getirecektir. Özellikle kadın öğretmenler daha çok ikili eğitim yapan okulları tercih ediyorlar. Bu nedenle ilk başlarda öğretmenlerde tam gün eğitime karşı çıkabilirler.
Öğrenci Açısından İkili Eğitim: İkili eğitim sisteminin öğrenciler açısından negatif yönleri bulunmaktadır. Tam gün eğitim ile birlikte çocukların daha fazla okulda kalacaklardır. Öğrencinin başarısı ve gelişimi ile okulda geçirdiği süre doğru orantılıdır. Bu nedenle öğrenci ne kadar okulda fazla kalırsa okulun öğrenci üzerinde olumlu etkisi o kadar fazla olacaktır. İkili eğitimde veliler ve çocuklar okulun ön hazırlık süreçleri için her sabah erken saatlerde uyanmak zorundalar. Çünkü okullarda dersler sabah erken saatlerde başlamaktadır. Erken kalkan bir öğrenciden okulda verim almak da zorlaşmaktadır.
Güvenlik Sorunu: Öğrenciler geç saatlerde evlerine gidince güvenlik sorunları oluşmaktadır. Şiddet olayları artabilmektedir.
İkili Eğitim Kurumlarında Görevli Yöneticilerin Sorunları
Yöneticilerin karşılaşmış olduğu sorunları şu başlıklar altında sıralayabiliriz.
Çalışma Saatleri: İlgili kanuna göre haftada 40 saat çalışması gereken yönetici, okulunun kademesine göre haftada 50 ile 60 saat arası çalışmak zorunda kalabilmektedir. Ayrıca yoğun çalışma saatlerinin ücretlere yansıtılmaması, iş görenlerin iş tatminini ve motivasyonunu zayıflatmakla birlikte, örgütsel bağlılıklarını da azaltabilmektedir.
Ücret Durumu: İkili eğitim yapan ilköğretim kurumlarında görevli yöneticilerin önemli sorunlarından biri de ekonomik sorunlardır. Tam gün eğitim yapan okullarda görevli yöneticiler, ders saatlerinin dışında, okul bünyesinde planlanmış etüt, kurs vb. etkinlikler doğrultusunda ek kazanç elde edebilirken ikili eğitimde görevli yöneticiler ders saatlerinin yoğunluğundan dolayı bundan yararlanamamaktadırlar. Ülkemizde ikili eğitim kurumlarında görevli yöneticilerin en fazla üstünde durmuş oldukları ve tam gün okullarına oranla hak kaybına uğradıklarını vurgulanmış oldukları sorunlarının en başında ücret durumu gelmektedir.
Okulun Fiziki Durumu: İkili eğitim yapan kurumlarda derslik sayılarında sıkıntılar yaşanmakta, sıkıntının giderilmesi için okul içerisinde bulunan herhangi geniş bir bölüm sınıfa dönüştürülmektedir. Fiziki yetersizliklerden dolayı öğrencilerin ders dışı çalışma etkinleri için fiziki ortam sağlanamamakta ve yöneticiler mesailerinin büyük kısmı bu problemi çözmek için uğraşmaktadırlar.
İş Yükü: İkili eğitim yapan kurumlarda görevli yöneticilerin, personel sayısı, öğrenci sayısı, fiziki şartların eksikliğinin giderilmesi ve diğer kanuni yükümlülük-sorumluluklarından dolayı iş yükleri yoğundur. Yöneticilerin veli, öğrenci, öğretmen ve diğer sorumluluklarının yanı sıra haftalık yerine getirmek durumda oldukları ders görevi de ayrı bir sorun teşkil etmektedir.
Tam Gün Eğitim Nedir, Ne Değildir?
Daha İyi Bir TAM GÜN EĞİTİM Nasıl Sağlanır?
Derslerin sabah 08.30 gibi normal bir saatte başlayıp, öğleden sonraları 15.00 gibi sona erdiği; teneffüslerin 15’er dakika olduğu ve 70 dakika gibi uzun öğlen tatilinin olduğu eğitim türüne Tam Gün (Normal-Tekli ) Eğitim denir. Yani tam gün yapılan bir eğitimdir.
Tam gün eğitim uygulamasına nüfusun seyrek olduğu ilçe ve köylerde daha fazla rastlanır. Nüfus bakımdan daha yoğun olan illerin bazı ilçelerinde de tam gün eğitim yapan eğitim kurumları bulunmaktadır. Şehir merkezlerinde ve özellikle büyük şehirlerde bu öğretim şekli daha az görülmektedir. Tam gün eğitim Milli Eğitim Bakanlığının ideal gördüğü bir öğretim şeklidir. Tam gün eğitim veren eğitim kurumlarında derslerin başlama saatleri birkaç dakikalık farklılıklar göstermesine rağmen genel olarak benzer şekilde düzenlenmektedir. İlgili eğitim yönetmeliğine göre bu tür okulların ders başlama ve dersten çıkış saatlerinin belirlenmesi valiliklere bırakılmıştır.
Tam Gün Eğitim Daha Faydalıdır. Öğrenciler çok erken kalkmak veya okuldan çok geç çıkmak zorunda kalmaz.
Tam gün eğitim yapan okullarda teneffüs sürelerinin uzun olması ve öğlen tatilinin bulunmasından dolayı ikili öğretime göre hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin dinlenme zamanı daha fazladır. Tam gün eğitim, pedagojik olarak çocuk açısından çok faydalıdır. Çünkü ikili eğitim bir “kapkaç”, “bankamatik” eğitimdir. Öğrencilerin bilgiyi sindirmesini engeller. Sıkıştırılmış bir eğitimdir. Tam gün eğitimle öğrenci esnek bir şekilde yayarak daha rahat bir eğitim alır. Böylelikle öğrenme- öğretme süreçleri daha başarılı olur.
Öğrencilerin zihinsel ve bedensel gelişimi için, öğrencinin uykusunu alabilmesi ve sağlıklı beslenebilmesi için tam gün eğitim sistemine geçilmelidir.
Tam Gün Eğitim Öğrenme-Öğretme Süreçlerine Daha Çok Katkı Sağlayacaktır: Tam gün eğitime geçildiğinde çocuklar okulda daha çok zaman geçireceklerdir. Bu nedenle tam gün eğitimin çocukların öğrenmeleri üzerinde ciddi katkıları olacaktır.
Tam gün eğitim sistemi sosyalleşme anlamında ikili eğitime göre daha verimlidir. Tam gün eğitim çocukların kahvaltı ve öğle yemeği anlamında beslenmelerini daha olumlu etkileyecektir. Okul bahçesi, spor salonu ve kütüphaneler aracılığıyla çocuk daha fazla sosyalleşebilecektir.
Tam Gün Eğitim Servis Sorunu da Çözebilir : Büyük şehirlerde, öğrencilerin günde en az iki, üç saati yollarda geçiyor. Tam gün eğitime geçildiğinde ‘en iyi okul eve en yakın okuldur’ ilkesinden hareketle nitelikli bir planlama yapılabilirse okul servis sorunu da çözülür. Eğer okul saatleri ve okul kaliteleri aynılaştırılabilirse, iyi ayarlanabilirse servis sorunu da kalmaz. Böylelikle velilerimiz bu külfetten de kurtulmuş olur. Servislere harcanan kaynak farklı alanlara kanalize edilebilir. Ayrıca böylelikle arık servislerde uyuklayan, kahvaltı yapmamış, derse konsantre olamayan çocuk manzaraları ile karşılaşmayız.
Tam Gün Eğitime Geçilmesiyle Oluşabilecek Olası Sorunlar
Temizlik Problemi: Çocuklar tam gün okulda vakit geçirecekleri için temizlik problemleri de baş gösterecektir.
Bu Sistemde Okullarda Yemekhane Sorunu Yaşanacaktır: İkili sistemde öğrenciler öğlene kadar ders görüp öğle yemeğini okul dışında yer. Tam gün eğitime sisteme geçildiğinde öğrenciler sabahtan akşama kadar okulda olacaklar. Fakat okullarda öğrencilerin öğle yemeklerini sağlayacak yemekhaneler ve bütçe sorunu baş gösterecek.
Güvenlik Sorunu: Öğrencilerin tam gün bir arada olmaları ve öğle aralarını nerede nasıl geçirecekleri de bir takım güvenlik ve şiddet sorunlarına yol açabilir.
Sınıf Sorunu: Tam gün eğitime geçilerken sınıf sorunu çözülmeden geçilerse, kalabalık sınıflarda hem akademik başarı azalacaktır, hem öğretmenin dersi anlatması zorlaşacaktır. Ayrıca kalabalık okul ve sınıflarda akran zorbalığı vb. şiddet olayları da artacaktır.
Sosyal Faaliyet ve Yaşam Alanları İhtiyacı: Tam gün eğitimde öğrencinin okulda geçireceği süre de artacağından yemekhane, kütüphane, spor salonu benzeri ortak alanlara duyulan ihtiyaç artacaktır. 2014 verilerine göre Türkiye’de spor salonu bulunan okul oranı %8,4, kütüphanesi bulunan okul oranı %39,2’dir.Bu alanlarda MEB’in 2019 hedeflerinin iddialı olduğu söylenemez; hedef spor salonu için %10, kütüphane için %50’dir.
TAM GÜN EĞİTİM Hedefi Gerçekçi midir?
Ülkemizde tam gün olması gereken okul öncesi eğitimde bile ikili eğitim uygulanırken, tam gün eğitim uygulamasına geçebilme hedefinin ne kadar gerçekçi olduğunu tartışmak zorundayız. Bu hedef için yeter sayıda kaynak, öğretmen, okul ve derslik var mıdır? Aslında iktidarlar önceden de kulağa hoş gelecek şekilde böyle vaatlerde bulunmuş ama uygulayamamıştır. Seçim öncelerinde ve sonralarında tam gün eğitim sözleri verilmiştir. Tam gün eğitime realist ve kademeli bir şekilde geçilmelidir.
Tam Gün Eğitime Geçmek İçin Ne Kadar Derslik Gerekmektedir?
Tam gün eğitime geçişteki gerekli derslik sayılarıyla ilgili bakanlık ve sendikalar farklı açıklamalar yapmaktadırlar. Ve de sınıf mevcutlarını da farklı hesaplamaktadırlar.
Tam Gün Eğitime Geçmek İçin 127 Bin Derslik İhtiyacı Olduğunu Belirten Sendika Verileri Aşağıdaki Gibidir:
2015-16 MEB İstatistiklerine göre çağ nüfusunun okullaşma oranları; okulöncesi eğitim 5 yaş (2010 doğumlular) %66.91. 3.4.5 yaş (2010-11-12 doğumlular( %39.45. İlkokul (2006.2007.2008.2009 doğumlular) %98.81. Ortaokullar (2002 2003.2004.2005 doğumlular) %99.85. Liseler (1998.1999.2000.2001 doğumlular) %85.31. Okulöncesi eğitimde 12.738,ilkokullarda 7.624,ortaokullarda 41.038,liselerde 32.341 şube derslik sayısından fazla görünmektedir. Yaklaşık 93.741 fazla şube demek tam gün eğitim için bu sayıda derslik yapılması anlamına gelmektedir. Çağ nüfuslarının bütün düzeylerde yüzde yüz okullaşması halinde okulöncesi eğitimde 5 yaş için 16 bin, ilkokul ve ortaokul için 2 bin, liseler için 8 bin derslik yapılması gerekmektedir.
Verilen sayılar okul öncesi eğitimde 20,diğer okul türlerinde 30 öğrencili sınıflar için hesaplanmıştır. Bunlara ek olarak kaynaştırma çocuk sayısının düşülmesinin ardından diğer özel eğitime gereksinim duyan çocuk sayısı 2015-16 verilerinde 87.341,derslik sayısı 7.287’dir.Özel eğitim sınıflarında sınıf mevcutları en fazla 6 olmalıdır. Bu alanda da 7.270 derslik açığı bulunmaktadır. Okul öncesinde 20,diğer okullarda 30 öğrencili sınıflar, bütün okul türlerinde çağ nüfusunun yüzde yüz okullaşması ve tam gün eğitim için 127 bin derslik sisteme kazandırılmalıdır. 127 bin derslik açığını kapatmak için her yıl 20 derslikli 2100 okul üç yılda toplamda 6350 okul yapmak gerekmektedir.
Tam Gün Eğitime Geçmek İçin MEB’in Açıkladığı Veriler İse Şöyledir:
MEB’in bu kapsamda, tam gün eğitim modeli için derslik başına düşen öğrenci sayısını baz alarak yaptığı çalışmaya göre, 24 kişilik sınıflar için 163 bin 408, 30 kişilik sınıflar için 77 bin 799, 34 kişilik sınıflar için 40 bin 198 yeni derslik gerekiyor.
Yine bu çalışma ile tam gün eğitim modelinin hayata geçirileceği 2019 yılına kadar yapılması planlanan derslik ihtiyacının maliyeti de tespit edildi. Buna göre, 24 kişilik sınıflar için yapılacak dersliğin 81 milyar 704 milyon, 30 kişilik sınıflar için 38 milyar 899 milyon 500 bin, 34 kişilik sınıflar için de 20 milyar 99 milyon lira maliyet belirlendi.
Okul öncesi eğitimin zorunlu hale gelmesi için 20 kişilik 19 bin 104 yeni dersliğin yapılması gerekiyor. Planlamada okul öncesi eğitim kapsamında yapılacak derslikler için de 7 milyar 49 milyon 376 bin lira maliyet çıkarıldı.
İkili Eğitimin En Fazla Yapıldığı İller Hangileridir?
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Şanlı Urfa, Gazi Antep, Diyarbakır, Van, Mersin, Hatay, Konya, Kocaeli, Batman, Mardin, Malatya, Denizli, Samsun ve Manisa illerinde ikili eğitim yoğun bir şekilde uygulanmaktadır. 45 ilde tam gün 36 ilde ikili eğitim yapılmaktadır.
2015 verilerine göre Türkiye genelindeki ilkokulların %19,5’inde, ortaokulların %19’unda, ortaöğretim kurumlarının %10,6’sında ikili eğitim yapılmaktadır. İlkokul öğrencilerinin %50,5’i; ortaokul öğrencilerinin %40,8’i; ortaöğretim öğrencilerinin ise %10,2’si ikili eğitim yapan okullara devam ermektedir.
Tam Gün Eğitim İçin Nasıl Bir Bütçe?
Tam gün eğitim hedefine ulaşmak için MEB bütçesinin artması gerekmektedir. Yukarıda sözünü ettiğimiz derslik açıklarının kapatılabilmesi için MEB'e ayrılan bütçedeki yüzde 7'lik yatırım oranının en az iki katına çıkarılması gerekmektedir.
SONUÇ: Bu yazımızda tam gün eğitimi a’dan z’ye ele almaya çalıştık. Yapılan araştırmalara göre Tam Gün Eğitim yapan okullardaki öğrenciler ikili eğitim yapan okullardaki öğrencilere göre daha başarılıdır. Buradan da anlıyoruz ki tam gün eğitim nitelikli bir eğitimin temeli ve vazgeçilmezi olduğu gibi, öğrencinin eğitiminde de kritik bir öneme sahip. Ülkemizdeki ikili eğitim sisteminden öğretmen, öğrenci ve veli yani tüm paydaşlar bezmiş bir vaziyettedir.
Milli Eğitim Bakanlığımız Tam Gün eğitimi gerçekten birinci öncelik olarak ele almalıdır ve tam gün eğitime geçişle ilgili somut yol haritasını kamuoyuyla paylaşmalıdır. Unutmayalım ki toplumların kalkınmaları, barışı, geleceği eğitime bağlıdır. Eğitimin maiyeti ne olursa olsun cahil bir topluma kıyasla bedeli daha az olur.
Tam güne geçiyoruz diye, yeterli okul, derslik ve alt yapı oluşturulmadan sınıf mevcutları artırılmamalıdır. Tam gün eğitim gerçekçi, ayakları yere basar bir vaziyette uygulanmalıdır. Tam gün eğitime geçilirken artan öğrenci sayısını karşılamak için okul kütüphaneleri, sosyal etkinliklerin düzenlendiği çok amaçlı salonlar kapatılarak dersliklere dönüştürülmemelidir. Çözüm için yerel yönetimler mutlaka daha aktif bir şekilde sürecin içine dâhil edilmelidir.
Tam gün eğitimle öğretmenlerin zaman gibi bir sıkıntıları olmayacağı için, akademik başarıyı artırıcı etkinlik ve faaliyetlere daha fazla zaman harcayabileceklerdir. Çocukların teneffüsleri ve öğle araları daha uzun olacaktır. Tam gün eğitim çocukları koruyan kollayan bir sistemdir. Ama bu yetmez öğle yemeği de ücretsiz olmalıdır. Bu sistemle çocuk sokaktaki tehlikelerden uzak durur. Evde yalnız başına vakit geçirmek zorunda kalmaz. Ama derslik ve öğretmen sayılarının iyi ayarlanması gerekir. Okul bahçelerinin ve oyun alanlarının çocukların zaman geçirebileceği şekilde düzenlenmesi gerekir.
Ayrıca öğle arası çocukların nerede vakit geçireceğinin net olarak ortaya konulması gerekir. Bu da öğrenci güvenliği sorununu gündeme getirir. Ayrıca öğle arası öğretmenler mi nöbet tutarak öğrenci güvenliğinden sorumlu olacaktır? Ders türlerinde resim, müzik, beden eğitimi, drama, tiyatro, felsefe, satranç gibi derslere ağırlık verilerek öğrenciler daha fazla sanata ve düşünmeye yönlendirilmelidir.
İkili Eğitim, eğitim sistemimizdeki önemli sorunlardan bir tanesidir. Derslik ve öğrenci dağılımındaki dengesizliklerin artışı ikili eğitime olan ihtiyaç her geçen gün daha da arttırmaktadır. Bu sorun bir an önce çözülmelidir. OECD ülkelerindeki gibi tam gün eğitime geçilmelidir.
Daha İyi Bir Türkiye Daha İyi Bir Eğitimle Mümkündür. Arkamızda Hiçbir Aç ve Eğitimsiz Çocuk Bırakmamalıyız…"
Son Güncelleme: 15.12.2016 11:36