Yozgat’taki Kerkenes Dağı'nda bulunan antik kentin gün yüzüne çıkartılmasına yönelik kazılar devam ediyor. İçinde yaklaşık 20 bin yapı ve 60-70 bin nüfusu barındırdığı tahmin edilen antik kentte fildişi süs eşyalarının bulunduğu bildirildi.
Yozgat Valisi Ziya Polat, dün, Kerkenes Dağı'ndaki antik kentin gün yüzüne çıkartılmasına yönelik kazı çalışmalarının yapıldığı bölgeyi gezdi ve bilgi aldı. Kazı başkanı ABD’li arkeolog Prof. Dr. Scott Brating, Kerkenes Antik Kenti’nin, Anadolu platosunda MÖ 600 yılı dolaylarının en geniş yerleşimlerinden biri olarak bilinen ve Herodot'un yazmalarında Pteria olarak adlandırılan antik kent olabileceğini söyledi.
"12 BİN KENTSEL YAPI BULUNUYOR"
Kazı başkanı Brating, yerleşimde yürütülen jeofizik araştırmalar sonucunda kentin sur duvarları içerisinde, birbirlerinden duvarlar ve sokaklarla ayrılmış 12 kentsel yapı bloğu tespit edildiğini; kentteki yapı sayısını 20 bin civarında, nüfusu ise 60-70 bin olarak tahmin ettiklerini aktardı. Brating, kazılarda önceki yıllarda olduğu gibi bu yılda fildişi ve gergedan boynuzu parçaları bulduklarını, laboratuvar da yapılacak incelemeler ile kesin bir bilgiye ulaşacaklarını, ancak hayvanların Kuzey Afrika ve Suriye bölgelerinden gelmiş olabileceği gibi bölgede yaşamış olabileceklerini de tahmin ettiklerini ifade etti.
"TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK DEMİR ÇAĞI ANTİK KETLERİNDEN BİRİSİNDEYİZ"
Yozgat Valisi Ziya Polat, aldığı bilgiler doğrultusunda yaptığı açıklamada, "Tarihin tam ortasında, Kerkenes harabelerindeyiz. 2 bin 500 yıllık bir antik ketteyiz. Belki de Türkiye’nin en büyük Demir Çağı antik ketlerinden birisindeyiz. 7 kilometre sur uzunluğuna sahip 2,5 kilometrekarelik alandayız" dedi. Kazı çalışmalarının uzun yıllar devam ettiğini ve bundan sonra da devam edeceğini aktaran Polat, kazılarla ortaya çıkan yolların, saray duvarlarının orijinal olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Yozgat'ın yer altının ne kadar zengin olduğunu biliyoruz. Bu kızlarla yer altı zenginliğini insanımıza, insanlarımıza kazandırmak için çabalıyoruz. Kazı çalışmaları devam ediyor. Kerkenes, sadece Yozgat'ın değil, dünya tarihinde çok önemli bir antik kentlerden. İnşallah kazılar hızlanırsa Scott Hoca’m biraz daha emek verir ve destek bulabilirsek daha çabuk gün yüzüne çıkartıp insanlarımızın burayı dolaşmasını istiyoruz. Köyümüzün buradan bir gelir elde etmesini yerel ürünlerle, antik kente dönük hediyelerin yapılarak turizm işine sokmamız lazım. Bu sene kazı çalışmaları biraz kısa sürdü, inşallah seneye devam edecek. Burası Kerkenes harabeleri, dünya tarihinde önemli antik kentlerden birisi. Tarihin tam ortasında daha gezilebilecek, daha gösterilebilecek yerler yaparız. Seneye, Scott Hoca’mla aşağıda konuştuk, gelen misafirlere bir karşılama yeri, buradan çıkan malzemelerin teşhir edileceği, gösterilebileceği bir yer yapmasını rica ettik. Yüksek hızlı trenimiz artık başladı, istasyonda da öyle bir çalışmanın olacağını söylediler. Burayı daha çok tanıtmak, daha çok insanı buraya çekmek istiyoruz.
İLK KAZI İZNİ ATATÜRK TARAFINDAN VERİLDİ
Yozgat’taki Demir Çağı'nın en büyük ve modern şehri olan Pteria Antik Kenti kalıntılarının bulunduğu bölgede ilk kazı izninin 1928 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından verildiği belirtildi. İki hafta süren yüzey araştırması ve kazıların ardından unutulan bölgede 1993 yılında yeniden başlayan yüzey araştırması ve kazılara her yıl belirli dönemlerde devam ediyor. Yerleşim yerinde, mutfak bölümlerinin bulunduğu, topraktan çanak parçaları, demir kaplar, yanmış tohumlar, çanaklarda yemek bulguları elde edildi. Bulunan eserlerin önemli bölümünün Yozgat Müzesi ve kazı evinde muhafaza edildiği aktarıldı. Çanak kapların mutfaklarda çok fazla kullanıldığı, çanakta et kızartıldığı, hayvan kemiklerinin de bulunduğu bilgisi verildi. Kerkenes Antik Kenti’nde devam eden kazı çalışmalarında, Demir Çağı’nda, MÖ 600 yıllarında Medler tarafından kurulduğu tahmin şehrin kalıntıları arasında iki ayrı sülüklü göl de yer alıyor.
Yozgat Valisi Ziya Polat, sülüklü gölü de gezip bilgi aldı. 7 kilometre uzunluğunda, 7 metre genişliğinde sur ile çevrili antik kent kalıntıları arasında yer alan sülüklü gölün, tarih boyunca insanların şifa kaynağı olduğu belirtildi.