Bir Mustafa Necati, Bir Hasan Ali Yücel Ve Yaptıkları Nasıl Unutulabilir
Bugün dünya eğitim tarihinin ve eğitim tarihimizin en önemli eğitim kurumlarından olan köy enstitülerinin kuruluş yıldönümü. Köy enstitüleri öğretmen yetiştirme serüvenimizin en önemli adımlarından biridir. “Eğitim demek öğretmen demektir” den hareketle eğitimin ana unsurunun öğretmen olduğunu düşündüğümüzde eğitim sistemlerinin niteliği de öğretmeni kadar olacaktır. Köy enstitülerinin bu öğretmen niteliğine katkısından, nasıl daha iyi öğretmen yetiştirilebilire pek çok şey yazdık, çizdik.
Bu önemli günde öğretmen yetiştiren kurumlarımızdan, sistemden vb.den ziyade, sistemleri anlamlı kılan, paradigmaları harekete geçiren önemli insan figürleri üzerinde durmak istiyorum. Ne de olsa Aristoteles’in “Sistem en kötü sistem bile olsa; en iyi sistem, en nitelikli insanların yönettiği sistemdir” sözünden hareketle eğitim tarihimizdeki pek çok eğitimcimiz anılmazken, bazılarının ön plana çıktığını görürüz. Bazı eğitim bakanlarımızı, eğitim bürokratlarımızı herkes hatırlarken; bazıları hatırlanmaz bile. Bir Mustafa Necati, bir Hasan Ali Yücel ve yaptıkları nasıl unutulabilir.
Ama ben bu yazıda, öğretmenin eğitimin merkezinde olduğundan hareketle, özellikle, öğretmen yetiştirilmesine damga vurmuş “efsane” isimler ve ortak noktaları üzerinde durmak istiyorum. İsmail Hakkı Baltacıoğlu’ndan Hasan Ali Yücel’e, İsmail Hakkı Tonguç’a ve öğretmen yetiştirmeye dair kilit isimlerin genel müdürlük yaptığını görüyoruz. Cumhuriyeti güçlendirebilmek ve köylerde yerinden kalkınmayı sağlamak için de günümüzde 2023 Eğitim Vizyonu içinde merkeze öğretmenin alındığını görürüz.
Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü’nün 1960 yılında “Öğretmen Okulları Genel Müdürlüğü” olarak kurulmasından önce, Hasan Ali Yücel bakan olarak katkılarının ötesinde, ortaöğretim genel müdürü olarak “Tonguç baba” yani İsmail Hakkı Tonguç’ta İlköğretim genel müdürü olarak öğretmen yetiştirmeye çok ciddi katkılar sunmuşlardır. Tarihsel süreç içerisinde öğretmen niteliğinin ve yeterliliklerinin belirlenip geliştirilmesine, yani öğretmene dair her konuda bu “Adanmış Genel Müdürler”, öğretmen politikalarına yön vererek ülkenin geleceğine de yön vermişlerdir. Buradan öğretmen yetiştiren kurumların yapısı ve işleyişi kadar, eğitimin genelinde olduğu üzere bu alanda da isimlerin ve çabalarının ne kadar belirleyici olduğunu görüyoruz.
Öğretmen yetiştirme serüvenimiz yakından incelendiğinde; 19 Milli Eğitim Şurası, 10 Kalkınma Planı ve öğretmen strateji belgeleri kadar önemli bir etkenin eğitim tarihimize de damga vurmuş olan bu isimler olduğu görülür. Tonguç Baba’nın yani İsmail Hakkı Tonguç’un bir genel müdür olarak Anadolu’nun kimsesiz çocuklarından mucizeler yarattığını, tüm dünyaya örnek olmuş olan bir köy enstitüleri modeli ortaya koyduğunu nasıl unutabiliriz. Eğitimimize ve öğretmen yetiştirme politikalarımıza hangi paradigmalar etki ederse etsin; başarı, uygulayıcı üst yöneticilerin gücü ve vizyonu kadar olmuştur.
Sıbyan mektebi öğretmenlerinin yetiştirilmesinden, Tanzimat Dönemi, II. Abdülhamit Dönemi, II: Meşrutiyet Dönemi ve sonrasında köy öğretmen okulları, eğitmen kursları, köy enstitüleri ve yüksek köy enstitüsü süreçlerinde, adeta, dönemlerinin ana taşıyıcı kolonları olmuş olan genel müdürler, eğitimciler karşımıza çıkar. Öğretmen yetiştirme meselemiz Osmanlı’dan günümüze tam olarak çözüme kavuşturulamamış olsa da, öğretmen yetiştirmede kalıcı çözümlere varabilmek geçmiş yıllardaki olumlu-olumsuz tecrübelerin incelenmesi, bu bilgilerden yararlanmak kadar önemli güçlü eğitim yöneticilerinin varlığına bağlıdır.
1869 tarihli Maarif Umumiye Nizamnamesi, Maarif Salnameleri ve öğretmen yetiştirme belgeleri kadar önemli olan unsur; İsmail Hakkı Baltacıoğlu’ndan, Hasan Ali Yücel’den İsmail Hakkı Tonguç’a kadar olan süreçteki öğretmenliğe adanmış şahsiyetlerdir. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…