Zamanı bugünden geriye doğru sardığımızda çocuklara yönelik istismar(ihmale giremiyoruz bile) ve diğer suçlarda sıklık ve artma oranını fark etmek işten bile değildir… Kadına karşı işlenen suçlarda zamanı geriye sarmaya gerek yok artık. Zira kadınlara yönelik kadın olmasından kaynaklı suçlardaki nitel artış bizi kanıksamaya itmektedir. Ancak çocuklara yönelik suçlarda ise farkındalık yeni yeni başlamıştır. Daha cinsel istismar vakalarının davaları devam ederken, çocuk öldüren baba vakaları tartışılırken, İstanbul’da 18 yaş altı hamile 115 kız çocuğunun henüz yankısı dinmemişken; üç tane daha çocuğa karşı cinsel saldırı suçu ortaya çıkmıştır.

Son bir haftada yaşanan çocuğa karşı işlenen suçlar yine tartışmaları canlandırmıştır. Her zamanki idam tartışmaları da gündeme gelmiştir. Ancak gözden kaçan konu ülkemizde yeterince çocuklara karşı işlenen suçlar için düzenleme var iken, imzaladığımız ve yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler var iken neden bu suçlar artmaktadır?

Ülkemiz “Kadınlara Yönelik Şiddetin ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesine ve Bunlarla Mücadele Edilmesine Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi), CEDAW ve İhtiyari Protokol, Avrupa Sosyal Bildirgesi, (Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Avr.Kom. Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmelere imza atmıştır.

Bunun yanı sıra Türk Ceza Yasası çocuklara işlenen suçları ve cezaları soykırım (Md.76/1-e), insanlığa karşı suçlar (Md.77/1-f), insan üzerinde deney (Md.90/3),kişiyi hürriyetinden yoksun kılma(Md.109/3-f), çocuğun soybağını değiştirme (Md. 231),kötü muamele(Md. 232/2,)aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali (Md. 233/3) , çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (Md.234), insan ticareti, (Madde 80/3), çocukların cinsel istismarı (Md.103),104,105,226/1-a;b,226/3-1 ve 227/1 maddelerinde belirtmiştir.

Anayasa madde 41 ailenin toplumun temeli olması yanı sıra çocukların korunmasında gereken tedbirleri alması gerektiği düzenlenmiştir. Anayasa madde 17’de maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkı, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulmama yasağı, madde 10’da eşitlik, madde 56’da sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama yükümlülüğü, madde74 dilekçe hakkı düzenlenmiştir.

AİHS madde 2 yaşam hakkı, madde 3’de işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya ceza yasağı, madde 8 de Özel ve aile hayatına saygı hakkı, madde 14’te ayrımcılık yasağı düzenlemiştir.

Buna rağmen neden suçlar artmaktadır?

Suçlar artmakta ise ulusal eylem planı oluşturulmakta mıdır? Çocuk olması ve kadın olmasından ya da aile içi gerçekleşen suç ve haksız fiillerde yargı ne yapmaktadır? Adli süreç hızlı ve etkin işlemekte midir? Adli yardım hizmeti, sağlık ve sosyal destek sağlanabilmekte midir? Soruşturma aşamasında mağdura ücretsiz avukat atanabilmekte midir? Koğuşturma aşamasında mağdura ikincil mağduriyetler yaşatılmakta mıdır? Mağdura gereken koruma sağlanabilmekte midir? Sorular sorular…

Neden, yapılmış mı, olmuş mu gibi soruları mütemadi halde sormak yerine somut durumlardan bahsedip uygulanmasını sağlamak gerekmektedir.

Ülkemizin ilk imzacısı olduğu çok önemli bir sözleşmenin artık daha çok zikredilmesi gerekmektedir. Kadınlara Yönelik Şiddetin ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesine ve Bunlarla Mücadele Edilmesine Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi kısa adı ile İstanbul Sözleşmesi nedir?

 İstanbul Sözleşmesi usulüne göre yürürlüğe girmiş bir uluslararası anlaşma olup temel hukuk kuralıdır. Bu sözleşme ile “kadın” kavramını salt evlilik mahkeme kararı ya da 18 yaşını dolduran kadınlar olarak değil kız çocuklarının da sözleşme kapsamında dâhil edilmesi ile daha geniş anlamda kabul etmekteyiz. Bu şekilde kadına, kadın olmasından dolayı yönelen şiddet içinde kız çocuklarını da dâhil edebilmekteyiz.

Sözleşme ile ülkeler madde 4 ile ayrımcılık yasağı, eşitlik temelinde kadın-erkek herkesin temel haklarının garanti altına alınması için Devletin gerekli tedbirleri alacağı belirtilmiştir.

Madde 5 ile kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet söz konusu olduğunda şiddet tanıkları dahi olmak üzere gereken soruşturma, koğuşturma, tazminat ve yasal yolları etkin şekilde çalıştıracağı konusunda yükümlük altındadır.

Madde 8 şiddet mağdurları için gereken tedbirler alınıp ikincil mağduriyetlere mahal erilmemesi taahhüt altına alınmıştır. Özellikle çocuk mağdurlar ek yükümlülük getirilmiştir.

Mağdur için kolluk, yargı, savcılık gereken önlemleri alacaktır. Çocuk için koruma tedbirleri alınması gerekmektedir.

Madde 21 adalete erişim için şikâyet mekanizması için gereken destek verilmesi gerekmektedir.

Madde 25 Şiddet mağdurları için adli ve tıbbı muayene desteği verilmesi gerekmektedir. Özellikle de cinsel şiddet mağdurlarında daha da önem kazanmaktadır.

Madde 28 profesyonel kadroların şiddet bulgusu konusunda makul nedenleri var ise bunun bildirimi yapmaları gerekmektedir.

Madde 29 mağdurlara yaşadıkları mağduriyetten dolayı şikâyet mekanizmasını çalıştırmak için devlet gereken yasal düzenlemeleri ve tedbirleri alması gerekir.

Madde 36 cinsel şiddet eylemleri salt eski ve ya hali hazırdaki eş değil bir arada yaşadıkları kişilerin de gerçekleştirebilecekleri düşünülerek yasal bir zemin oluşturulması sağlama yükümlülüğündedir.

Madde 41 cinsel şiddet ile ilgili yardım ve yataklık edenlerin de cezalandırılacağı yasal zeminin oluşturulması gerekmektedir.

Madde 45 cezalarda caydırıcılık olması gerekmekte ve mağdur çocuk ise velayet haklarının geri alınması ile ilgili karar verilmesi gerekmektedir.

Madde 46 cezalara ilişkin ağırlaştırıcı hükümlerin düzenlenmesi ve uygulanması gerekmektedir.

Madde 49 Soruşturma ve koğuşturmada kolluğun süratli hareket etmesi, önleyici operasyonel tedbirlerin alınması, kanıt toplamada hızlı olunması gibi etkin başvuru sürecinin işletilmesi açısından çok sayıda hüküm vardır.

Madde 55 mağdur şikayetini geri alsa dahi süreç resen sürmeli cinsel şiddet suçları şikayete tabi olmamalıdır.

Madde 56; mağdur, aile, tanıklar korunmalı yargılama sırasında koruma altında olmalıdırlar.  Mahkemede fail ile temastan kaçınarak İkincil mağduriyet yaşanmaması gerekmektedir.

Madde 57; mağdurlara adli yardım gerektiğinde ücretsiz olarak sağlanmalıdır.

Yaşam hakkı, işkence yasağı gibi insan hakları haklar jus cogens ( amir hüküm) niteliğindedir. Çocuklara yönelik cinsel saldırı, öldürme gibi suçlar en temel insan haklarının ihlali demektir. Uluslararası ve ulusal hukukun kabul etmediği bir durumdur.

Her çocuk tecavüzünde idam tartışması yerine yürürlükte olan kanunların ve uluslararası sözleşmelerin etkin ve yeterli bir şekilde uygulanmaması sonucu yaşanan insan hakları ihlallerinin önüne geçmek gerekmektedir. Ensest gerçeğinin bile üstü örtülmek istenirken aile içi cinsel istismar vakaları ortaya çıktığında ya da babası tarafından öldürülen çocuklar karşısında aciz kalmak akıl dışıdır. Elimizde Anayasamız, kanunlarımız, imzaladığımız anlaşmalar ile İstanbul Sözleşmesi’nin 4P “Önleme, Koruma, Koğuşturma, Politika Belirleme” kuralını uygulatmak için çaba harcayabiliriz.

Kadın ve çocuklar için 2014 yılında yürürlüğe giren temel hukuk kuralı hükmündeki İstanbul Sözleşmesinin uygulanması için hukukçulara, sivil topluma ve yurttaşlara görev düşmektedir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.